Ailelerin ve öğrencilerin tatilden beklentisi farklı

Güncelleme Tarihi:

Ailelerin ve öğrencilerin tatilden beklentisi farklı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 25, 2016 09:00

Öğrenciler eğitim öğretim yılının birinci dönemini tamamladı ve tatili hak etti. Aileler yetişkin rollerinin bir gereği olarak öğrencilerin yarıyıl tatilini ders çalışarak geçirmelerini, okulda ele alınan konuları tekrar etmelerini, bazı durumlarda kendilerine yardım etmelerini bekliyorlar. Öğrenciler ise aileleriyle nitelikli vakit geçirme, dinlenme, oyun oynama, hoşlandığı kitapları okuma, arkadaşlarıyla iletişim kurma vb.  etkinlikler yapmayı istiyorlar.

Haberin Devamı

Öğrencilerin beklentileri, içinde bulundukları gelişim dönemlerine (yaşlarına) göre farklılık gösteriyor. Örneğin ilkokul öğrencileri ailesiyle birlikte olmak, oynamak ve dinlenmek, arkadaşlarıyla etkileşim içinde olmak isterl. 7-11 yaşları arasındaki öğrenciler günün yüzde 40’ını arkadaşlarıyla etkileşim için kullanmak ister.

Sınav, birçok öğrencide psikolojik baskı yaratan bir olaydır. Öğrencinin psikolojik baskı yaratan bu olaydan etkilenmesini azaltmak için öğrenci ve ailelerin yapmaları gerekenler var. Aileler, sınava hazırlanan çocuklarının içinde bulundukları gelişim özelliklerini ve  davranışlarını anlamaya çalışmalı. Örneğin, öğrencinin sınava ilişkin kaygı durumu nedir ? Verimli ders çalışma alışkanlığı var mı?

Verimli ders çalışma alışkanlığı edinememiş olmak, zamanı etkin kullanamamak, sınava hazırlanmayla ilgili görev ve sorumlulukları ertelemek, (ders çalışmayı ertelemek ya da  bırakmak), sınav sonucuna ilişkin gerçekçi olmayan beklenti düzeyi,  öğrencinin kendi başarı algısına ve sınava ilişkin gerçekçi olmayan felâket yorumları gibi düşünce ve inançları sınav kaygısının nedenleridir.

Haberin Devamı

Sınav kaygısıyla nasıl başa çıkılır?

Her öğrencinin belli bir düzeyde sınav kaygısı hissetmesinin doğal olduğu, hatta bu kaygının sınava hazırlanma ve sınav anındaki başarı üzerinde olumlu etkileri olduğu ileri sürülüyor. Öğrencinin sınav kaygısıyla başa çıkabilmesi için verimli ders çalışma yöntem ve teknikleri hakkında bilgi ve beceri kazanması, bunları alışkanlık haline getirmesi gerekir. Araştırmalar, verimli çalışma yöntemleri arasında, tekrar amaçlı okuma ve bilgiyi düşünme yoluyla özümleyerek öğrenmenin tutarlı olarak öğrenmede etkili olduğunu gösteriyor. Bu yöntemler genel eğitim yaşamı ve sınava hazırlanma sürecinde etkili oluyor.

Başarı, öğrenci için anlamlı olan amaçların daha önce yapılmış günlük programlarla adım adım gerçekleşmesidir. İstediğimiz başarıya ulaşabilmemiz için kendimize gerçekçi kişisel amaçlar belirlememiz gerekiyor. Amaç belirlerken amaç ile ‘istek’i birbirinden ayırt etmek lazım. Örneğin; bir öğrenci herhangi bir dersten başarılı olmak isteyebilir. İstek, bir şeye ulaşmakla elde ve etmekle ilgili zihni daha çok harekete geçirmektir.

Haberin Devamı

Amaç ise, isteğin gerçekleşmesi için gereken davranışları planlamak ve planı uygulamaya geçirmek olarak açıklanabilir. Amaç iradeyle ilgilidir. Davranış değiştirmeyi gerektirir.

