Güncelleme Tarihi:
Ülkelerin geleceğine yönelik en akılcı yatırımın eğitim olduğuna dikkati çeken Erdem, "Gerek küresel güç olma, gerek ülkemizin 2071 hedeflerine ulaşabilmesi için milli, manevi değerleri yüksek nitelikli insan gücünün yetiştirilmesi önem arz ediyor. Türk milli eğitiminde bu hususların ne kadar önemli olduğunu, 15 Temmuz Cuma günü Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yapılan darbe girişiminde gördük" dedi.
Erdem, Türkiye'yi işgal etmek isteyenlerin ve onların yerli işbirlikçilerinin uçaklarla tanklarla saldırdığını, Meclis'i bombalayıp sokaktaki insana kurşun sıktığını anlatarak, "Yüzlerce şehit verdik, binlerce gazimiz var. Sonuçta demokrasinin ve bağımsızlığın her şartta korunması gerektiğinin farkında olanlar, başarılı olmuştur. O yüzden ilk ders 15 Temmuz olarak demokrasi zaferi işlendi. 2023 hedefindeki Türkiye’nin demokrasi kültürünü benimseyip nesilleri yetiştirmesi gerekiyor. Eleştirel ve yapıcı düşünmeye sahip, farklılıkların büyük zenginlik olduğunun bilinciyle yetiştirilmesi büyük öneme sahip" diye konuştu.
Öğretmenin, en az öğrencileri kadar, öğrenmeyle de arasının iyi olması gerektiğini söyleyen Erdem, "Çocuğun karşısına hasım gibi değil, bir dost gibi çıkılmalı. Yaşam boyu öğrenme becerilerinin kazandırılmasında önemli sorumluluklar üstlenen öğretmenin öncelikle bu becerilere kendisinin sahip olması gerekiyor. Kendini yenileyen, öğrenmeye açık olan öğretmenler yetiştirmeliyiz" dedi.
"Öğretmen strateji belgesi hazırlandı"
Türkiye'de devlet okullarında 900 bine yakın, özel okullarda ise 100 bine yakın öğretmen bulunduğunu anlatan Erdem, "Bu öğretmenlerimizin eğitimi, çok önemli. Hizmet içi eğitim faaliyetleri planlanıyor ve yürütülüyor. Aday öğretmen yetiştirme süreci başlattık. Öğretmen niteliklerini artırmaya yönelik, ilk defa Şubat 2016 atamalarında 30 bin aday öğretmenin ilk 6 aylık dönemi yetiştirme programı hazırladık. Öğretmenlerimiz, 6 ay tecrübeli öğretmenin yanında derse girdi, gideceği yeri tanıdı, farklı lehçeleri öğrendi, eğitime dair bilgilendirildi. Öğretmen stratejisi belgesi hazırlandı" diye konuştu.
Sözleşmeli öğretmenlik modeline de değinen Erdem, bu kapsamda başvuruları KPSS ve alan puanlarıyla birlikte 3 katına kadar aldıklarını mülakata tabi tuttuklarını belirtti. Erdem şunları söyledi:
"Bu öğretmenlerimiz gittikleri yerde 4 yıl sonunda kadroya geçecek, 2 yıl daha kaldıktan sonra başka ile geçebilecek. Niye yaptık, Batı'da açık yok ama terörle boğuştuğumuz Doğu ve Güneydoğu'da öğretmenlerin kalış süresi 1 yıl. Yani çocuğunuz 4 ayrı öğretmen değiştiriyor, bu kimsenin vicdanına sığmaz."
Erdem, eğitim fakülteleri dışındaki bölümlerden mezun olup formasyon alınmasıyla ilgili konunun üniversitelerin altyapısını aştığı, haksız ticari kazanç kapısına dönüştüğü ve kalitenin düştüğüne ilişkin şikayetler aldıklarını söyleyerek, "YÖK’ün, eğitim fakültelerinde niteliksiz şekilde yürütülen formasyon programlarını sonlandırması gerekiyor. Aksi takdirde 600 bin öğretmen adayı yanında her yıl yaklaşık 100 bin formasyon belgesi elinde olan üniversite muzunu bu kitleye katılmış olacak" dedi.
Şişman: İyi insan yetiştirmek önemli
YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Şişman da öğretmen yetiştirmeyle ilgili hükümet programında eğitim fakültelerinin yeniden yapılandırılması, yetiştirme programlarının güncellenmesi, öğretmen akademisinin kurulması gibi konuların yer aldığını söyledi. Türkiye’nin öğretmen yetiştirme konusunda oldukça geniş bir deneyime sahip olduğunu vurgulayan Şişman, "37 türde, farklı ad altında okul açmışız, öğretmen yetiştirmeyle ilgili. Çok fazla değişim, dönüşümler olmuş, süreçler devam ediyor, bundan sonra da arayışlar devam edecek. Türkiye’yi gelişmiş ülkelerle mukayese edersek, çok daha fazla tarihi birikime sahip. Tabii bu birikimden ne derece yararlandık, reforme edebildik, bu ayrı bir tartışma konusu" diye konuştu.
