Güncelleme Tarihi:
Üniversiteye geçiş, genç bireyler için önem taşır, zira biçimde uyum sağlamanın geleceklerini etkileyeceğini düşünürler. Gencin zihninde pek çok soru olabilir. Acaba doğru seçimi mi yaptı? Doğru seçimi yapıp yapmadığını nasıl anlayabilir? Aldığı dersleri değiştirmeli mi? Okuduğu bölüm gerçekten istediği meslekle mi ilgili?
Gençlerin bu noktada seçimlerini uzun döneme yaymaları, zaman içerisinde bunlara karar verebileceklerini düşünmeleri daha sağlıklı kararlar almalarına yardımcı olacaktır. Üstelik, üniversitede, öğretim üyeleri, danışmanlar ve akranları kararlarını almaları yönünde onları destekleyecektir.
Elbette bazı öğrenciler, ailelerini, arkadaşlarını, evlerini, memleketlerini, eski rutin ve alışkanlıklarını özleyecek. Gençler, bağımsız hareket etme düzeylerinde farklı davranacaktır. Bazıları anne-babalarından açıkça destek isteyecek, diğerleri ise önemli olabilecek detayları aktarmayacaktır. Anne-babalar, çok fazla sorgulamaya girmeden, neler olduğunu sormalı. Öte yandan, okul ortamı gencin beklediği gibi olmayabilir. Bu da oldukça doğal.
AKADEMİK YAŞAM BAŞLANGIÇTA ZOR GELEBİLİR
Başlangıçta akademik yaşam zor gelebilir. Düşük notlar alan genç şaşırabilir, zira üniversiteye girmek, üniversitede okumaktan daha kolay. Lise ise üniversiteye kıyasla çok daha kolay. Üniversitede, öğrenciler her öğretim üyesinin o derste ne istediğini anlamalı ve beklentiye göre hazırlanmalı. Bu da belirli düzeyde bilişsel esneklik, çalışma ve çaba gerektirir. Dolayısıyla, ilk yıl öğrenciler için akademik açıdan pek çok yeniliği beraberinde getirir.
Öğrencinin kendi programını takip etmesi ve iyi çalışma alışkanlıkları geliştirmesi gerekecek. Öğrenciye ‘Ders çalış, okula git, gece iyi uyu’ diyecek kimse olmayacak. Öğrencinin, kendisi için en iyi yöntemi bulması gerekecek. Bu noktada zaman yönetimi çok önemli bir beceri. Bunu, öğrencinin öğrenmesi gerekir ki bu noktada üniversitedeki rehberlik ve danışmanlık biriminden destek alması mümkün.
Derslerde öğrenci sayıları farklılık gösterecektir. Bazı derslerde sayı azken, diğer dersler oldukça kalabalık olabilir. Bazı öğretim üyelerinin dersleri diğerlerininki kadar heyecan verici veya zorlayıcı olmayabilir. Öğretim üyelerinin ders verme tarzları farklılık gösterebilir. Bazıları, öğrencilerin daha fazla konuşmasını bekler, bu durumda sessiz öğrenciler zorlanabilir.
