Güncelleme Tarihi:
Açılış konuşmasını yapan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk öğrencilerin merakla beklediği sınavların ertelenmesi ile ilgili “Eğer Bilim Kurulu’ndaki hocalarımız tabloyu ortaya koyduklarında bunların ertelenmesi gerekir bir şekilde yeniden bir tanzime ihtiyaç var denildiğinde, inanın hiç tereddüt etmeyiz derhal yaparız.” diyerek şöyle konuştu:
ÇOCUKLARIN RAHAT ETMESİ İÇİN GAYRET EDİYORUZ
“Dünyanın zor zamanında salgın döneminde, Türkiye’nin bu zor döneminde şundan emin olmanızı isterim; biz başka ülkelerde gün gün ne yapılıyor bunları takip ediyoruz. Çocuklarımızın rahat etmesi için onlara imkanlar sunmak, onların önünü açmak için gayret ediyoruz. Kolay değil zor bir durum. Birçok karara da bağlı tabi. Oturup tek başınıza bir değerlendirme yapacağımız bir durum da söz konusu değil. Ortak bir akıl çerçevesinde danışarak kararlar alınması gerekiyor. Çünkü çocuklara dair kararlar alıyoruz ve bu son derece dikkatli olmamızı gerektiren bir durum.
KARARLARI TEKRAR GÖZDEN GEÇİRİRİZ
Riskin düşük seviyede de olsa dikkate alınması gerektiğini eğitim bilimciler olarak kendi içimizde değerlendirip böyle yapıyoruz. O yüzden açıp kapatmalar oluyor. 3 Mayıs’taki sınavlarla ilgili bakış açımız şu; eğer hocalarımız tabloyu ortaya koyduklarında bunların ertelenmesi gerekir bir şekilde yeniden bir tanzime ihtiyaç var denildiğinde, inanın hiç tereddüt etmeyiz derhal yaparız. Bizim hiçbir şekilde bir ısrarımız ya da bir beklentimiz olamaz, buna hakkımız yok. Çünkü çocuklarımız, kıymetli velilerimiz, öğretmenlerimiz kıymetli bizim, o yüzden de tümüyle tabloya bakıp, veriye bakıp, bilime bakıp, böyle bir kararı gözden geçiririz, yeniden ele alırız.”
ÇOCUKLARIN ETKİLENME ORANI DÜŞÜK
Bilim Kurulu üyesi Ateş Kara “Bizim geleceğimiz en kıymetlimiz çocuklarımız. Dünyada başka bir toplumun bu kadar kıymet ve değer verdiğini söylemek mümkün müdür bilmiyorum. Onlar için çok büyük tedirginlikler yaşadığımız biliyorum. Bu günleri atlatacağız ve onlar çok daha güçlü olarak geleceğe adım atacaklar” diyerek şöyle konuştu:
“Bulaş hızında artış var. Çocuklarda artış var mı dersek hayır yok. Çocuklarımızın bu hastalıktan etkilenme oranları çok düşük. Yani bu hastalığın çocuklarımıza problem yaratma ihtimali çok düşük. Ama toplum içindeki rakamlar arttıkça istesek de istemesek de hasta olan çocuklarımızla karşılaşmaya başlıyoruz. Hasta olan çocuk derken semptomları olan çocuklarımızdan bahsediyoruz. Ama çocuklar da virüsü alabiliyorlar ve aldıkları şekilde de taşıyabiliyorlar. Bizim kurallarımızı koyarak çocuklarımızı okula devam ettirebiliyorsak mümkün olduğunca okulları açık tutmamız gerek. Evde artık çocuklarımız gerçekten sıkıntı yaşamaya başladılar. Bizim algılayabildiğimiz ama pek çok çocuğumuzun algılayamadığı bir tehdit bir virüs var. Bunu onların hem bizden hem de öğretmenlerinden dinlemeye ihtiyaçları var.
