Güncelleme Tarihi:
Öğrenme zorluğu yaşanan matematik vb. dersler de sanal alemde uygulama laboratuarlarında öğreniliyor. Ayrıca ders kitaplarının dijitalleştirildiği, çanta taşımaktan ziyade bir sanal gerçeklik gözlüğünün taşınarak eğitim ortamlarına dahil olan öğrenci profilinin ortaya çıktığı bir zaman periyodunda bulunuyoruz.
Aslında kısa bir dipnot düşsem, 10 yıl sonra örgün eğitim veren üniversitelere giden öğrenci sayısında yüzde 50 oranında azalma yaşanacak, çünkü bu yüzde 50’lik dilimdeki öğrenciler çalışırken eğitim süreçlerini takip etmek isteyecek ve dolayısıyla gelişmiş akıllı sınıf ortamlarında yer alacak. Hayal gibi gözüken tüm bu sürecin bir öncesi var. Dünyada akıllı sınıf uygulamaları ilk defa Profesör David Franklin ve lisans üstü öğrencileri tarafından akademik anlamda kavramsallaştırılmaya başlandı ve araştırıldı.
Akıllı sınıfların çıkış noktalarına bakıldığında özelliklerini şöyle sıralayabiliriz;
- Mekandan bağımsızlar,
- En ucuz paylaşılabilir durumdalar,
- Öğrenci ve öğretim elemanlarına ortak çalışma imkânı sağlıyorlar,
- Eğitim kurumlarında araştırma geliştirme çalışmalarında hız-zaman maliyet kazanımları bulunuyor,
- Somut öğrenme imkânı sunuyor,
- Öğrenmede interaktif bir platform sağlıyor,
- Öğrenme süreçlerinde performans değerlendirmenin tüm süreçleri sistematize edilmiş durumda.
Akıllı sınıflar, temel öğrenme yeteneklerinin daha önceki öğretim sistemlerinden daha çok önem kazandığı bilişim çağı içerisinde yenilikçi, gelişmiş, esnek ve paylaşımcı bir öğrenme çevresi oluşturmada, teknoloji ile geleneksel öğretim metotlarının yanı sıra insan-bilgisayar etkileşimi ara yüzünü birleştiren yeni bir oluşum. Ayrıca akıllı sınıflar uzak noktaları birbirine yaklaştıran öğrenmenin genişletilmesini sağlayan en iyi konfigürasyonlardır. Akıllı sınıf platformlarında insan bilgisayar etkileşiminin üst düzeyde gerçekleştiği görülüyor.
EN BÜYÜK EKSİKLİK BİRİYLERİN TUTUMLARININ İZLENEMEYİŞİ
Günümüz eğitim sistemlerinde, yaygın olarak geleneksel sınıf ortamları kullanılıyor. Ancak öğrenmede verimliliği arttıracak daha somut öğrenme imkanı sağlayacak teknolojik alt yapılardan kaçınmak neredeyse imkânsız bir hal alıyor. Okullaşma süreçlerindeki öğrenci sayısının artması, yeterli kalifiye eğitmen yetiştirmede yaşanan sıkıntılar eğitim dünyasını geleneksel eğitime paralel eğitim modeli arayışına itti. 17 ve 18’inci yüzyıllarda bu sıkıntıların üstesinden gelmek üzere uzaktan eğitim kavramı alternatif bir yöntem olarak geliştirildi. Tarihsel süreçte öncelikle gazete ve mektup aracılığıyla, daha sonra da 19’uncu yüzyılda radyo, 20’nci yüzyılda televizyon aracılığıyla eğitim uygulamalarına başlanıldı. Bu alternatif eğitim yaklaşımlarında en büyük eksiklik bireylerin tutum ve davranışlarının izlenemeyişi, geri bildirimin yeterince sağlanamayışı oldu. Ulusal eğitim sistemlerinde kullanılan gelenekselleşmiş sınıf ortamları, teknolojinin sürekli gelişim göstermesiyle birlikte değişim yaşadı. Bu değişim öğrenci-öğretmen, aile ve okul yöneticilerinin ihtiyaçları doğrultusunda gelişiyor.
Uzaktan eğitim ile ilgili olarak geliştirilen yaklaşımların birçok avantajının yanı sıra zamanla belirli dezavantajları da ortaya çıkıyor. Eğiticinin teknik destek elemanına ihtiyaç duyması, çalışan öğrencilerin dinlenme veya eğlence zamanlarını alması veya grup birlikteliğinin sağlayabileceği sosyal ortamları doğuramaması sonucunda oluşabilecek yalnızlık, uyumsuzluk ve beceri davranışların gerçekleşmesinde etkili olamama gibi dezavantajların sayısını arttırabiliriz.
