Güncelleme Tarihi:
Akademik yolda ilerledikçe farklı süreçleri aşama aşama geçmek, geçerken de o süreçlerin gerekliliklerini yerine getirmek zorunluluğunda kalır bilim insanları. Tıpkı mevsimler gibi... Her mevsim kendisine özgü güzellikleri ve bu güzellikleri özümsemek için birçok kural barındırır yapısında. Mevsim ilerledikçe hep bir sonrakini müjdeler ve ona zemin hazırlar. O mevsimi yaşarken bir taraftan gelecek mevsimin bilinci ile bir sonrakine hazırlık yapmaya başlar insan.
Akademik hayatının da mevsimleri vardır, yapısında farklı dinamikleri içeren mevsimler…
İLKBAHAR
‘Yüksek Lisans-Doktora’ dönemi akademinin ilkbahar mevsimidir. Bu dönem genç akademisyenlerin filizlenme aşamasıdır. Akademik hayata ilk adım atıldığı, geleceğin bilim ağaçlarının tohumlarının ekildiği bu dönem ülkemizin geleceğini şekillendirecek bilim insanlarının sağlam temeller üzerinde yükselmesine zemin oluşturması bakımından son derece önemlidir. Bu süreçte genç bilim insanlarına yapılacak her destek onlar için can suyu niteliğinde olur. Geleceğin bilim çınarlarının yeşerdiği, akademik hayatın alfabesinin öğrenildiği, akademik normların yavaş yavaş sindirildiği bu dönem tüm akademisyenler için akademik hayatın unutulmaz anılarının biriktirildiği bir süreç olur. Tıpkı ilkbahar gibi… Genç akademisyenler bilimin uçsuz bucaksız deryasında yeni ufukları görmek için heyecanla koşturmakta, yeni arayışlara yelken açmaktadırlar. Her yelken açış beraberinde yeni arayışları ve yeni çalışma konularını getirir.
YAZ
‘Dr. Öğretim Üyesi-Doç. Dr.’ süreci akademinin yaz mevsimidir. İlkbaharda filizlenen bilim heyecanı artık derinlere doğru kök salmakta ve yeni filizlerin yeşermesi için zemin oluşturulmaktadır bu dönemde. Yüksek lisans ve doktora sürecinde filizlenen tohumlar büyümüş bu süreçte ilk meyvelerini vermeye başlamıştır. İlkbahar mevsiminde alınan bilimsel altyapı artık alanında uzmanlaşan bir ağaç haline dönüşmektedir bu süreçte. Özellikle Dr. Öğretim Üyesi süreci akademisyenlerin kendi ayakları üstünde kalmaya başladığı, akademik dünyaya merhaba denilen kendini ispat dönemdir. Hem doçentlik süreci için hazırlık hem de küçük te olsa kendi araştırma ekibinin kurgulanması, gelecek hedeflerinin planlanması ile geçer bu dönem. Bazı akademisyenler için bu yaz mevsimi kısa bazıları için ise gerekenden uzun geçer. Yoğun ve koşturma ile geçen Dr. Öğretim Üyesi süreci yerini doçentlik unvanına bırakır. Doçentlik döneminde akademisyenler uzmanlık alanlarında derinlemesine çalışmalar yapmak için hep gayret içerisinde olurlar. Akademik ailenin genişlediği bu dönemde hayaller sıklıkla projelere dökülmeye başlar. Ses getiren, literatürde var olan boşluğu doldurmaya yönelik projeler farklı kurumlara sunulmaya başlar. Akademisyenlerin hayallerinin gerçeğe dönüştürüleceği, tohumların emek ile yeşereceği topraklar olan laboratuvarların şekillendirilmesi için ulusal-uluslararası farklı fonlayıcılara bu süreçte yoğun bir şekilde başvuruda bulunulur. Kurulan laboratuvarlarda-araştırma ekosistemlerinde yeni bilim tohumları da yoğun bir şekilde bu dönemde ekilmeye başlar. Alınan her lisansüstü öğrenciyle yeni bir bilimsel maceraya yelken açılır. Yeni ufuklara ulaşmak için atılan her adımda öğrenilenlerle bir sonraki bilimsel maceradaki işler kolaylaşmış olur. Bu dönem yapılacakların çok her işe ayırılacak vaktin az olduğu dönemdir. Hep bir koşturma ve zihindeki işlerin bitirilmesi için gayret sarf etmek ile geçer bu akademik mevsim.
