Güncelleme Tarihi:
Asimilasyonun tanımı, asimilasyon örnekleri ve detaylı anlatımı aşağıda verilmiştir.
Asimilasyon Nedir?
Asimilasyon, sosyal grupların etkileşime geçmesiyle ortaya çıkan sosyo-külkültürel bir karşılaşmadır. Böyle bir etkileşimde bir kültürel sistemin başka bir kültürel sistemi yahut sistemleri zaman içinde kendine benzetmesi ve tesiri dibine alması cevabında asimilasyon gerçekleşmektedir.
Latince “benzer yapmak” (assimilare) anlamına gelen bir köke haiz asimilasyon, bu şekilde bir durumda karşımıza çıkan bir kavram ve görece yavaş, kuşaklar boyu devam eden uzun bir süreç. Bu süreçte egemen kültür, tesir dibine almış olduğu kültürün kendine has özelliklerini bozup, bu kültürel sistemin ideallerini ve bu ideallere ulaşmak için kullandığı araçları ortadan kaldırıyor. Baskın kültür, tâbi kültürün zanaat, teknik benzer biçimde maddî; dil, tarih, gelenek, görenek benzer biçimde manevî bütün karakteristik özelliklerini sıklıkla belli bir oranda “güç” kullanıp dönüştürerek kendi bünyesine katıyor. Nihayetinde pasif kültür egemen kültürün arasında eriyor.
Geçmişten günümüze kadar olan tarihsel sürece baktığımızda göç alan devletlerin değişik kültürel toplumlardan gelen göçmenlerin kendi toplumlarına ahenk sağla(ya)madıkları durumda sosyal problemler çıkacağı endişesine kapıldıklarını görüyoruz. Bu doğrultuda devletler, muhtelif kuram ve stratejilere yönelmişler. Birden oldukça kültürel camianın bir arada yaşamış olduğu bir toplumda sosyal barışı sağlamak için genel anlamda iki meyil ortaya çıkmış: Ya azınlık kültürleri dejenere etme ve “tek bir kültürde bütünleşme” yahut kültürel farklılıkları hoşgörüyle karşılayarak beraber yaşama kültürü geliştirme.
Modern dönemde sulh arasında beraber yaşama amacıyla geliştirilen ilk çözüm önerisi asimilasyon olmuş. Bir grubun kolektif belleği ve kimliğinin imhasını hedefleyen asimilasyoncu sistemler, insan huy ve ilişkilerini evvel belirlemeyi kendi görevleri olarak görmekteler. Bunun en aleni örneklerinden birini ABD’deki geleneksel “eritme potası” politikası teşkil ediyor.
Asimilasyon, alakalı kaynaklarda genel anlamda -yerli kültürler arasındaki asimilasyon süreçlerini açıklamamakla beraber- Amerika, Almanya, Güney Afrika benzer biçimde örnekler bağlamında göçen ve göç karar veren kültürler içinde gelişen bir süreç olarak görülüyor. Bu durum, göçmenin / pasif grubun hâkim toplumla hiç bir ayırt edici özelliği kalmaksızın bir araya gelmesi olarak tanımlanıyor. Bu anlamıyla asimilasyon “kültürlenme, kültürleşme” ile eş anlamlı bir kavram. Irk ilişkilerine dair Amerika’daki ilk araştırmalarda kavram; “uyma”, “rekabet”, “yok etme” ve “dışlama” benzer biçimde süreçlerle ilişkilendiriliyor.
Kısacası asimilasyon, kişinin ya da grubun kendi kültürel kimliğinden, kültürel geçmişinden, ömür tarzından sıyrılarak, başka bir kültürü özümsemesi periyodu olarak tanımlanabilir. Bu süreçte yaşanmış olan değişiklik ise ancak davranışlarda değil bununla birlikte zihniyette gerçekleşiyor.
Asimilasyon Örneği
İnsan davranışının biçimlenmesinde faal olan değerlerin, fikirlerin ve öteki anlam sistemlerinin ürünü olan her şey, kültürü oluşturmaktadır. Bireyler ve topluluklar arasındaki etkileşimler sistemi ise adamın toplumsal yanını oluşturmaktadır. Dolayısıyla hâkim kültür tarafınca pasif kültürün asimilasyonunun da iki boyutu bulunuyor: Kültürel ve toplumsal asimilasyon.
Tam bir kültürel asimilasyon, pasif kültürün değerlerinin hâkim kültür değerleri arasında erimesidir. Bu durumda pasif grup, anadili ve giyim-kuşamından vazgeçmekle kalmayıp; gelenek-görenek, toplumsal ve dinî değerlerini de içeren kendine has kültüründen de vazgeçerek başat kültürü içselleştirmektedir. Bu uzun süreç, genel anlamda üçüncü ve dördüncü kuşakta tamamlanmaktadır.
Asimilasyon, toplumdaki muhtelif azınlık grupların kültürel açıdan zaman içinde çoğunluğa benzemesi ve devlet politikalarıyla bu yönde zorlanmasıdır. Bu açıdan mecbur bir süreçtir. Çoğu bürokrat ve toplumsal bilimci asimilasyonun bu mecburiyet boyutuna yeterince vurgu yapmamaktadır.
Bu mecburiyet vurgusu asimilasyonu entegrasyondan ayırabilmek için şart. Zaten upuzun bir müddet muhacir kökenliler en azından Avrupa bağlamında asimilasyonun bu zorlama tarafına rağmen entegrasyon söylemini tercih eder göründüler. Ancak zaman içinde birçok politikacının entegrasyon deyip asimilasyonu kastetmesiyle entegrasyon söylemleri de parıltısını kaybetti.