Güncelleme Tarihi:
'Bilim insanlarının yetiştirilmesi için harcanacak her bir kuruş geleceğe yapılan en büyük yatırımdır' felsefesini kendisine şiar edinmiş toplumlar uluslararası arenada söz sahibi olarak geliştirdikleri teknolojiyi tüm dünyaya pazarlar ve güçlü bir ekonomik alt yapı elde ederler. Bilim yapmak tüm dünyada yapısında birçok bileşeni içeren zorlu bir süreç olarak kendisini gösterir. Bu sürecin başarı ile gerçekleştirilebilmesi, yükte hafif pahada ağır çıktıların üretilebilmesi için aralarında para ve alt yapının da bulunduğu birçok engelin aşılması gerekir. Bilim de her sektörde olduğu gibi sevgi ile beslenir. Toplumlarda bilime olan sevginin artması ile bilim insanı olma eğilimi ve isteği artar. Böylece bilim yolunda yürüyen aday sayısındaki bu artış beraberinde en yetkin olanların ipi göğüsleyeceği bir yarış doğurur.
AZİM VE ÇABA ÇOK BÜYÜK OLMALI
Ülkelerin akademisyen camiaları incelendiğinde bazı bilim insanlarının diğerlerinden pozitif yönde ayrıldığı görülür. Tüm şartlarda bilim yapabilen, karşılaştığı her zorlukta pes etmeyen, güçlenerek çıkan, problemlere karşı kendini siper edip meslektaşlarının, öğrencilerinin en az etkilenmesi için gayret sarf eden ve bahane değil çözüm üreten bilim insanları 'Alfa Akademisyenler' olarak adlandırılabilir. Bu sınıfta yer alan akademisyenler; bilimi kendilerine hayat tarzı olarak benimsemiş, toplumu bir adım öteye götürmenin yolunun bilimden geçtiğine tüm benliği ile inanmış araştırmacılardan oluşur. Bilim ve teknoloji alanlarında kendilerini ispatlamış ülkeler incelendiğinde 'Alfa Akademisyen' sayısının toplam akademisyen sayısına oranın diğer ülkelere oranla çok büyük olduğu görülür. Bu akademisyenler sadece kendi yüksek lisans, doktora öğrencilerine değil toplumun diğer kesimlerine de yol gösterici bir rol üstlenir. Nobel Ödülü kazanmış bilim insanları 'Alfa Akademisyenler' olarak örneklendirilebilir. Nobel ödüllü bilim insanlarının hayat hikayeleri incelendiğinde çoğunun Nobel yolunda büyük zorluklar yaşadığı, motivasyon kaybı oluşturacak birçok problem ile mücadele ettikleri görülür. Yıldız Teknik Üniversitesinde kurulu bulunan araştırma ekibimizin 'Think Different to be Different: Nobel Edition' (Farklı Olmak İçin Farklı Düşün: Nobel Özel) seminer serisi kapsamında konuk ettiğimiz Nobel Ödüllü Bilim İnsanları Dr. David Jeffrey Wineland (2012 Nobel Fizik Ödülü Sahibi), Dr. Jean-Piere Sauvage (2016 Nobel Kimya Ödülü Sahibi), Dr. Bruce A. Beutler (2011 Nobel Tıp Ödülü Sahibi), Dr. Dany Shechtman (2011 Nobel Kimya Ödülü Sahibi), Dr. Robert J. Lefkowitz (2012 Nobel Kimya Ödülü Sahibi), Dr. Takaaki Kajita (2015 Nobel Fizik Ödülü Sahibi), Dr. Harald zur Hausen (2008 Nobel Tıp Ödülü Sahibi) ile yaptığımız söyleşilerden çıkarttığımız ortak ana düşünce 'Zorluklarla Mücadele Azmi ve Kararlılık ile Yola Devam' oldu. Yaşadığı, yetiştiği, kök saldığı ülkelerin 'Alfa Akademisyenleri' olan bu bilim insanlarının araştırma ekibimizde yer alan genç araştırmacılara en büyük önerileri “Bilim yolunda yürürken birçok problem ile karşılaşılabileceği, azim ve kararlılık ile tüm problemlerin üstesinden rahatlıkla gelinebileceği” cümlesinde hayat buldu. Ülkemizin bilim lokomotifi iki kurumun Başkanları, Saygın Bilim İnsanları Prof. Dr. Hasan Mandal (TÜBİTAK) ve Prof. Dr. Muzaffer Şeker (TÜBA) hocalarımız ile yaptığımız toplantılarda da araştırma ekibimizde yer alan genç araştırmacılara önerilerinin Nobel Ödüllü bilim insanları ile bire bir örtüşmesi bilimin evrensel bir dile sahip olduğunu bizlere bir kez daha ispatlamış oldu. Bu toplantılar grubumuza 'Alfa Akademisyen' tanımına uygun bilim insanı olabilmek için gösterilecek azim ve çabanın çok büyük olması gerektiğini açıkça ortaya koydu.