ÇOCUKLARA BULAŞ GENELDE EVLERDE
Genellikle bu virüsün alına ya da çocuklara geçişi evlerde oluyor. Evlerde eğer en ufak bir hastalığı olan kişi olursa o çocuğu okula göndermeyip test yaparak sonuç negatifse sonra okula gönderirsek inanın okullardaki geçiş olasılığını çok ciddi anlamda azaltmış oluruz. “
GÖZALTINDAYIZ
Erken çocukluk eğitimcisi ve çocuk gelişimci Prof. Dr. Belma Tuğrul sürecin bize birçok öğretisinin olduğunu ifade ederek anne babalara seslendi:
“Sevgili anne babalar; çocuklar bizi izliyor. Yani gözaltındayız. Onlar bizim baş etme ve baş edememe yollarımızı izliyorlar. Belki dışarıda minimum temas var ama içeride çok yüksek düzeyde temasa ihtiyaç olunan dönemdeyiz. Her şeyi başaramayacağımızı biliyoruz. Ama çocukların da bunu biliyor olması, bizim bu durumdan belki onlar kadar etkilendiğimizi çocukların da bilmesi lazım. Zor günler geçiriyoruz ama sizi 14 ay öncesine davet ediyorum. İlk covid ile karşılattığımızda ne düşünmüştük. O günkü telaşımızda bir değişiklik oldu mu? Onun yerine başka şeyler girdi. İlk anda bilmediğimiz bir şeydi. Ama sonra onunla tanıştık. Ve o tanışma bize bazı becerilerimizi geliştirme konusunda bir yol açtı.
KIRILGANLIKLARIMIZ ÇOCUKLARI ETKİLİYOR
Çocuklar biz yetişkinlerden daha hızlı öğreniyorlar, daha kolay adapte oluyorlar. Ama bizim kırılganlıklarımız çocukları etkiliyor. Onların bir özgeçmişi, bir hikayesi var tıpkı ailemizin hikayesi gibi. Eğer biz bir aile olarak farklılıklarla baş etme konusunda, problemleri çözme konusunda çocuğumuza fırsat veriyorsak, çocuğumuzun kendisini ifade etmesi için ona yaratıcı yollar açan bir aileysek, çocuğumuza inana güvenen, açtığı yolda onu takip eden, ona sorumluluk veren ve üstesinden gelebileceğine inanan bir aileysek, işte bu yaşadığımız dönemde bu ailelerden gelen çocuklarımız kendilerini toparlama konusunda daha güçlü beceriler gösteriyorlar. Henüz yolun sonuna gelmedik ama yola çıktık. Yolda kaybolabiliriz, yanlış yola girebiliriz. Bu yolda karşılaştıklarımız bize çok farklı ufuklar açabilir. Öğreniyoruz. Ben çok şey öğrendim, eminim siz ve çocuklarınız da öğrendi. Bizim anne baba olarak beklentilerimiz ve hayallerimiz var, çocukların da öyle. Çocukların rutinleri değişti. Alışkanlıklar değişti ama yeni şeyler çıktı ortaya.
UMUDUMUZU KESMEMİZ GEREKİR
Zor oyunu bozar mı? Bozar. Ama vaz mı geçeceğiz? Çocuklar öyküleriyle bugüne geldiler, tıpkı bizim öykülerimizle bugüne geldiğimiz gibi. Zamana ihtiyacımız var. Henüz yapamadığımız ama yapma umudunda olduğumuz çok şey var. Problemlerimizi çözme konusunda birbirimize yol göstereceğiz. Çözebilecek miyiz? Sanmıyorum ama bu umut. Umut için buradayız. Elimizde ne varsa onları kullanacağız. Öbür avucumuza da toparlayabildiklerimizi alacağız. Sonra ikisini birleştireceğiz. Zamana ihtiyacımız var. Kendinize inanıyorsanız çocuğunuz da inanacak. İnandığınızı çocuklar hissetsinler. Çünkü çocukların umutlarını kesmemesi gerekir.
GÖNÜL GÖNÜLE DİYALOG KURMAK
Çocuklar etkilendiler. Biz onlar için bir kurgu yaptık. Bu durumdan nasıl etkilenmeyeceklerini var sayarak bir şeyler yaptık. Bunların bir kısmı çocuklara yaramıştır. Şöyle bir geriye çekilip bakmak lazım. Çocukların biraz sakinliğe, kendisinin oradaki durumunu görmeye ve onunla ilgili arar vermeye ihtiyaçları var. Çocuklar sıkılıyorlar evet. Hemen arkasından onlara bir çözüm buluyoruz. Sıkılıyor olmaları belki de kendilerini keşfetmek için bir yol bulmak için önemli bir fırsat olacak. Ama konuşmak belki şu anda en fazla yapacağımız şey göz göze gönül gönüle diyalog kurmak."