Akademisyenin bilim misyoneri olması lazım

Güncelleme Tarihi:

Akademisyenin bilim misyoneri olması lazım
Oluşturulma Tarihi: Nisan 24, 2020 12:31

MEF Üniversitesitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Erkut, gençlerin yetkinliklerinin geliştirilmesi ve geleceğe hazırlanması konusunda en fazla çaba gösteren akademisyenlerden biri.

Haberin Devamı

Uzun yıllar yurtdışında yaşadıktan sonra Türkiye’ye döndüğünde farklı ortamlarda gençlerle bir araya geliyor. “Bir disipline hapsolmayın, her şeyi üniversiteden beklemeyin” diyerek gençlere kendilerini geliştirmelerini öneren Prof. Dr. Erkut, anne babalara da “Çocuklara akıl vermek yerine sorular sorarak onların kendi yollarını bulmalarını destekleyin” diyor. “Akademisyenin bilim misyoneri olması gerek. Akademik kariyer için en önemli özellikler yılmazlık ve azimdir” diyen MEF Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Erkut ile eğitimi konuştuk:

- Nasıl bir ailede doğdunuz?
Fatih Kıztaşı’nda orta halli bir evde doğmuşum.Annemle babam o zamanki yüksek ticaret mezunu (şimdi Marmara Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi). Develi doğumlu olan babam ticaret ile uğraşan babasının yanında çalışmaya başlamış. Babaannem ile aynı evde yaşıyorduk. Ailemizi özetle eğitimli muhafazakar bir aile olarak tanımlayabilirim.

Haberin Devamı

- Akademisyenliği tercih etmenizde en önemli etken ne oldu?
Üç önemli etkenden söz edilebilir. Birincisi hem lisede hem de üniversitede benden daha az disiplinli olan arkadaşlarıma sıkça ders anlatmam ve onların bu işi iyi yaptığımı düşünmeleri. İkincisi üniversite sırasında özellikle yöneylem araştırmasını öğrenmeye başladığımda konuyu çok ilginç bulmam ve daha fazla öğrenmek istemem. Üçüncüsü ise bir fabrikaya girip endüstri mühendisliği yapmayı çekici bulmamam. Özellikle lisede iken arkadaşım Nuri Kamil Otay ile yaşadığım bir yaratıcı kopya deneyimi (son sınavda kağıtlara birbirimizin adını yazmıştık), bana sınav stresini ortadan kaldırdığımızda çok iyi kimya öğretebildiğimi göstermesi açısından (kendisine hep 4 alabilen Nuri bana 10 almıştı) akademisyenliğe yönelmemde önemli bir rol oynamıştı.

- Çocukluk hayalinizde meslek neydi?
Hayalimde bir meslek yoktu. Lisede psikoloji ve tasarıma ilgi duymuştum. Popüler bir psikoloji dergisinde okuduğum makaleler ilgimi çekmişti ve geometrik şekiller ile bazı süsleme denemeleri yapmıştım. Fakat bunlar hobi düzeyindeydi. Hayalimdeki meslekler değillerdi. Üniversite tercihi konusunu babama danıştığımda çok iyi bir lisede (İstanbul Erkek Lisesi) okuduğumu ve çok iyi bir puan alacağımı düşündüğünden, bana tıp veya mühendislik önerdi. Yazın bisikletten düşüp ayağım kanadığında bayıldığımı ve arkadaşlar tarafından eve taşındığımı hatırlayıp doktor olamayacağıma karar verdim. Matematik ve fen derslerim iyi olduğundan mühendislikte başarılı olacağımı düşündüm, fakat üniversitenin üçüncü yılına geldiğimde tercihim akademisyen olmaya doğru döndü.

