Arsenik Nedir, Nereden Alınır? Arsenik İnsana Zararları Nelerdir?

Arsenik, Dünya'nın kabuğunda yaygın olarak dağılmış, doğal olarak oluşan bir elementtir. Suda, havada, yiyecekte ve toprakta bulunur.

Arsenik Nedir, Nereden Alınır?

Arsenik, yer kabuğunun doğal bir bileşenidir ve havada, suda ve karada çevreye yaygın bir şekilde dağılmıştır. İnorganik formunda oldukça zehirlidir. Arsenik hemen hemen her yerde bulunur. Kayalar ve toprak yoluyla yeraltı sularına sızabilir ve böcek ilacı, ahşap koruyucuları ve tütünde kullanılır. Ayrıca volkanlar ve madencilik süreçleri ile çevreye salınır.

İnsanlar, kirli su içerek, yiyecek hazırlama ve gıda mahsullerinin sulanmasında, endüstriyel işlemlerde, kontamine yiyecekler yemek ve tütün içmek için kirli su kullanarak yüksek seviyelerde inorganik arseniğe maruz kalıyorlar. İnorganik arseniğe, özellikle içme suyu ve yiyecek yoluyla uzun süreli maruz kalma, kronik arsenik zehirlenmesine yol açabilir. Deri lezyonları ve cilt kanseri en karakteristik etkilerdir.

Balık, kabuklu deniz ürünleri, et, kümes hayvanları, süt ürünleri ve tahıllar da arsenik için diyet kaynakları olabilir, ancak bu gıdalardan maruz kalma genellikle kirli yeraltı sularına maruz kalmaya kıyasla çok daha düşüktür. Deniz ürünlerinde arsenik esas olarak daha az toksik organik formunda bulunur.

Arsenik, endüstriyel olarak bir alaşım ajanı olarak ve ayrıca cam, pigmentler, tekstil, kağıt, metal yapıştırıcılar, ahşap koruyucuları ve mühimmatın işlenmesinde kullanılır. Arsenik ayrıca deri tabaklama işleminde ve sınırlı bir ölçüde pestisitlerde, yem katkı maddelerinde ve farmasötiklerde kullanılır. Tütün içenler, tütünün doğal inorganik arsenik içeriğine de maruz kalabilirler çünkü tütün bitkileri toprakta doğal olarak bulunan arseniği alabilir.

Arsenik İnsana Zararları Nelerdir?

İnorganik arsenik, doğrulanmış bir kanserojendir ve küresel olarak içme suyundaki en önemli kimyasal kirletici maddedir. Arsenik ayrıca organik bir biçimde de ortaya çıkabilir. İnorganik arsenik bileşikleri (suda bulunanlar gibi) oldukça toksikken organik arsenik bileşikleri (deniz ürünlerinde bulunanlar gibi) sağlığa daha az zararlıdır. Akut arsenik zehirlenmesinin ani semptomları arasında kusma, karın ağrısı ve ishal bulunur. Bunları ekstremitelerde uyuşma ve karıncalanma, aşırı durumlarda kas krampları ve ölüm izler.

Arsenik, çok çeşitli organları ve sistemleri etkiler. Örneğin;

Cilt,

Solunum sistemi,

Kardiyovasküler sistem,

Karaciğer, böbrek, mesane ve prostat,

Bağışıklık sistemi,

Endokrin sistem,

Gelişim süreçlerini etkilemektedir.

Yüksek düzeyde inorganik arseniğe uzun süre maruz kalmanın ilk belirtileri genellikle deride görülür. pigmentasyon değişiklikleri, deri lezyonları ve ayak tabanlarında ve ayak tabanlarında sert lekeler içerir. Bunlar, yaklaşık beş yıllık minimum maruziyetten sonra ortaya çıkar ve cilt kanserinin habercisi olabilir.

Deri kanserine ek olarak, arseniğe uzun süreli maruz kalma da mesane ve akciğer kanserlerine neden olabilir. Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC), arsenik ve arsenik bileşiklerini insanlar için kanserojen olarak sınıflandırdı ve ayrıca içme suyundaki arseniğin insanlar için kanserojen olduğunu belirtti.

İnorganik arseniğin uzun süreli yutulmasıyla ilişkili olabilecek diğer olumsuz sağlık etkileri arasında gelişimsel etkiler, diyabet, akciğer hastalığı ve kardiyovasküler hastalık yer alır. Özellikle arsenik kaynaklı miyokardiyal enfarktüs, aşırı ölümlerin önemli bir nedeni olabilir. Çin'de (Tayvan Eyaleti), arseniğe maruz kalma, kangrene yol açan ciddi bir kan damarı hastalığı olan "Siyah Ayak hastalığı" ile ilişkilendirilmiştir. Ancak bu hastalık dünyanın başka yerlerinde görülmemiştir ve yetersiz beslenmenin gelişimine katkıda bulunması olasıdır.

Arsenik aynı zamanda olumsuz gebelik sonuçları ve bebek ölümleri ile ilişkilidir, çocuk sağlığı üzerindeki etkileri ve utero ve erken çocukluk döneminde maruziyet, genç yetişkinlerde çoklu kanser, akciğer hastalığı, kalp krizi nedeniyle ölüm oranlarındaki artışlarla ilişkilendirilmiştir. Çok sayıda çalışma, arseniğe maruz kalmanın bilişsel gelişim, zeka ve hafıza üzerindeki olumsuz etkilerini göstermiştir.