Güncelleme Tarihi:
Psikolog, Yazar Prof. Dr. Acar Baltaş, ‘Potansiyelini Hayata Yansıtan Çocuklar Yetiştirmek’ konulu seminerde anne-babalarla bir araya geldi. Merhaba Dünya Anaokulu’nda düzenlenen etkinlikte konuşan Baltaş, çocuğa mücadele etme şansı tanınmadığında “sürekli mutsuzluk ve hep bir şeylerin eksik olduğu duygusu”nun yerleştiğini söyledi. Okulun organize ettiği ‘Merhaba Dünya Söyleşileri’ne katılan Baltaş, anne babalara şunları söyledi:
SAĞLIKSIZ SEVGİ ÇOCUĞU ZEHİRLİYOR
Çocuk yetiştirirken ‘iyi’nin ölçüsü, potansiyelini hayata yansıtan çocuklar yetiştirmektir. ‘Sevgi’ demedim, niye demedim? Çünkü birçok anne- baba, özellikle anne; sağlıksız sevgisiyle çocuğunu zehirliyor. ‘Ama biz çocuğumuzu çok seviyoruz, çok sevdiğimiz için oldu’ diyor. Çok sevgiden olmaz, sağlıksız sevgiden olur. Onun için şefkat dedim. Şefkat nedir? Korumaktır, kollamaktır. İçinde tabi ki sevgiyi barındırır. Konfor alanından yüksek performans çıkmaz. Potansiyel, baskı altında ortaya çıkar. 0-5 yaşta bu çocuklar hayatlarının en verimli dönemindeler. Bu yaşta öğrendikleri, içinde bulundukları ortam çok önemli. Güven, hayatın ilk beş yılında oluşur. Çocuklara karşı olağanüstü sevgisi olan anne - babalar, çocukları için tehdit edici bir çevre yaratabilirler. Nasıl? Her davranışlarına müdahale ederek. Yani yaptığına yapma, yapmadığına yap. Çocuğu mükemmelleştirme girişimi, aslında çocuğun tehtit edici bir çevrede yaşadığı duygusunu doğurur. Her yaptığını daha iyi yapması için ‘bak şöyle yapsan daha iyi olur, bunu böyle yapsan daha iyi olur’un sonunda, çocuk ne yapsam yanlış oluyor ve hata yapabilirim kaygısını yaşar. İşte sağlıksız sevgiden kastettiğim şey bu. Sevgi bazen sakatlayıcı olabilir. Annecim, babacım ifadeleri son derece sakıncalı ifadeler. Yaptık, yedik, kalktık, dişlerimizi fırçaladık gibi ifadeler anne-baba ve çocuğu birbirine çıtçıtlayan ifadeler. Daha vahimleri var; aşkım, sevgilim. Bu ifadelere son vermek gerek.
KENDİ İŞLERİNİ YAPSINLAR
En önemli kavramlardan biri ‘yılmazlık’tır. Nelerle mücadele ettin? sorusu çok önemli. Anadolu’da 4-5 yaşındaki çocuklar; tarlaya yemek götürüyorlar, ekine yardımcı oluyorlar ve mutlaka hayatın içinde yer alıyorlar. Sizler de çocuklarınızın hayatın içinde yer almalarını sağlayın. Ailenin refahına değil, hayatına ortak olsunlar. Evde bakıcı, yardımcı olsa da kendi işlerini kendileri yapsınlar. Bunları yaptıkları için de sakın ha ödüllendirmeyin. O evde yaşıyor olmanın doğal olarak bir parçası olmalı.
ÇOCUĞUN İLGİ ALANI NASIL KEŞFEDİLİR?
Çocuklara mücadeleci olmayı aşılarken kritik nokta, zorbalık etmeden koşulları zorlamaktır. En önemli konu çocukları tanımak, onlara güven vermek ve ‘hata yapabilirsin ben senin arkandayım’ duygusunu aşılamaktır. Hayat başarısı söz konusu olduğunda isteyenlerin çok azı başarılı olabiliyor. Başaranların özelliklerine baktığımız zaman şunu görüyoruz: Birincisi hayatta en yatkın oldukları şey neyse o alanı hedef olarak seçiyorlar. İkincisi; yatkın oldukları alanda terliyorlar, acı çekiyorlar, istemeseler de yapıyorlar. Mesela şimdi bir moda var: ‘E çocuk istemiyor, istemediği şeyi yaptırmayın, istemiyorsa yapmasın.’ Hangimiz hayatımızı sadece istediklerimizden oluşan bir menüyle geçiriyoruz ki? Tabi ki istemediği şeyleri de yapacak, terleyecek. Üçüncüsü ise, insanlarla ilişkisini iyi tutacak. Peki çocuğun yatkın olduğu alanı nasıl tanıyabiliriz? İnsanların yatkın olduğu alan teşvik edilmese de kendiliğinden ortaya çıkar. Başkaları fark eder. ‘Sen bunda iyisin, bunu sen yap’ derler. İnsan o konuyla ilgilenirken yorulmaz. Yorulsa da hızla dinlenir ve geri döner. O işe dönmek için istek duyar.