Başarı, programlı bir çalışma ile gerçekleşir

Her öğrencinin mizacı, karakteri, kişiliği, düşünme stili vb. farklıdır. Bu nedenle tüm öğrenciler için genel bir çalışma programı önermek gerçekçi değil. Örneğin; bazı öğrenciler, işleri yapmak için kendilerine özgü yöntemler bulmak ister ve neyi nasıl yapacaklarına kendileri karar vermeyi tercih ederler. Bunlar, kendi çalışma programlarını oluşturmaktan hoşlanır. Bazı öğrenciler, kuralları izlemeyi sever ve yapısı önceden belirlenmiş çalışma programlarına uymayı tercih ederler. Bazı öğrenciler ise kuralları ve süreçleri değerlendirmeyi, eleştirmeyi sever.

Haberin Devamı

Bir öğrenci, hayatını düzene koyarsa, azmettiği işi başarabilir. Başarı, programlı bir çalışma ile gerçekleşir. İnsan doğuştan getirdiği potansiyelini değiştiremez, ancak daha uygun koşulları ayarlayarak öğrenme başarısını yükseltebilir. Öğrencinin kendi potansiyelinin, şimdiki başarı derecesinden daha yüksek olduğunu öğrenmesinin yolu, verimli çalışma alışkanlığı edinip çalışmasından geçiyor.

Verimli çalışmak, amaçları belirleyerek zamanı bu amaçları öncelik sırasına göre planlayarak çalışmak demektir. Planlı çalışmak, öğrenciye yaptığı çalışmanın yönünü gösterir. Öğrenciyi sık sık karar değiştirmekten kurtararak zamanını boş harcamasını önler. Türk toplumu kültürlerarası araştırmalarda “esnek zaman” yönelimine sahip bir toplum olarak değerlendiriliyor. Bu nedenle katı bir çalışma programı yerine esnek bir çalışma programı uygun olabilir.

Haberin Devamı

Günlük ve haftalık çalışma planları yapılabilir

Planlı çalışma süreci, öğrencinin hangi konuyu/dersi, niçin, ne zaman, nasıl ve nerede çalışacağı sorularına verilecek cevapları içeren etkinlikleri planlamasıdır. Bunun için amaç ve hedefleri belirlemek ve zamanı planlamak önemli. Amaç belirlemek, öğrencinin “Hangi konuyu/dersi niçin çalışacağım?” sorusuna cevap araması ve bulmasıdır. Zamanı planlamak, çalışılacak dersleri ya da konuları belli sürelere bağlamaktır. Günlük ve haftalık planların yapılabilmesi için önce bu sürelerin belirlenmesi gerekiyor. Günlük ve haftalık planlar çocuğun davranışını değiştirecektir. Değişen bir davranış bir düşünceyi değiştirecektir. Davranış değişmeden düşüncenin değişmesi beklenmez.

Haberin Devamı

Günlük çalışma planı: Bir günde yapılabilecek etkinlikleri içeriyor. Öncelikle amaçlar ve hedefler belirlenir. Sonra yapılacak etkinlikler, yani çalışılacak dersler sıralanır. Bu sıralanan dersler önem sırasına göre sınıflandırılır. Sınıflanan dersler günlük plana yerleştirilir.

Haftalık çalışma planı: Bir hafta boyunca yapılacak etkinlikleri içeriyor. Bir bakıma belirlenen uzak amaçlara ulaşabilmek için yapılan plandır. Günlük çalışma planı hakkında kendini tanıyan, yani kendisi için günlük plan yapabilme bilgi ve becerisini kazanmış bir öğrenci için haftalık plan yapmak kolay olur. Haftalık planda dersler plana yerleştirilirken sınavlara hazırlanma, ödev yapma, sportif, sosyal ve kültürel etkinlikler, hobileri gerçekleştirme, kurslara katılma ve dinleme için zaman ayırmak gerekiyor.

Sınav, öğrenci ve ailede baskı yaratıyor

Yukarıda ifade edildiği gibi sınav, birçok öğrencide psikolojik baskı yaratan bir olaydır. Sınav bizim kültürümüzde sadece öğrenci de değil aile üyeleri üzerinde de baskı yaratıyor. Bu baskıyı azaltmak için anne-babalar önce kendilerini tanımalı ve eğitmeli. Anne-babalar ve çocuklar olarak hepimiz acemiyiz. Anne-babalar acemi, çünkü ilk defa anne-baba oldular. Çocuklar acemi, çünkü ilk defa çocuk ya da ergen oluyorlar ve böyle sınavlara giriyorlar. Bu süreçte çocukların öykülerini dinlemek, duygusal destek olmak, güvenildiğini hissettirmek, problemleri birlikte çözmek/uzlaşmak ve koşulsuz kabul etmek uygun yaklaşımlar olarak sıralanabilir.

