Güncelleme Tarihi:
ABIDIN DINO FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYIN
Â
1941’de önce Mecitözü’ne, arkasından da Adana’ya sürgün edildi. Dört yılını aÄŸabeyi Arif Dino ve burada evlendiÄŸi eÅŸi Güzin ile Adana’da geçirdi. Güzin Dino Istanbul Ãœniversitesi’nde yeni baÅŸlamış olan bilimsel kariyerini bırakarak, tüm ısrarlara raÄŸmen, sadece annesinin verdiÄŸi destekle Adana’ya gelmiÅŸti. Abidin ile Güzin, Adana’da, 1943 yılında evlendi. Güzin Dino burada liselerde öğretmenlik yaparken diÄŸer yandan da doktora tezini hazırlıyordu. Abidin Dino ise geçimini saÄŸlamak için "Türk Sözü" gazetesinin yazıiÅŸlerini yönetti ve Arif Dino ile birlikte küçük heykeller yaptı. Yazıp kendi bastırdığı "Kel" isimli oyunu ise toplatıldı. Siyasi tavrını burada da devam ettiren sanatçı Adana Halkevi’nde yörenin folklorundan esinlenen bir yöntemle tiyatro grubu kurdu. "Sıtmalı Adam" konulu bir oyunu Toros eteklerinde, köylülerle birlikteÂhazırlamayı denedi. Ama grup fazla etkili olduÄŸu savıyla dağıtıldı. Orhan Kemal ve YaÅŸar Kemal ile de bu dönemde uzun yıllar sürecek olan dostluÄŸun temellerini atıldı. YaÅŸar Kemal ile olan iliÅŸkisi Abidin’in ölümüne kadar kesintisiz devam edecekti. Sanatçı, YaÅŸar Kemal’in "Deniz Küstü", "AÄŸrı Dağı Efsanesi" romanlarını resimlemiÅŸ ve birçok kitabının kapağını yaptı. Birlikte yaptıkları uzun bir söyleÅŸileri de "Yüzler" adıyla kitap halinde yayınlandı. Abidin Dino Adana sürgününde yaptığı resimlerinde çoÄŸunlukla Çukurova ırgatlarını konu edindi. Köylülerin, yöreyi iÅŸgal
1945 yılında askerlik görevi için Kayseri’ye gitti. Bu sırada Güzin Dino da Ankara Dil ve Tarih - CoÄŸrafya Fakültesi’ne doçent olarak atanmıştı. Abidin Dino dokuz ay sonra saÄŸlık durumu nedeniyle terhis edilince Ankara’ya gitme izni aldı ve 1946’da oraya yerleÅŸmiÅŸ oldular. Buranın sanat ortamında Oktay Rifat, Orhan Veli, Ahmet Arif, Sabahattin EyuboÄŸlu, Melih Cevdet Anday, Sabahattin Ali, Nurullah Ataç, Mehmet Ali Aybar gibi aydın ve sanatçılarla tanışıp dost oldu. Ağır bir hastalık geçirdiÄŸi 1947 yılı boyunca yatakta kaldı ve bu arada "Verese" adlı oyununu bitirdi. Yazdığı "Çingeneler" adlı senaryosu da diÄŸeri gibi yasaklandı. Ilk kiÅŸisel sergisini 1949’da Ankara’da, Anadolu’dan ve insanından esinlenerek yaptığı eserleriyle açtı. Bu eserlerin çoÄŸunu Adana’da yaptığı resim ve desenler oluÅŸturmaktaydı. Anadolu çanak çömlek geleneÄŸinden gelen yeni bir anlayışla seramik çalışmalarına baÅŸladı ve doksan parça seramik yaptı. Seramik onun için yeni bir uÄŸraÅŸtı. Kendisini en çok etkileyenler de Anadolu uygarlıklarından geriye kalan çanak çömlek örnekleriydi. Bunları iyice özümseyip modern anlayışla yeniden yaratmayı istiyordu.Â
Â