Güncelleme Tarihi:
Bulgaristan’da doğup büyüyen ve 1989 yılında Türkiye’ye göç eden Zülfiye Bulut çocukluğundan beri atları çok sevdiğini, hep onlara yakın olmak istediğini söylüyor. Zülfiye hanım lise çağına geldiğinde jokey olmayı hayal etmeye başladığını ancak çevresindekilerin “kadın jokey olmaz kendine başka bir meslek bul” demeleri üzerine veteriner olmayı düşündüğünü anlatıyor.
Zülfiye Bulut veteriner olmamış ama çocukluk hayalinden de hiç bir zaman uzaklaşmamış. Şimdi 18 yaşında bir kızı var, adı Yeliz Şimşek. Yeliz mimarlık okuyor ve onun da tıpkı annesi gibi hayalleri var. Anne mesleği jokeylik olunca Yeliz de atlara, çiftliklere ve hipodrom yaşamına aşina olarak büyümüş. Annesini ve diğer kadın jokeylerin çalışma koşullarını yakından gözlemlemiş ve bu gözlemleri sırasında hipodromların sadece erkek jokeylere göre tasarlandığını farketmiş. Bu yüzden şimdi mimar olup annesi ve diğer kadın jokeylerin kendilerini daha rahat hissedecekleri bir hipodrom tasarlamak istiyor.
ANNEM BANA İLHAM VERİYOR
“Annemin Türkiye’deki ilk kadın jokey olması ve bu işi yıllardır başarıyla sürdürmesine hayranım. Annem her kadına olduğu gibi bana da ilham veriyor. Ben de annem sayesinde küçük yaşlarımdan beri hep atlarla iç içe oldum. Fakat sonrasında at kılına alerjim olduğu ortaya çıktı. Bir süre atlardan uzak kaldım. Şimdi biraz daha iyiyim ve atlarla eskiye göre daha fazla bir araya gelebiliyorum.
KÜÇÜKKEN JOKEY OLMAK İSTİYORDUM
Küçükken özellikle annemi yarışlarda izlediğimde ben de onun gibi jokey olmak istiyordum. Hatta evde oyuncak bir atım vardı ve sanki onunla yarışıyormuşum gibi oyun oynuyordum. Sonrasında çizime karşı ilgili olmamla yönümü mimarlığa çevirdim.
ANNEME ÖZEL HİPODROM
İlerde bir hipodrom tasarlamak istiyorum. Hatta annemi düşünerek tasarlayacağım ona özel bir hipodrom bile olabilir. Çünkü gün geçtikçe kadın jokeylerin sayısı da artıyor. Hipodromları kadın jokeyler için daha kullanışlı bir hale getirebileceğimizi düşünüyorum. Bunun yanı sıra bazı hipodromlarda seyircilerin yarışı rahatlıkla takip edemediklerini fark ettim. Bu sebeple izleyicilerin yarışı daha kolay takip edebilecekleri bir tasarım yapmak istiyorum.”
Yeliz Şimşek’in yaşamından ilham alarak ona özel bir hipodrom tasarlamayı hayal ettiği Zülfiye Bulut ise 25c yaşında profesyonel olarak yapmaya başladığı jokeylik mesleğinin hikayesini şöyle anlatıyor:
“At binmeye hobi olarak başlamıştım. Zaten köyde yaşıyorduk. Köyde babam atları eğitirken ben de ata binmek istediğimi söyledim. Bir anda içimden geldi. Ata ilk bindiğim an çok farklı hissettim ve o anı hiç unutmuyorum. O günden beri de atlardan ayrı kalamıyorum. Asıl süreç köydeki çiftliğimize bir yarış atı almamızla başladı. Eski bir jokeyin gelip bana eğitim vermesiyle de kariyerim şekillendi.
ÇOCUĞUMA DAVRANDIĞIM GİBİ DAVRANIYORUM
Ben atlara çocuğuma davrandığım gibi çok sakin davranıyorum ve hepsiyle bir bağ kurabiliyorum. Yaşım belli bir yere geldiğinde ve emekli olduğumda yine atlarla bir arada olmak istiyorum. Antrenörlük, at bakıcılığı gibi mesleklerde devam edebileceğimi düşünüyorum.”