Haberin Devamı

- Rol modeliniz var mı?
Bir rol modelim olmadı, fakat çok kişiden etkilendim. İlkokuldan başlayarak birçok öğretmenimden, yazardan, liderden, girişimciden, iş arkadaşımdan ve öğrencilerimden çok şey öğrendim. Yol gösterenlerim, mentörlerim, akıl danıştığım kişiler oldu, fakat “rol modelim” diyebileceğim tek kişi kendimin en deneyimli, olgun, dingin, akil ve “ermiş” versiyonu oldu. Bu versiyona hiç ulaşamayabilirim, ama ancak bu rol modeli ile kendi hikayemi yazabileceğimi düşünüyorum.

- Bugüne kadar kimlerden etkilendiniz?
Lise döneminde etkilendiğim kişiler arasında düşünür Michel de Montaigne, yazar Bertolt Brecht ve bilim insanı Konrad Lorenz vardı. Çok yönlü bilim insanı olan antik Yunan devlerini (Sokrat, Eflatun, Arşimet gibi) her zaman çok etkileyici buldum. Çağımıza daha yakın bilim insanlarından ise bir papaz olmasına ve yaklaşımı üniversite tarafından reddedilmesine rağmen kendi kurguladığı deneyler ile genetik bilimini kuran Mendel ile kanımca tarihin en önemli mühendisi ve buluşçusu olan Nicolas Tesla’yı sayabilirim. Günümüzün Jobs, Gates, Bezos ve Musk gibi dünyayı daha iyi bir yer yapan girişimcilerini de çok etkileyici buluyorum.

Haberin Devamı

- Çok yoğun bir temponuz var, nasıl rahatlarsınız?
Yaptığım işi sevdiğimden, açıkçası bana tempom çok yoğun gelmiyor. Ama zamanımın önemli bir kısmını iş dışında uğraşılar ile geçiriyorum. İş dışında en çok zaman harcadığım şeyler dizi izlemek, müzik dinlemek ve oyun oynamak. Yemek yapmak, bahçe ile uğraşmak, blog yazısı yazmak gibi yaratıcı aktiviteleri de çok rahatlatıcı buluyorum. Yüksek tempoda gidebilmenin bir sırrı da oldukça sık seyahatler veya kısa süreli (mesela hafta sonu) geziler ile yıpratıcı ortamlardan çıkıp kendini yenilemek.

Akademisyenin bilim misyoneri olması lazım

BAŞARININ EN ÖNEMLİ NOKTASI ÇALIŞMAK
Klişe olabilir ama ben başarıda çok çalışmak dışında bir yol bilmiyorum. Tabii akıllı, etkin, planlı ve bir hedef doğrultusunda çalışmayı kastediyorum. Sıradan gelebilir ama başarı için ruh ve beden sağlığı çok önemli. Kurumsal çalışanlar ve özellikle girişimciler sağlığa çok önem vermeli. Bireyin kendini iyi tanıması, zayıf ve güçlü yönlerinin farkında olması gerekir. Günümüzde bireysel başarı artık pek mümkün olmadığından başarı için takım çalışması becerileri, duygusal zeka, empati kurma becerisi ve aktif dinleme becerileri öne çıkıyor. Yaratıcılık, inisiyatif alma ve tutku çok değerli. 21’inci yüzyıl yetkinliklerini üç ana başlık altında toplamak mümkün: Öğrenme ve inovasyon yetkinlikleri, okuryazarlık, yaşam ve kariyer yetkinlikleri. Günümüzün gitgide karmaşıklaşan yaşam ve iş ortamlarına hazırlıklı olabilmek için öğrenme ve inovasyon yetkinlikleri geliştirilmeli. Yaratıcılık ve inovasyon, eleştirel düşünme ve problem çözme, iletişim ve işbirliği. İş dünyasında bilgi, medya ve teknoloji yetkinliklerinin de önemi iyice arttı. Günümüzde teknoloji ve medya tarafından yönlendirilen bir ortamda yaşıyoruz. Bu ortamın özellikleri bilginin bolluğu, teknoloji ürünlerinde hızlı değişim ve işbirliği sayesinde şimdiye kadar görülmemiş boyutlarda bireysel katkılarda bulunabilme potansiyelidir.