Bunlara benzer dezavantajları ortadan kaldırmak ve eğitim ortamından üst seviyede verim sağlamak amacıyla uzaktaki bir konumda bulunan öğrenciler ve öğretmenler arasında yüz yüze eğitimde olduğu şekliyle bire bir eğitim imkanı sunan, aynı anda birden fazla eğitim ortamını birleştirebilen, akıllı sınıflar oluşturulması ihtiyacı ortaya çıktı. Akıllı sınıflara ihtiyaç duyulmasında bir başka önemli faktör de farklı coğrafi bölgelerde bulunan, farklı sınıflarda toplanan ve farklı öğrencilerin eşzamanlı olarak aynı dersi alabilmesi için basit video konferans yöntemlerinin kullanılmasıdır.
EN İDEAL ÇÖZÜM OLDU
Basit video konferans teknikleri standart web kameralar, web sayfaları aracılığı ya da ilkel tele konferans gibi tekniklerle gerçekleştiriliyor. Bu yöntemle öğrenciler, öğretmenlerle görsel ve işitsel bağlantı sağlayabiliyor. Katılımcı sayısı arttıkça, geleneksel eğitim sisteminin içinde varolan ve kişisel ders katılım profilinin öğretmen tarafından gözlenemediği bir yapıyı ortaya çıkarıyor. Bu noktada, gündelik hayat içerisinde ya da yüz yüze eğitimde olduğu gibi en akıcı sistemlerin oluşturulabileceği, geleneksel ve uzaktan eğitimde karşılaşılan sorunları aşmada kullanılacak en ideal çözüm akıllı sınıfların kurulması oldu.
Akıllı sınıflarda her öğrenci kendi kullanımına sunulan bilgisayar ile derse katılıyor. Bu katılım, hazırlanan yazılımlar aracılığıyla eğitmene anlık olarak öğrencinin derse katılımı ile ilgili bilgileri gönderecek ve uzak noktalarda bulunan bu kişiler, eğitmene geleneksel yüz yüze eğitimdeki gibi ayrıntılı ve daha nitelikli geri dönüş sağlayabilecek. Eğitimde sorunları aşmada etkili bir yöntem olan akıllı sınıflar, birçok okulun programını geliştirmeye, öğrencisini bu yönteme motive etmeye, öğretmenini daha da güçlendirmeye yardım etmek için teknoloji sınıflarına yatırım yapmaya zorluyor. Fakat bu farklı çözümlere eğitimciler ve yöneticiler genellikle sınırlı bütçelere sahip oldukları ve satın aldıkları teknolojinin nasıl dışında kalıp kalmayacakları korkusu yüzünden tedirgin yaklaşıyor. Bu durum, eğitimcilerin teknolojinin dışında kalmamalarını sağlamak için kişisel bilgisayarlarla sunum teknolojisini bağlamaları, okulların geleneksel sunum sistemlerinden etkileşimli bir sisteme geçmelerine olanak sağlıyor. Bu durum öğrenci, öğretmen ve teknoloji etkileşimi yönünde görsel, işitsel, bedensel v.b. farklı öğretim stillerini barındıran bir programı oluşturuyor.
Akıllı sınıfların, ülkemiz ve yakın coğrafyalar bağlamında son 10 yıl içerisinde aktif olarak kullanıldığı gözlemleniyor. Ülkemizde akıllı sınıf çalışmaları 2000’li yıllardan sonra Orta Doğu Teknik Üniversitesi öncülüğünde başlatıldı. Ancak ülke geneli düşünüldüğünde akıllı sınıflar, bireysel olarak (eğitim kurumlarının bireysel girişimleri) ele alındığından herhangi bir etki gösteremediği için akıllı sınıfların yaygınlaştırılma politikası temel seviyede bazı üniversiteler ile devam etmiş ve şu an birçok üniversite bu ağ içerisinde yerini almaya başlamış durumda.
DERSLER NASIL İŞLENİYOR?
Akıllı sınıf çalışmalarında donanımsal açıdan diğer önemli bir boyut da sınıf ortamındaki kablo kirliliğinin önüne geçebiliyor. Bu amaçla akıllı sınıf ortamlarının günümüz ihtiyaçları açısından kablosuz ortamları desteklemesi kaçınılmaz oluyor. Akıllı sınıflar mükemmel sınıf yönetim hedeflerine ulaşmada yenilikçi bir uygulama. Bu bağlamda akıllı sınıflar öğrenci dikkatinin sağlanması, öğrenci motivasyonu ve öğrenci özdenetimini üst düzeyde gerçekleştirmek için uygun ortam. Akıllı bir sınıf içerisinde dersler uygun yazılım ve donanım ihtiyaçlarının karşılanması ile doğru orantılı olarak işleniyor. Bu anlamda tüm yeterlilikleri sağlamış bir akıllı sınıfta öğretmen elektronik bir tahta kullanıyor. Bu elektronik tahtaya yazdığı tüm notlar öğrencilerin bilgisayarlarına yansıyor ve öğrenciler bu notları kelime işlemci paket programlarıyla bilgisayarlarına ya da beraberlerinde taşıdıkları flash disk’lerine kaydediyor. Öğrenciler, bu disklere metin içerikli bilgilerin yanı sıra sesli ve görsel film karelerini de kaydederek okul dışında herhangi bir yerde konu tekrarı yapabiliyor.