Ülkeler bazında yapılan istatistikler incelendiğinde Nobel Ödüllü Bilim İnsanlarının sayısı ile gelişmişlik ve refah arasında doğrusal bir ilişki olduğu rahatlıkla görülebilir. 'Alfa Akademisyenler' edindiği bilim kültürünü sonraki nesillere aktarabilme becerisini yapılarında fazlası ile barındırırlar. 2012 Nobel Fizik Ödülü Sahibi Dr. Robert J. Lefkowitz’in yetiştiği bilim ekosisteminde yer alan araştırmacıların yaklaşık yarısının yaptığı çalışmaların Nobel Ödülü ile taçlandırılması bu durumu destekler nitelikte. Her yeni bilim nesli bir önceki nesilden edindiği tecrübe, altyapı üzerine yenilerini ekleyerek bilim çıtasını bir üst seviyeye taşıyabilir. Akademik atalar tarafından edinilen disiplin ve bilim kültürünün sonraki nesillere aktarılması ile zorluklarla mücadele azmi kazanmış yeni nesil 'Alfa Akademisyenler'in yetişmesine büyük katkı sağlanabileceği muhakkak.
HEDEFİ EVEREST’E YERLEŞTİRENLER
Geleceğin saygın bilim insanı, 'Alfa Akademisyen'i olmak için genç yaşlarda hedeflerin belirlenmesi gerekir. Özellikle Yüksek lisans ve doktora aşamasında hedeflerini Everest’in tepesine yerleştiren, hedefleri doğrultusunda yılmadan, yorulmadan ilerleyen araştırmacılar:
• Bilimin Micheal Schumacher’i
• İnnovasyonun Usain Bolt’u
• Teknolojinin Muhammed Ali’si
• Girişimciliğin Lionel Messi’si olabilirler. Yeter ki hedef belirlensin, hayali kurulsun ve o hayalin peşinden koşulsun.
PROF. DR. SEZGİN BAKIRDERE KİMDİR?
1 Haziran 1980’de Elazığ’da doğdu. Fırat Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü’nden 2001’de mezun olduktan sonra analitik kimya anabilim dalında yüksek lisansını 2003’te tamamladı. 2009’da Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde doktora eğitimini tamamlayan Bakırdere, doktora eğitiminin bir kısmını Kanada Ulusal Araştırma Merkezi’nde sürdürdü. 2012’de doçent, 2017’de profesör unvanını aldı. Uluslararası saygın dergilerde basılmış 106 yayına, iki kitaba, ulusal-uluslararası sempozyumlarda sunulmuş 129 bildiriye sahip olan Bakırdere, 2015’de seçildiği Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) asosiye üyeliğinin yanısıra 2018’de dünya genelinde 200 üyesi bulunan Küresel Genç Akademi üyeliğine seçildi. Bakırdere akademik hayatına Yıldız Teknik Üniversitesi’nde devam ediyor.