Güncelleme Tarihi:
Bakan Avcı, üniversiteye giriş sistemine ilişkin yapılması planlanan değişiklerin hatırlatılması üzerine, bakanlık olarak ‘Maç devam ederken kural değişmez’ ilkesini benimsediklerini aktardı.
Son sınıfa gelen öğrencilerin bir anda sistem değişikliğiyle karşılaşmayacaklarını ifade eden Avcı, “Öğrencilerimiz vakitlice nasıl bir sistemle üniversiteye girecekleri konusunda bilgilendirilmiş olacak. Bazılarının söylediği gibi ‘üniversiteye giriş sınavsız olsun.’ Hayır. Bu mümkün değil mutlaka bir sınava olur. Sınavın içeriği değişebilir” diye konuştu.
Avcı, üniversiteye giriş sınavındaki soruların daha önce sadece akademisyenler tarafından hazırlandığına belirterek, ÖSYM ile yapılan anlaşma gereğince 100’ün üzerinde öğretmenin üniversite giriş sorularını hazırlayan komisyonlarda görev aldığını söyledi.
Avcı, geçmişte üniversiteye ve liseye giriş sınavlarında okulda öğretilenlerden çok dershanelerde tekniği gösterilen konuların sorulduğunu ve sınavların daha çok dershane odaklı hale getirildiğine işaret etti. Avcı, bunun sosyal adalet bakımından çok doğru olmadığını vurguladı. Dershanelere en yaygın oldukları dönemde, yaklaşık 1,5 milyon öğrencinin kayıt yaptırdığını hatırlatan Avcı, bugün takviye kurslarına 4 milyonu aşkın öğrencinin gittiğini bildirdi. Bakan Avcı öğretmenlerin bu komisyonlarda yer alması ve soruların daha fazla okul, sınıf ve müfredat odaklı hale getirilmesiyle okula devam eden öğrencilerin dershane gibi takviyelere ihtiyaç duymadan üniversite sınavlarına hazırlanmasının sağlandığını dile getirdi.
Sorularda sürpriz yok
Soruların okul odaklı olduğuna dikkati çeken Avcı, “Sorular okul esaslı olacak. Okulda öğrendiği neyse o. Sürpriz yok” dedi. Bakanlığın test tekniğinden açık uçlu sorulara geçmek için çalışmalara başladığına işaret eden Avcı, şöyle devam etti:
“Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde ‘ABİDE’ diye ayrıca tanıtacağımız bir projemiz var. Sene içerisinde öğrencilerimizi, hem açık uçlu soruların da bulunduğu sınava almak hem de açık uçlu sınavlarla öğrencinin nerede zafiyeti olduğunu görüp daha sonra takviyeyi ona göre programlamak biçimde planladığımız bir çalışmamız var. Ölçme Değerlendirme Genel Müdürlüğümüz ilk model sınav uygulamasını yaptı. Çok da başarılı sonuçlar aldı. Açık uçlu soruları da kullanarak yapıyoruz. Tablet bilgisayarlar orada işimize yarıyor. Onun üzerinden de yapabiliyor. Bunu daha ileride de genişleteceğiz. Pilot uygulamada, tablet bilgisayardaki sınav kağıdını, sizi tanımayan, adınız da görülmüyor sadece bir kod var, iki öğretmen ayrı ayrı okuyor. Ve onların ortalaması alınıyor. Eğer iki öğretmenin notu arasında ciddi bir fark varsa o zaman 3. bir hakem öğretmene gidiyor. Biz bu arada öğretmenlerin kaydını da tutuyoruz. Yani Ahmet Bey diyelim hep notları şişiriyor. Ahmet hep 100 verdiği yere Ayşe Hanım 40-50 veriyor. Bu kadar da olmaz. O zaman ya Ayşe Hanımın değerlendirmesinde bir sorun var, sıfırcı hocalardan veya Ahmet Bey biraz bonkör davranıyor. Bu tür uçlarda olan öğretmenleri de zaman içerisinde değerlendirme gruplarından çıkarıyoruz.”
Uzmanlaşmış öğretmenler görev yapacak
Avcı, mevcut duruma göre bakanlığın 95 bin öğretmene ihtiyacı olduğunu belirterek, “Proje kapsamında, sınav yapanla ders anlatan öğretmeni ayıracağız” dedi. Mevcut durumda öğretmenlerin sınıfta anlattıkları derslerin sınavlarını da kendilerinin yaptığını ifade eden Avcı, görevi sadece ölçme değerlendirme olan öğretmenlerin istihdam edilmesinin planlandığını vurguladı.
Avcı, “Önümüzdeki öğretmen alım projeksiyonlarımızda bu da var. Derse girmeyecekler illerde oluşturduğumuz sınav merkezlerinde görev yapacaklar. Bu sınav yapan öğretmenlerimiz sadece değerlendirme yapacaklar ve dolayısıyla ölçme değerlendirme teknikleri konusunda da uzmanlaşmış öğretmenlerimiz görev yapacak. Böylece öğretmenlerimiz de ayrıca sınava girmiş olacak. Çünkü artık sizin matematik sınıfında ders anlattığınız çocuklar, sınav olduğu zaman o sınıfın ortalaması aynı zamanda sizin öğretmen olarak başarınızdır” ifadesini kullandı.