DANIŞMAN DEĞİŞTİRMEK MÜMKÜN
Öte yandan, bazı öğrenciler de yazma ve okuma gerektiren ödevlerde zorlanabilir. Lisede kendilerinden beklenenin bir hayli üzerinde olacak okuma yazma görevi, başlangıçta öğrencilere zor gelebilir. Bazı öğrenciler öğrenim gördükleri dilde zorlanabilir. Bu noktada, okulun ilgili birimlerinden destek almalılar. Bazı okumalar ise oldukça karmaşık ve zorlayıcı olabilir. Yapılması gereken çalışmalar, öğrencinin beklediğinden daha uzun sürebilir, bu da öğrencinin performans kaygısı geliştirmesine neden olabilir. Üniversitede, öğrencinin destek alabileceği en önemli kişi danışmanıdır. Ancak bazen, danışman ile öğrenci anlaşamayabilir. Danışman değiştirmek mümkün…
ÜNİVERSİTE YAŞAMININ PEK ÇOK ÇETREFİLLİ YANI OLABİLİR
Üniversitede eğitim almanın pek çok çetrefilli yanı olabilir. Hangi derslerin alınacak olduğu, kimlerle arkadaşlık edilebileceği, nerelere gidileceği gibi... Gencin enerjisinin büyük bölümü tüm bunları keşfetmeye çalışmakla geçer. Zaman zaman öğrencinin kafasının karışması ve zorlanması da doğal. Hiçbir yemek ev yemeğine benzemez. Alışılan yeme içme düzeni değişecektir. İlk yıl abur cuburla beslenen öğrencilerin kilo aldıkları sıklıkla görülür. Öğrencilerin giyim tarzı da lisedekinden farklı oluyor. Neticede üniversitede nasıl giyileceğine dair yazılı kurallar yok. Gençler kimliklerinin bir parçası olarak giyim kuşam tarzlarında değişikliklere gidebilirler.
Seçimler, üniversite yaşamının önemli bir parçasını oluşturur. Ancak bazen çok fazla seçenek olması sebebiyle öğrenciler zorlanabilir, bitirmesi gereken görev ve projeleri tamamlayamayabilir. Üniversitede çok sayıda kulüp, aktivite, ders ve faaliyet olacak. Hangi birisine gideceğine karar vermek de genç birey için zor olabilir.
Eğer öğrenci çok sayıda aktiviteye katılır ve dağılırsa, başarısı düşebilir. Diğer yandan ise belirli düzeyde aktiviteye katılmak, öğrencinin zamanını daha iyi değerlendirmesine ve başarısını arttırmasına da yardımcı olur. Bazen öğrenciler, çok fazla aktiviteye katılmak için uykusuz kalır ve hastalanır. Bu noktada denge temel unsur.
YENİ KİMLİK OLUŞTURMAK İÇİN BİR FIRSAT
Eski arkadaşlarını geride bırakmak oldukça zor. Ancak tatillerde veya telefon ve benzeri yollarla görüşebilmek yetmeyebilir. Hatta herkes kendi yoluna da gidebilir. Bu durum bazı gençleri şaşırtıp üzebilir… Ancak gençler üniversitede çok sayıda farklı kişiyle tanışacak. Kültürel, dini, değer yargıları ve yaşam stili farklılıkları olabilir. Yeni insanlarla tanışmak, onlarla arkadaş olmak başlangıçta zorlayıcı gelebilir. Öte yandan, yeni bir kimlik oluşturabilmek için de bir fırsat oluşur. Kabul ve ret edilmeye dair pek çok duygu olacaktır. Yeni fikirler ve yeni insanlarla başa çıkmaya çalışmak enerji gerektirir.
Öte yandan, yurtta veya evde kalan arkadaşların da farklı yaşam tarzları ve olayları ele alış biçimleri olabilir. Örneğin; bir genç çok toplu iken, diğeri dağınık veya sessiz, gürültücü, güvenilir ya da tersi olabilir. Her türlü, yeni bir kişi ya da kişilerle bir arada yaşamaya çalışmak zorlayıcı olabilir. Bu durumda gencin oda arkadaşıyla konuşmasına teşvik etmek, veya gerekirse yurt sorumlularından destek almasını istemesini teşvik etmek gerekir.
Bazı öğrencilerin psikolojik ve akademik desteğe ihtiyacı olabilir. Bu nedenle başka bir öğrenciden tüm bu desteği sağlamaya çalışabilir. Bu da bireyin hem zamanı hem de enerjisini bir tek kişiye odaklamasına neden olabilir. Gencin, ‘Bu durum beni aşar’ diyeceği noktayı bilmesi ve arkadaşını gerekli birimlerden destek alması için yönlendirmesi gerekebilir.