Haberin Devamı

Etkin yurttaş ve çalışanlar şu yetkinliklere sahip olmalı:
Bilgi, medya ve bilişim iletişim teknolojileri okuryazarlığı. Tüm bunlara daha genel yaşam ve kariyer yetkinliklerini de eklemeli. Günümüzün yaşam ve iş ortamları içerik bilgisi ve düşünme yeteneğinden çok daha fazlasını gerektiriyor. Küresel rekabetin hakim olduğu bilişim çağının karmaşık yaşam ve çalışma ortamlarında başarılı olabilmek için öğrencilerin esneklik ve uyum sağlayabilirlik, inisyatif alma ve özyönlendirme, sosyal ve kültürlerarası yetkinlikler, üretkenlik ve hesap verebilirlik, liderlik ve sorumluluk yönlerini geliştirmesi şart.

Çağımızın başdöndürücü değişim hızında başarı için en önemli şey beceri adaptasyonu yani değişen şartlara uyum becerisidir. Mehmet Zorlu Vakfı ve MEF Üniversitesi desteğiyle ücretsiz verdiğim ve herkese açık olan “YetGen” (Yetkin Gençler) eğitimin amacı lise ve üniversite öğrencilerinde 21’inci yüzyıl yetkinlikleri konusunda farkındalık yaratmak ve bu yetkinlikleri geliştirmeye başlamaktır. Detaylar yetgen.mef. edu.tr ve mzv.org.tr adresinden öğrenilebilir.

Haberin Devamı

AKADEMİSYENLİK DÜNYANIN EN KEYİFLİ İŞİ
Akademik kariyer düşünenlere ilk tavsiyem gerçekten bu yolu isteyip istemediklerini birkaç defa düşünmeleri olur. Bence akademisyenlik dünyanın en keyifli işi, ama herkese göre değil. Akademik kariyer peşinde olan birisinde belirli bir konuya derin bir merak olması gerek ve bu merak  doğrultusunda her şeyi bir yana itip sonugörünmeyen bir yolculuğa çıkma cesareti ve kararlılığı gerek. Akademisyenin bilim misyoneri olması gerek. Akademik kariyer için en önemli özelliklerin yılmazlık ve azim olduğunu düşünüyorum. Akademisyenin başkalarının hiç önem vermeyebileceği bir konu için saatlerce, günlerce düşünmekten, araştırma yapmaktan, yazıp çizmekten keyif alabilmesi gerek. Başkaları için değil kendi merakını tatmin için çabalaması gerek. Araştırma aslında yalnız çıkılan bir hakikati keşif yolculuğu insanın içine doğru bir yolculuk. Sonunda ne kadar az bildiğinizi ve aslında bir hiç olduğunuzu görüyorsunuz.

ÜNİVERSİTELİLER TEK BİR DİSİPLİNE HAPSOLMAYIN
Üniversiteye yeni başlayacak öğrenciler herşeyi üniversiteden beklememeli. Fakat üniversiteden azami yararlanmaya çalışmalı. Girdikleri programın standart müfredatı ile yetinmeyip kendi ilgi ve ihtiyaçları doğrultusunda bir müfredat oluşturmalı. Tek bir disipline hapsolmayıp farklı alanların temel paradigmalarını öğrenmeli, içerik ile yetinmeyip beceri ve yetkinliklerini ve özellikle de ders dışı etkiniklerle geliştirmeliler. Mutlaka İngilizce ve bir kodlama dili öğrenmeliler. Anlamlı bir yurtdışı deneyimi kurgulamalı ve her fırsatta çalışmalılar. Yetkinliklerin yanında duygusal/sosyal zeka ve takım çalışması becerilerini geliştirebilmek için öğrenci kulüplerinden ve takımlarından yararlanmalı, genel kuture önem verip hobilerini beslemeleri, bol bol kitap okuyup etkinliklere katılmaları, aktif olarak tutkularını keşfetmeye çalışmalarını öneririm. Yaşamlarının bir döneminde girişimci olma ihtimalleri yüksek olduğundan, üniversite yıllarında girişimciliğe kafa yorup girişimci gibi düşünmeye, fırsatları kollamalı, inisiyatif ve risk almaya başlamalılar. Üniversite ve bölümleri ne olursa olsun, önemli olan bilgi, beceri ve donanım heybelerini istedikleri şekilde doldurarak mutlu ve başarılı bir yaşama hazırlanmalarıdır.