Tekli eğitime geçme planı 2 yıllık
AK Parti seçim beyannamesinde, tüm okulların tekli eğitime geçeceğine dair bilgiler bulunduğunun hatırlatılması ve bu konudaki çalışmaların sorulması üzerine, Avcı, tekli eğitime geçilmesinin fiziki ve beşeri alt yapıyla doğru orantılı olduğunu dile getirdi.
‘Sınıflarda en fazla 24 öğrenci olsun’ denildiğinde, ilköğretimde 113 bin, ortaöğretimde 58 bin, ‘Mevcut en fazla 30 olsun denildiğinde’ ise ilköğretimde 63 bin, ortaöğretimde 23 bin derslik ihtiyacı olacağını bildiren Avcı, en fazla 24 öğrenci olduğunda yeni derslikler için ilköğretimde 27 milyar, ortaöğretim ise 16 milyar olmak üzere 44 milyarın harcanması gerektiğini ifade etti. Avcı, sınıf mevcudu en fazla 30 olduğunda ise 21 milyar lira harcanarak yeni derslikler yapılması gerektiğini aktararak, en fazla 34 öğrenci olsun denildiğinde ise 12-13 milyar lira gerektiğine değindi.
Bunun iki yıllık bir proje olduğuna işaret eden Avcı, “13 milyarı iki bütçe döneminde harcarsak bütün okullarımızı en fazla 34 öğrencili dersliklerle donatmış ve tekli eğitime geçmiş de oluruz. Ama hedefimiz en fazla 30, hatta mümkün olursa 24. Ama 24 olursa 43 milyar lira lazım. 4 yılda 43 milyar, demek her yıl yaklaşık 11 milyar lira Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden derslik yapmaya ayırmak demek. Bir de buna uygun öğretmen lazım” dedi.
Bunun yanında hayırseverlerin de yaptırdıkları okulları MEB’e bağışladığını anımsatan Avcı, hayırseverlerin daha fazla sevap olacağı düşüncesiyle genellikle imam hatip okulu yaptırmak istediğini vurguladı. Avcı, MEB’in okullar için tip projeleri bulunduğunu ancak hayırseverlerin bu projeleri değil kendi istedikleri şekilde gösterişli okulları yaptırmayı tercih ettiğini bildirdi. Avcı, vatandaşların da bunu bilmediği için bakanlığın imam hatip okullarını daha iyi yaptırdığını zannettiğini belirtti. Avcı, “En son Cumhurbaşkanımız, Acıbadem’de açılışını yaptı. Çok güzel değil mi? Oraya bizim MEB olarak 5 kuruşluk harcamamız yok. Yemekhanesindeki çatalına varıncaya kadar hayırsever kendi yaptırdı” dedi.
Hayırseverlerin bu okullara genellikle kendi isimlerini verdiğini hatırlatan Avcı, “İnşallah bize de nasip olur. Ben en çok gerçekten hali vakti yerinde olan vatandaşlarımıza, bu bakımdan imreniyorum. Allah onlara böyle güzel iş yapabilme imkanı veriyor” ifadesini kullandı.
Derslik ve sınıf yapımı için kampanya başlatılacak
Maddi durumu okul yaptırmaya müsait olmayan ancak bir sınıf, laboratuvar, atölye veya spor salonu gibi yerler yaptırabilecekler için de önümüzdeki dönem bir kampanya başlatacaklarını bildiren Avcı, her ölçekte bağışı teşvik etmek istediklerini söyledi. Bakan Avcı, kampanyaya ünlülerin ve siyasilerin de katılacağına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Spor, sanat ve siyaset camiasından, bütün siyasetçilerin, bütün siyasi parti liderlerimiz, milletvekillerimiz, iş adamlarımız, sporcularımız, sanatçılarımızın katılacağı büyük bir kampanya ile ‘24 kişilik derslik için 43 milyar gerekir’ dedik ya, bunu toplayalım diye niyet ediyoruz. Bunu yapacaktık araya seçim girdi. Tam seçim zamanı yaptığın zaman da seçim kampanyası gibi algılanacak. İnşallah bu seçim hayırlısıyla biter. Bittikten sonra önümüzde 4 yıllık bir istikrar dönemi açılır. Biz de inşallah seçimden sonra bunu örgütleyeceğiz ve tekli eğitime inşallah 24 kişilik sınıflarda geçelim. Şimdi ‘95 bin 624 öğretmene ihtiyacımız var’, diyorum ama 24 kişilik sınıflar olduğu zaman öğretmen ihtiyacımız da artacak. Belki 150 bin öğretmen alabilir duruma geleceğiz.”