Öğretmen tahtaya yazdığı notları öğrencilerin bilgisayarlarına dağıtırken onların ders esnasındaki uygulamalarını da kendi bilgisayarına dahil ediyor ve uygulamaları öğrenciler arasında etkileşime müsaade ettiği andan itibaren öğrenciler arasındaki işbirlikli öğrenme yada proje tabanlı öğrenme sürecinde bilgi etkileşimini de sağlamış oluyor. Bu şekilde bir öğretim içerisinde öğrenci-öğretmen arasında ne kadar üst düzeyde teknoloji kullanılırsa kullanılsın yine de yüz yüze eğitimle sınıf ortamının desteklenmiş olması gerekiyor. Böylesi sınıf uygulamalarına eğiticili akıllı sınıflar deniliyor.
Bir başka sınıf uygulaması da akıllı sınıflara internet üzerinden katılım gösteren uygulamalar. Bunun örneğini ülkemizde yaklaşık 10 yıl önce Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ve Süleyman Demirel Üniversitesi arasında görüyoruz. Bu iki üniversite arasında yapılan protokol gereği ODTÜ’de eğiticili bir akıllı sınıf uygulamasına aynı dersi alan Süleyman Demirel Üniversitesi öğrencilerinin internet üzerinden video konferans aracılığıyla eş zamanlı olarak yardımcı bir eleman aracılığıyla ODTÜ tarafında sunulan derse katılım gösterdiği biliniyor. Bu uygulama türünde uzaktaki bir eğiticiye erişim sağlıyor. Bu şekilde gerçekleşen uzaktan eğitim çatısı altındaki akıllı sınıf uygulamalarının en büyük avantajı, bu tip eğitim uygulamasında eğitici ve öğrenciye ait beden diline ilişkin tüm unsurların göz önünde olması, eğiticinin geri bildirim sağlanması sırasında öğrencinin sınıf içerisinde görmek istediği hareketlerini takip edebilmesi.
ETKİLİ BİR SINIF YÖNETİMİ DE SAĞLANIYOR
Ayrıca akıllı sınıflarda akıllı ders uygulamaları ve akıllı değerlendirme sistemleri de yaygın olarak kullanılıyor ve her öğrenci bireysel olarak değerlendirme süreci içerisinde dijital portfolyolar oluşturuluyor. Bu durumda iyi tasarlanmış bir akıllı sınıf ortamında eğiticinin farklı noktalardaki öğrencilere ait görüntüleri yansıtacağı perdeler de önem kazanıyor. Böylelikle etkili bir sınıf yönetimi de sağlanmış olabiliyor.
Ayrıca Kanada’daki McGill Üniversitesi’nde akıllı sınıfta elektronik tahtaya yazılan dijital notlar senkronize bir şekilde, dersi verenin sesli ve görsel kayıtlarıyla birlikte kameralar üzerinden internet ortamında online olarak sunulabiliyor. McGill Üniversitesi’nde akıllı sınıfların tasarımı ve gelişimi bu üniversitede 1999 yılı güz döneminde başlamış ve bu uygulama büyük bir hayranlık ortaya çıkardı .Geleneksel eğitim ortamını destekleyen bu uygulamada öğrenme verimliliğinde önemli ilerlemeler sağlandı.
SADECE OKUL ÇATISI ALTINDA VERİLEN EĞİTİM YETERLİ DEĞİL
Böyle bir ortamda eğitim kurumlarının önümüzdeki beş yılın akıllı sınıf teknolojilerine yatırım planlamalarını yapması gerekiyor. Sadece okul çatısı altında verilen eğitim günümüzde yeterli olmuyor. Rekabetin hızla arttığı, teknolojinin baş döndürücü bir şekilde ilerlediği bir dönemde okullarda akıllı sınıf donanım-içerik-nitelikli öğretmen ihtiyacı kaçınılmaz olacak. Aileler akıllı sınıf teknolojisinin kullanıldığı okullarda, ailelere sunulan çocuklarının performans raporlamalarını efektif bir şekilde kullanmalı ve bu teknolojilerini kısmende çocukları ile beraber kullanabilir olmalı. Devlet politikası olarak önceliğimiz içerik geliştirme noktasında kurumları sanal gerçeklik ya da arttırılmış gerçeklik çalışmalarına yönlendirmek olmalıdır ki bu yaklaşım ülkede yeni bir ekonomi alanı oluşturarak, tüm dünyaya içerik satan lider ülke etiketini taşımamıza yardımcı olsun.