Güncelleme Tarihi:
Stres kaynaklı yaşanan sorunlar saymakla bitmez. Aslında kaygı insanlarda olması gereken bir duygu. Ancak kaygı fazlalığı, fiziksel ve ruhsal açıdan bizleri yorar. Bu durum belirli dönemlerde çok daha fazla yaşanır. Özellikle sınav öncesi belirli yaşlarda çocuklarda görülen kaygı ve stres onların kariyerlerine bile olumsuz etki edebilir.
Fazla kaygı ve stres, çok başarılı olan öğrencilerin bile başarısızlıklarına sebep olabilir. Örneğin el terlemesi, bildiği bir bilgiyi unutma, karınlarına kramp girmesi, teknikleri bildiği halde kaygı sebebiyle süreyi yetiştirememesi, tamamen heyecanlanması sebebiyle kaydırma yapması fazla kaygı belirtileri. Bir sınavda çok başarılı olduğunu bildiğimiz bir öğrencimiz de başarısız olabiliyor. Nedenini araştırdığımızda ise tamamen sınav kaygısından kaynaklı olarak ya kaydırma yaptığı ya da süreyi yetiştiremediği için soruları cevaplayamadığını görüyoruz.
“Aileme ne derim” korkusu
Sınav stresi yaşayan çocuklara danışmanlar eşliğinde özel bir iletişim uygulanması gerekiyor. Aşırı sınav kaygısı yaşayan çocuklar için grup çalışması yeterli değil. Bu öğrencilerle bire bir görüşme ile bu durumun aşılması gerekiyor ama en önemlisi de öğrencilerin kendi kendilerine yaptıkları telkin. Sınav anında “Bu sınav benim korkmamı gerektirecek bir durum değil. Bu sınav dünyanın sonu değil” demeyi öğretmek gerekiyor. Çünkü aldığımız yanıtlarda aileden hiçbir baskı görmemesine rağmen “Aileme ne derim” diyen öğrencilerle karşılaşıyoruz.
Kaygı artışına nefes terapisi
Öğrencinin kaygılı olduğu tespit edildiğinde, ilk önce nefes egzersizleriyle olaya müdahale etmek gerekiyor. Nefes alışverişleri hızlandığı andan sonra çocukların kalp atışları da hızlanıyor, elleri terliyor ve saate bakmaya başlıyorlar. İşte o anda öğrencide kaygı sorunu ortaya çıkıyor. Öğrencinin fazla kaygılanmasının altında ne var? Gördüğü bir olay mı? Aile bir baskı unsuru mu? Ya da bunu tamamen kendisi mi kurguluyor? Sınavı karşılarında çok büyük bir canavar gibi görmemelerini sağlamak gerekiyor.
Kaygı konusunda iyi durumda olup, duydukları kaygıya yenilenler daha büyük sorun yaşıyorlar. Kaygıyı biz ne kadar beslersek o kadar büyür. Biz onu ne kadar küçük görürsek, “ben zaten çalıştım. Danışman öğretmenlerimle, rehber öğretmenimle konuştum. Ailem benim yanımda” şeklinde telkin yaparlarsa çok daha kolay başa çıkabilirler. Bunların dışında test çözme gibi teknikleri de tabii ki öğrencilerin öğrenmesi gerekiyor.
Aile eksik yönlerini takip etmeli
Sınava az bir zaman kala velilere de çok büyük görevler düşüyor. Velilerin yaptığı en sık hatalardan biri çocuklarına sürekli ders çalışmadığını söylemek oluyor. Anne-babaların çocuklarıyla beraber programın takibini yapması önemli.
Öğrencinin çok iyi bildiği konuyla ilgili çok fazla soru çözmesi yeterli değil. Eksiği neredeyse o konunun üzerine gidilmeli ve ailesinin de bunu takip etmesi gerekiyor. Çocuğu programlı bir şekilde takip etmek ve evde bunu sürekli bir baskı unsuru olarak sunmamak gerekiyor.
Ergenlik döneminde vücutsal ve hormonal olarak dönüşümler yaşıyorlar. Bir yandan da üzerlerinde ergenlik baskısı oluyor. Ailenin de bu durumda yardımcı olması gerekiyor. Okul aile işbirliği içinde takip edildiğinde çok daha fazla verim elde edebiliyor.
Bütün bunların yanı sıra, ailenin çocuklarının besinlerine de dikkat etmesi gerekiyor. Örneğin, sınava az bir zaman kala çok aşırı şekerli besinler tüketilmemeli, onun yerine kuruyemişe ağırlık verilebilir. Bu zamanda çok aşina olmadıkları yemeklerden de uzak durmak lazım. Sınava az bir zaman kala sakatlıklar yaşamamak için öğrencilerin çok riskli sporlar yapmamaları da gerekiyor.