Şişman, bugünün değişen koşullarında öğretmen profilinin de değiştiğini belirterek, şunları söyledi:
"Öğretmenin rollerinin değişmemesi mümkün değil. Öğretmen, öncelikle öğrencisi için örnek insandır. Eylemiyle söylemiyle öğretmenden beklenen moral otorite olmasıdır. Günümüzde iyi, düzgün karakterli insanlara ihtiyacımız var. Bir insanı gözü dönmüş bir militan, aklını iradesini çıkarıp bir mankurta da dönüştürebiliyorsunuz. Sonuçlarını günümüzde yaşadığımız terör olaylarında görüyoruz. İyi insan yetiştirmek önemli. Bilgiye her ortamda ulaşılabiliyor. Öğretmenin geleneksel rolünü, yeniden düşünmek durumundayız."
Rektör Ak: Öğretmen kitlesinin bilinçlendirilmesi çok önemli
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak ise üniversite bünyesinde 811 eğitim öğretim programı olduğunu, bunları topluma açılan pencereler olarak gördüklerini belirtti. Prof. Dr. Ak, bu pencereler aracılığıyla işbirliği yaptıkları kurumlar olduğuna değinerek, "Bu tür uygulamalarımızın birisi de bu. Milli Eğitim Bakanlığı, Milli Eğitim Müdürlüğü ile işbirliğini sürdürüyoruz. Öğrencinin yetişmesinde etken unsurlardan yüzde 50 düzeyinde gencin ailesi ve içinde bulunduğu sosyal koşullar, yüzde 30 öğretmenler ve yüzde 15 eğitim teknolojileridir. Son zamanlarda dillendirilen yaşam boyu öğretim konusunda çalışmalıyız. Örgün eğitim, açık eğitim ve sürekli eğitim sertifika programlarıyla buna yönelik gayret sarf ediyoruz. Yüzde 30’luk bir dilim, yani çocuğun gelişimini faydalı hale getirecek önemli bir kitleyi konuşuyoruz. Bu öğretmen kitlesinin bilinçlendirilmesi çok önemli" dedi.
Yelkenci: İki temel sorun var müfredat ve öğretmen yetiştirme
İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ömer Faruk Yelkenci de temel iki sorundan birinin müfredat, diğerinin öğretmen yetiştirme konusu olduğunu belirtti. Yelkenci, konuşmasına şöyle devam etti:
"Müfredat, ferde yönelik bir programdan bahseder. Müfredatı özgürleştirmediğimiz müddetçe bu alanda yaptığımız çalışmalar, dar kalıplarda kalacak. Öğretmen yetiştirme meselesine gelince, öğretmenlik gönül işidir. Belli süreçlerin içine sokarak, bir insanı öğretmen yapamazsınız. Bizim çalıştayımızın başlığı üstünden bakarsak, değişim ve dönüşümlerden bahsediyor. Dünya hızla değişse de temel prensipler değişmez. Bunun üzerinden gittiğiniz zaman, bütün dönüşümlerin önüne geçebilirsiniz. Değişimlerin arkasından giderseniz, kuyruk olursunuz. Önemli olan, bu değişimlerin, dönüşümlerin önünde olabilmek."
Ömer Faruk Yelkenci, öğretmenin çocuğu inşa etmemesi, onun kendini inşa etmesine yardımcı olması gerektiğini belirtti.
Dekan Başkurt: Yeni medya ve bunun oluşturduğu yeni bir ekosistem var
İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Orhan Başkurt ise çalıştayı nitelikli, donanımlı öğretmen yetiştirmenin yollarını bulmak için düzenlediklerini bildirdi. Öğretim elemanları olarak alanda olmaları gerektiğini söyleyen Başkurt, "Biz aldığımız araştırma görevlilerini, bir, iki sene okullara gönderip oradaki eğitim öğretimin nasıl olduğunu görmelerini sağlamalıyız. Artık günümüzde, yeni medya ve bunun oluşturduğu yeni bir ekosistem var. Bu, karmaşık bir dünya oluşturuyor. Bütün bilgimizi, algımızı, bireysel hayatımızı derinden etkiliyor. Farklı becerilerle her şeyi sorgulamayı getiriyor. Böyle olunca da öğrenme ve öğretme konusunda klasik eğitimi yetersiz kılıyor. Yeni gelişmeler, eğitim ve öğretimi yeniden düşünmenin bir gereklilik olduğunu ortaya koyuyor" dedi.