Güncelleme Tarihi:
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, bakanlığının 2019 yılı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Bakan Selçuk’un sorulara verdiği cevaplardan öne çıkanlar şöyle:
ULUSLARARASI DEĞERLENDİRME SINAVLARINA HAZIRLIK
Türkiye’deki okullar arasındaki başarı ve imkan farklılıkları yüksek. İmkanı en iyi olan okulumuzla, imkanı en zayıf olan arasındaki fark yüksek. Neye göre yüksek? OECD’ye göre, UNESCO’ya göre yüksek, Kıta Avrupası’na göre yüksek. Birçok kriter bulabilirsiniz. Bizim bu farkı azaltmamız söz konusu olmadığında, herkesin, imkanı iyi olana yönelme motivasyonu yükselecek. Eğer okullar arasındaki imkan farkı azalırsa, okullar arasındaki başarı farklılığı da azalacak. Bunu yapabilmekle ilgili bir süreç var, bu sürecin de kritik noktaları var. Bizim 1820 okulla ilgili yaptığımız çözümleme şunu gösteriyor: Öncelikli olarak öğrenme-öğretme süreçleri konusunda destek olmamız gerekiyor ki ortalamayı düşüren en kritik okullar hangileridir, bunları belirledik. Öncelikle buralardan başlayan çalışmalar ve 2021 yılındaki uluslararası izleme değerlendirme çalışmalarında belirli bir mesafe almak için de bu sene 6’ncı sınıflardan başlayan bir ölçme değerlendirme stratejisi geliştirilmesi gerekiyor ve bunun 3 sene sürmesi gerekiyor, PISA sınavına hazırlık için.
11 AYDA TAM GÜN EĞİTİMDE İLERLEME
Mevcut yatırım bütçesi ile tam gün eğitimi, Türkiye’nin yaklaşık yüzde 80’ninde bir sene içinde halledebiliyoruz. Sadece Ankara için 11 aylık süremiz var, yapabiliriz bunu.
VİZYON BELGESİ TASARIMIN TASARIMI PROJESİ
Lise yerleştirme sınavı ile ilgili iki yapay modelleme yaptık ve umut verici sonuçlar aldık. Coğrafi Bilgi Sistemi’ne ilişkin çalışmaların hızla tamamlanacak. 2019 yılı itibarıyla bütün okulların fiziksel imkanlarının oda oda ortaya konulmasının vizyon belgesinde bir hedef olarak yer alıyor. Bir ülke kendi eğitim sistemini dönüştürecekse bütün alt sistemlerin senkronize olarak hareket edeceği bir modelleme ihtiyacı var. Eğer bir dersin saat sayısını birden ikiye çıkarırsak, bazı derslerde 30 bine yakın öğretmen ihtiyacı birdenbire doğuyor. Bu yüzden vizyon belgesi bir ‘tasarım projesi’ değil, ‘tasarımın tasarımı projesi.
YÖNETİCİ ATAMADA SINAV HAZIRLIĞI
Önümüzdeki süreçte ilçe müdürü, il müdürü, şube müdürü ya da okul müdürü için çok somut, ölçülebilir, muhakkak surette liyakat esaslı bir süreci harekete geçireceğiz ve bununla ilgili sınavlar gelecek. Şu anda sınav hazırlığımız var. Uluslararası birtakım know-how’lar var. Bunlarla ilgili çalışmalar yürütüyoruz iki aydır. Bunlar tamamlandığında bütün okullarımızın müdürlerine bütün yöneticilerimize hangi seviyede hangi akreditasyonu getireceğiz, bunun değişmemesi yani kalıcı bir yönetmelik için de yine taahhütte bulunacağız. 3 yıllık süreçte Vizyon Belgesi’nin bir taahhüdü olarak. Bu akreditasyonu uygun olan yöneticilerimizin ya da adaylarımızın bu sınavı kimler kazanıyorsa onların okullarla ilgili ölçülebilir bir takım hedeflerle karşı karşıya kalmasını sağlayacağız.
OKULLARIN MR’I ÇEKİLECEK
Okul performansı uygulayacağız. Fakat bu bir yarış amaçlı değil, bir rekabet amaçlı değil. Sadece okulun MR’ını çekmek anlamında; neye ihtiyacı var, onu belirlemek anlamında. Online her bir okulu Ankara’dan cep telefonumuzdan izleme ve bu okulun neye ihtiyacı var meselesini anlık olarak görüp anlık olarak önlem almak için bunu yapacağız. Parametreler de çalışıldı. Her bir okul hangi parametrelerde nasıl yoklanacak? Bunu şunun için önemsiyoruz. Bizim okullarımız, öğretmenlerimiz, süreçlerimize baktığımızda uluslararası birtakım araştırmalar, belgeler var. Oralarda bizim istatistiklerimiz çok sağlıklı geçmiyor. Çünkü veriye dayalı yönetim konusunda biraz mesafe almamız gerekiyor. Bununla ilgili de bütün veri tabanlarının bütünleştirilmesi ve ortak bir karar destek sisteminin oluşturulması konusunda aşağı yukarı amaç, yapı, süreç tasarımının incelenmesi bitmek üzere.
KARMA EĞİTİM ESAS
Burada, eğer şöyle bir şey soruluyorsa: ‘Türkiye’deki bütün okulların karma olmasından vazgeçilecek’. İnanın böyle bir şeyi oturup konuşmamıza gerek yok, böyle bir niyet de yok çaba da yok. Ama bazı okulların Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin de kız çocuklarının okula gönderilmeme riskinden dolayı desteklemesinin arkasında yatan olumlu niyet neyse bugün bazı okulların kız, bazı okulların erkek okulu olarak düzenlenmesi bütün dünyada olduğu gibi bir çeşitlendirme anlamında, yine bir eğitimci olarak benim için hiçbir sakıncası yok. Ama şu varsa, ‘bütün okullar ayrı olsun’. O zaman oturup konuşalım. Bu başka bir şey. Milli Eğitim Bakanlığı’nın böyle bir perspektifi de yok, düşüncesi de yok, çok net olarak ifade edeyim.