ŞEHİR DIŞINDA OKUYANLARIN DİKKAT ETMESİ GEREKENLER
Öğrencinin bulunduğu il dışında, ailesinden uzakta okuması da farklı durumlar ortaya çıkarır. Aileden uzakta yaşamak, gencin ayakları üzerinde durabilmesini sağlar. Üniversiteye geçiş, gerçek hayatın bir provasının yapılmasını sağlar. Üstelik, iş hayatında yaşanacak zorlukların hafifletilmiş bir biçimini uygulamalı olarak gösterir öğrenciye.
Bazı öğrenciler sık sık evi ararken, diğerleri nadiren arayacaktır. Gencin ailesiyle ne kadar sıklıkla konuşmak istediğini de göz önünde bulundurarak anlaşmaya varmak gerekir. Aile bireylerinin öğrenciden beklentilerini aktarması yararlı olabilir. Ayrıca arama saatleri ve öğrencinin uyku saatlerinin de ailesi tarafından biliniyor olması yararlı olacaktır.
Aileler de gencin evden ayrılmasıyla kayıp hissi yaşayabilir. Ev eskisine göre daha sessiz olabilir. Bazen gençler, tatilde de ailesinin yanına mesafe veya para nedeniyle dönmeyi istemeyebilir. Bazen de arkadaşlarıyla tatile veya okul gezilerine gitmek isteyebilir. Aileler bu noktada beklentilerini öğrenciyle konuşarak düzenlemek durumunda kalabilir. Beklentilere dair iletişim kurmak en önemli nokta. Ailelerin bu noktada öğrenciyi önemsediklerini ve desteklediklerini aktarmaları çok önemli. Ayrıca gerektiğinde öğrencinin de destek alması konusunda bilgi vermelerinde yarar olacaktır. Gencin kendi seçimlerini yapabilmesi, doğru kararlar alabilmesi ve deneyimlerinden öğrenmesi gerekecek. Ailesi, genç için bunları yapamaz. Gençler bu deneyim sayesinde kendi ayakları üstünde durabilen bireyler haline gelecekler.
Daha önce tek başına yaşamamış bir gencin bir anda tek başına bir evi çekip çevirmesi zor olabilir. Bu nedenle üniversiteye geçişte, en azında bir de evle ilgili işlerle ilgilenmek zorunda olmamak kolaylaştırıcı olabilir. Yurt, başlangıç için kolaylık sağlayacaktır.
PROF. DR. AYLİN İLDEN KOÇKAR KİMDİR?
Prof. Dr. Aylin İlden Koçkar lisans, yüksek lisans ve doktorasını Orta Doğu Teknik Üniversitesi Psikoloji ve Klinik Psikoloji programlarında tamamladı. 1998-2005 yılları arasında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Anabilim Dalı’nda Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’nda çalıştı. 2007-2011 yılları arasında Bilkent ile Atılım üniversitelerinde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak akademik yaşamına devam etti. Doktora sonrasında Hollanda Hükümeti Yüksek Öğretim Kurumu ile Merkezleri Hollanda’da bulunan International Child Development Initiatives (ICDI) ve Sardes tarafından düzenlenen Early Childhood Development Diploma eğitimini tamamladı. ‘Video Geribildirimi ile Olumlu Ebeveynlik ve Duyarlı Disiplin (VIPP-SD)’ yönteminin ülkemize kazandırılması çalışmalarında hem araştırmacı hem de uygulayıcısı olan Dr. Koçkar, halen Altınbaş Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı olarak görev yapıyor. Uzmanlık alanları bebek, çocuk ve ergen psikopatolojisi olan Dr. Koçkar okul öncesi, çocukluk ve ergenlik döneminde görülen duygudurum bozukluklarını araştırmakta ve bu konularda seminer ve danışmanlık veriyor. Araştırmalarını, Altınbaş Üniversitesi Psikoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde yürüten Prof. Dr. Koçkar’ın yurtiçi ve yurtdışında yayınlanan makalelerinin yanı sıra ‘Çocuk Üniversitesi’ kavramı üzerine yayınlar yapıyor.