Çocuğunuz ile ilişkilerinizi gözden geçirin. Ben nasıl bir anne ve nasıl bir babayım?  Çocuğumu disipline etmek için hangi yöntemleri kullanıyorum. Anne-babaların çocuklarını disipline etme  biçimleri; sevgiyi çekme, güç kullanma ve açıklama şeklinde olabiliyor. Siz hangi disiplin yöntemini kullanıyorsunuz? Bugünden itibaren inanarak, çocuğunuza “sana güveniyorum” mesajını verin. Onu anlamaya (empati) çalışın. Çocuğun davranışları yerine düşünceleriyle ilgilenin. Çocuğunuz ile konuştuğunuz konular hep okul, ders, sınav olmasın. Hayat bunlardan ibaret değil. Onlarla özel ve duygusal konular konuşun, hikâyelerini dinleyin. Güç uygulayarak  (internet kullanmayı yasaklama vb.) disipline etmek yerine, açıklama yaparak kurallar belirlemeyi tercih edin.

Aktivitenin süresinden çok niteliği önemli

Her öğrencinin mizacı, karakteri, kişiliği, düşünme stili vb. farklıdır. Bunun bir sonucu  olarak, tatil aktivitesi de farklılık gösterir. Aileler çocuklarının özelliklerine göre tatil aktivitesi planlayabilirler. Aileler, çocuklarının neleri yapmaktan hoşlandığını, neleri tercih ettiğini dikkate alarak tatil aktivitelerini çocuklarıyla birlikte planlayabilirler. Tatil sürecinde çocuklarıyla daha fazla birlikte aktiviteye katılabilirler. Çocuklarla konuşmak (özellikle özel ve duygusal konular konuşun) ve  yargılamadan dinlemek onları anlamada önemli rol oynuyor. Bu süreçte, çocuğun temel psikolojik ihtiyaçlarından olan özerklik, güç ve eğlenme ihtiyaçlarına duyarlı olmak gerekiyor. Özerklik ihtiyacı, bireyin kendi kendisini ve çevresini kontrol ederek yönetmek şeklinde açıklanabilir. Özerklik, bağımsızlık duygularını geliştirmeye (kimlik edinme) çalıştıklarından ergenler için özellikle önemli oluyor.

Tatil aktivitelerine ayrılacak zaman aileye ve çocuğun durumuna bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Aktivitenin süresinden çok niteliği önemli. Evde yapılabilecek etkinlikler olduğu gibi kısa süreli tatil ve seyahatler de yararlı olabilir. Bu tür etkinlikler çocuğun çalışma programını engellemeyecek şekilde çocukla konuşularak planlanabilir.

İnsanların temel psikolojik ihtiyaçlarından biri eğlenmedir. Albert Einstein “Oyunlar en neşeli araştırma biçimidir” ifadesi ile oyunun önemine işaret ediyor. Öğrenciler oyun oynarken aynı zamanda araştırma yapabilir, yeni şeyler öğrenebilir. Oyun öğrenmenin, çalışmanın ve değer yaratmanın baskın yollarından biridir. Oyunlar öğrenciler için kendini ifade etme ve keşfetme aracı olduğu kadar, problem çözme aracıdır. Oyunun, çocuğun temel psikolojik ihtiyaçlarından bazılarını karşılama olasılığı oldukça güçlü bir aktivitedir. Oyun çocuğun eğlenme, bağlantı kurma, özerklik, ve güç ihtiyaçlarını karşılama işlevini yerine getirebilir. Aileler çocuklarıyla birlikte aktiviteler planlayabilirler, örneğin tiyatroya gitmek,  sinemaya gitmek, müze ya da tarihi kültürel mekanları gezmek, maç izlemek vb. Ayrıca evde birlikte yapılabilecek aktivite ve oyunlar tercih edilebilir. 

 

 

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!