ANNE BABALAR ÇOCUĞUNUZ ÜZERİNDEN KENDİ HAYALİNİZİ GERÇEKLEŞTİRMEYİN
Anne veya baba öğrenci üzerinden kendi hayallerini gerçekleştirmeye çalışmamalı. Çocuklarını tanımak, onun hayallerini ve kaygılarını anlamak için zaman ayırmalılar. Çocuklara akıl vermek yerine sorular sorarak onların kendi yollarını bulmalarının desteklenmeleri çok kıymetli. Çocuğun risk almasına ve hata yapmasına izin vermeli. Tiyatro, sanat galerisi, müze, bilim yarışması gibi entelektüel gelişimi destekleyen aktiviteler planlayıp çocuğu küçük yaştan itibaren bu aktivitelere dahil etmek tüm ailenin ortak zihinsel gelişimi için çok değerli. Ailece okunan kitaplar sonrasında tartışmalar da birlikte büyümeyi destekler. Aile içinde dürüstlük çok önemli. Her küçük için ailenin büyükleri birer rol modelidir. Büyükler günlük yaşamları sırasında bu önemli noktayı hiç gözardı etmemeliler. Örneğin büyükler hata yaptıkları zaman küçüklerden özür dilemeyi bilmeliler. Evde kullanılan dil çok önemli. Saygısız ve şiddet içeren bir dil çocukta olumsuz izler bırakır. Evdeki ortamın çocuk için hem ilham verici ve destekleyici olması, hem de yetkinliklerini geliştirmesine olanak sağlaması yani çok sayıda deneyim fırsatı sunması önemli. Çocuğa evdeki yetki ve sorumlulukları net olarak tanımlanmalı, küçüklükten beri ev içinde belirli bir yaştan sonra da ev dışında çalışması teşvik edilmeli. Üniversiteye gelen birçok öğrenci ne yatağını yapmasını veya menemen hazırlamayı biliyor ne de evinin dışında çalışmış. Bu öğrenciyi üniversite yaşama hazırlayamaz; yaşama hazırlık okulda değil evde başlar.

KİMDİR?
Prof.Dr. Erhan Erkut, 1980’de Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden mezun olduktan sonra doktorasını 1986’da Florida Üniversitesi’nden aldı. 1985-2005 yıllarında Alberta Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde ders verdi. Bu dönemde “INFORMS Teaching of Management Science Practice Award” ile “3M Teaching Fellowship” başta olmak üzere dokuz eğitim ödülü ile Canadian Operational Research Society tarafından verilmiş beş başarı ödülü aldı ve 50’den fazla hakemli dergi makalesi yayınladı. Eğitim ve araştırmanın yanında birçok endüstriyel projeyi de yönetti. Centre for Excellence in Operations adlı bir uygulamalı araştırma merkezi kurdu ve INFORMS Transactions in Education dergisinin kurucu editörlüğünü yaptı. 2005’de Türkiye’ye dönerek 2005-2007 arasında Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanlığı, 2008-2013 arasında Özyeğin Üniversitesi Rektörlüğü yaptı. 2014′den bu yana MEF Üniversitesi’nde Rektör Yardımcılığı yapıyor. Son yıllarda girişimcilik ve yetkinlik gelişimi konularında aktif olarak çalışıyor. Mehmet Zorlu Vakfı desteği ile hayata geçirdiği 21. Yüzyıl Yetkinlikleri Eğitim programı kapsamında verdiği YetGen eğitimleri ile 4 yıldır yüzlerce lise ve üniversite öğrencisinin profesyonel gelişimine destek oluyor. “Üniversite Seçerken” ve “İşte Ceylanlar” kitapları yazdı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!