Güncelleme Tarihi:
SETA Ankara Ofisi'nde düzenlenen ‘2023 Eğitim Vizyonu’ konulu söyleşiye katılan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Türkiye'nin yeni bir atılımın içinde olduğunu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile beraber Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın öngördüğü şekilde farklı bir sistematik yaklaşımdan söz edildiğini, bundan sonra söylenecek herşeyin de bu zemin üzerinde yer alacağını söyledi.
Milli eğitimde son 16 yılda nicel konularda çok ciddi mesafeler alındığını anlatan Selçuk, Talim ve Terbiye Kurulunda görevliyken "Keşke Türkiye'nin şu kadar öğretmeni, şu kadar dersliği, dijital altyapısı olsa" dediğini ve çok heveslendiği hayallerinin bulunduğunu anlattı. Selçuk, şimdi bu hayallerin fazlasıyla gerçekleştiğini görmenin mutluluk verici olduğunu belirtti.
Vizyon Belgesi ile şu ana kadar yapılanların üzerine yeni bir şey koymaktan söz ettiklerini belirten Selçuk, "Yeniden kırıp dökmekten, bozmaktan ya da eskiyi bırakıp yeni bir şey yapmaktan söz etmiyoruz. Geçmişte yapılan her şey için hizmeti geçen arkadaşlarımıza şükran borçluyuz" diye konuştu.
‘BİLGİYLE İLİŞKİNİN YENİDEN İNŞASINA İHTİYAÇ VAR’
Eğitimde bilgiyle ilişkinin yeniden inşasına ihtiyaç bulunduğunun altını çizen Selçuk, "Biz enformasyon sistemi üzerinden eğitim sistemi yürütürsek bu sadece bilginin tekrarı üzerinden işlenen bir konuya dönüşür ve çocuklar sadece hatırlamakla mükellef olurlar, en iyi öğrenci, sınav sonuna kadar unutmayan öğrenciye dönüşür. Eğer biz bilgiyle münasebetimizi değiştirmezsek tarihsel olarak birkaç yüzyıldır eğitimle olan problemimizi çözemeyiz" dedi.
‘VERİLERİ KULLANMIYORUZ’
Bakan Selçuk, Vizyon 2023'ün bir başka argümanın da ‘veriye dayalı yönetim’ olduğunu belirterek şöyle devam etti:
"Örnek olarak TEOG'dan ya da LGS'den kalma milyonlarca verimiz var. Bu verileri nasıl kulanıyoruz? Kullanmıyoruz. Bizim bu verilerden politika üretmemiz lazım. Veriye dayalı yönetim, bir kültür biçimi, yaşama biçimi, hayata bakış biçimi. Veriye dayalı yönetimde tüm politikalar veriler ışığında üretilir. Bu yaklaşım bunu getiriyor. Veriye dayalı yönetim olursa politikalar birbirinden bağımsız olmaz, tümüyle birbirini tamamlayan karakterde olur."
Veriye dayalı yönetim için e-Okul gibi altyapının bulunduğunu söyleyen Selçuk, "Dünyada, bilerek söylüyorum, e-Okul bence çok iyi altyapılardan birisi. Dolayısıyla bilgi işlem altyapımızda bir problemimiz yok. Sorun varsa, farklı veri tabanlarındaki bilgiden karar destek yapısı oluşturan bir sistematik olmamasıdır" diye konuştu.
VERİYE DAYALI YÖNETİMLE ÖĞRENME ANALİTİĞİ BÜTÜNLEŞMELİ
Bakan Selçuk, Vizyon'daki öğrenme analitiği ile ilgili konulara da değindi. Konuyu bir örnekle açıklayan Selçuk, öğretmenin sınıfında akıllı tahtayla yaptığı işlemlerdeki sayının analitiğin konusu olduğunu, bu verileri kullanarak o sınıfta ne yapıldığıyla ilgili öğrenme analizi çıkarılabileceğini, bunun da Türkiye'de merkezi olarak yapay zekayla yorumlanabileceğini anlattı.
Benzer şekilde sınav sonuçlarıyla ilgili sonuçların da politika geliştirmekle ilgili süreç oluşturulabileceğini belirten Selçuk, "Toplu olarak değil kişiselleştirilmiş anlamda öğrenme verisi bulmak ve o kişiye özgü e-Portfolyo datası oluşturabilmek olanağı sağlar. e-Portfolyo ile bir çocuğun okul öncesinden lise son sınıfa kadar çeşitli parametreler üzerinden takip edilmesinden bahsediyoruz. O zaman veriye dayalı yönetim ile öğrenme analitiği bütünleşir" dedi.
‘OKULLAR ARASINDAKİ FARK AZALMAZSA TALEP AZALMAZ’
Bakan Ziya Selçuk, okulun önemine işaret ederken, bu konuda Vizyon Belgesi'nde yer alan konuları hatırlattı.
Selçuk, şöyle devam etti:
"Her okulu yaklaşık 24-25 kadar, şu ana kadar ki çalışmalar bunu gösteriyor, belli sayıdaki parametreler üzerinden izleme imkânımız olacak, online, anlık olarak. Böylece her okul bilecek ki 'Bizim şu şu parametrelerde ilerlememiz gerekiyor ve şu parametrelerde şuralardayız, gelişmemiz için de bir yıllık şöyle bir politika önerisi geliştirdik.' Her okul bunu yapacak. Her okulun ihtiyacı neyse yine bir matris düzeni içinde, okulların altyapı imkânlarının derecesine bağlı olarak o okulun finansal olarak desteklenme oranı değişecek. Her bir okulun belli yıllar içindeki hedef raporlarıyla ne kadar ilerleyip ilerlemediği ortaya konulacak. Böylece bizim okul düzeyinde takip etme ihtiyacımız karşılanmış olacak."
Türkiye'de sınav sisteminin varlığının ana gerekçelerinden birisinin okullar arasındaki imkanların farklılığı olduğunu söyleyen Selçuk, "Bu oran yüzde 60'ların üzerinde. Bu oran, kıta Avrupasına baktığımızda yüzde 10'ların altında. Bir okulun ücretli öğretmeni çoksa imkânı az, dijital altyapısında eksiklik varsa imkânı az. Bütün bu parametrelere baktığımızda imkânı iyi okullar ve imkânı daha zayıf olan okullar arasındaki fark azalmazsa toplumun belirli okullara olan talebi azalmaz. Eğer okullar birbirine çok yakın olursa velilerin 'Şu okul da olabilir, bu okul da olabilir' diye farklı bir değerlendirmesi olabilir. Bu nedenle okul biriminin iyileştirilmesi son derece kritik ve okulun yetki ve sorumluluğunun artırılması bu anlamda ön planda."
Vizyon Belgesi ile eğitime bir ekosistem olarak bakıldığını, bu ekosistem içinde öğretmen yetiştirmenin de bir başka boyut olduğunu belirten Selçuk, YÖK ile iş birliği içinde çok verimli çalışmalar yaptıklarını söyledi.
"Öğretmen yetiştirmeyle ilgili gelişmeler olacak" diyen Bakan Selçuk, "Eğitime ekosistem olarak bakmazsak bir habitat kuramayız, bir habitat kuramazsak atmosfer oluşturamayız, atmosfer oluşturmazsak orada canı olan bir sistem kuramayız" dedi.
SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran da toplumun geleceğinin kurulması meselesi denildiğinde eğitimden bahsedildiğine işaret etti.