SONBAHAR
‘Prof. Dr.’ unvanına ulaşan akademisyenler akademik hayatlarının sonbaharına merhaba demiş olurlar. Fikrin çok siyah saçların yavaş yavaş yok olduğu bu dönemde birçok akademisyen için üretkenlik zirveye ulaşır. Tohumlardan filizlenen ağaç artık dallarında farklı kuşları barındıran bir çınara dönüşmüştür. Her renkte çiçek veren, meyveleri ile toplumu besleyen koca bir çınar… Bu süreçte akademisyenler bulunduğu üniversitenin imkânları ve altyapısı ölçüsünde akademik ailesini hayallerinde yer alan projeleri canlandırmak için şekillendirir. Araştırma ekibinde birçok projenin aynı anda yürüyebileceği bu süreçte insanlığın-toplumun ihtiyaçları göz önünde bulundurularak çalışma konularından bazıları şekillenir. Bazı akademisyen için yeni çalışma konularına yönelim az olsa da yaz mevsiminin etkisini üzerinde atmamış birçok akademisyen hayallerinde yer alan yeni başlangıçlar için hep koşturma içerisinde olurlar.
KIŞ
Emeklilik dönemi akademisyenler için kış mevsimidir. Vücut yaşlanmış, kaslar yorgun olsa da fikirler halen beyinde koşturmaktadır. Bazı bilim insanları emeklilik döneminde de araştırmalarına yavaş bir tempo ile devam etse de birçok akademisyen için geçmişe özlem ile geçer bu dönem. Akademik çocukların torunların yaptığı bilimsel çalışmalar gurur ile takip edilir emeklilik sürecinde. Akademik ilkbahar, yaz ve sonbahar mevsiminde yapılanlardan ziyade hayata geçirilemeyenlere yönelik keşkeler ile geçer bu akademik mevsim. Bazı akademisyenler akademik kış ayında diğer üç mevsimlerde edindiği tecrübeleri kitaplara aktarmaya başlar. Genç akademisyenlere yol haritası olabilecek bilimsel eserleri/derleme çalışmalarını bu süreçte kaleme alırlar.
Her bir akademik mevsim yapısında farklı güzellikleri barındırır. Yeter ki akademisyenler olarak bu güzelliklerin farkında olup tadını çıkartabilelim.
PROF. DR. SEZGİN BAKIRDERE KİMDİR?
1 Haziran 1980’de Elazığ’da doğdu. Fırat Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü’nden 2001 yılında bölüm-fakülte birinciliği ve üniversite ikinciliği dereceleriyle mezun olduktan sonra Analitik Kimya Anabilim Dalında Yüksek Lisansını 2003 yılında tamamladı. 2009 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde Doktora Eğitimini başarı ile tamamlayan Dr. Bakırdere doktora eğitiminin bir kısmını Kanada Ulusal Araştırma Merkezi’nde sürdürdü. 2012 yılında Doçent, 2017 yılında profesör unvanını alan Dr. Bakırdere çeşitli kurum kuruşlarca desteklenmiş biri TÜSEB, 30’u TÜBİTAK projesi olmak üzere toplam 50 bilimsel araştırma projesinde yürütücü, araştırmacı ve danışman olarak görev aldı.
Uluslararası saygın dergilerde yayınlanmış 322 makaleye, uluslararası saygın yayınevlerince basılan 2 kitaba, ulusal uluslararası sempozyumlarda sunulmuş 183 bildiriye ve 2022 yılına ait ulusal bir patente sahiptir. Dr. Bakırdere’nin güncel H-indexi 35 (Google Scholar) olup toplam bilimsel yayınlarının aldığı toplam alıntılama sayısı 4879’dur. Yaptığı çalışmalar ile 2019 Yılı ODTÜ Prof. Dr. Mustafa N.PARLAR Eğitim ve Araştırma Vakfı Araştırma Teşvik ödülü, 6 adet TÜBİTAK 2242- Üniversite Öğrencileri Araştırma Proje Yarışması’nda akademik danışman olarak Türkiye ve bölge geneli birincilik ikincilik olmak üzere toplam 16 ödül kazandı. Dr. Bakırdere 2015 yılında seçildiği Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) asosiye üyeliğinin yanında dünya genelinde 200 üyesi bulunan Küresel Genç Akademi üyeliğine 2018 yılında seçilmiş olup bu görevlerine hala devam etmekte. Akademik hayatına Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü’nde devam eden Dr. Bakırdere 2022 yılında İngiliz Kraliyet Akademisi Kimya Topluluğu’na 'Fellow' üye olarak seçilmiş olup Türkiye Kimya Derneği Yönetim Kurulu üyeliği ve Genel Sekreterlik görevlerini sürdürmekte.