Güncelleme Tarihi:
Gamze Oruç, Microsoft Türkiye’nin düzenlediği yarışmada önemli bir başarıya imza attı. Meslek yüksekokulu öğrencisi 19 yaşındaki Oruç, önce Türkiye’de birincilik aldı. Daha sonra dünya çapında iki dalda şampiyon oldu.
Gamze Oruç, ‘Microsoft Windows 8 Uygulama Geliştirme’ ve ‘Java&Android Developer Yarışması’nda Türkiye birincisi olduktan sonra yine internet üzerinden ‘Java&Android Developer, Web ve Grafik Tasarım’ ile ‘Yazılım Geliştirme Yarışması’nda 960 bin yarışmacıyı geride bıraktı. Akdeniz Üniversitesi Manavgat Meslek Yüksekokulu Bilgisayar Programcılığı 2’nci sınıf öğrencisi Gamze Oruç’un annesi ev hanımı, babası çiftçi. Yarışmaya hazırlanırken ünlü piyanist Fazıl Say’ın eserlerini dinlediğini anlatan Oruç, yaşıtlarına, “Hayal edip çalışır ve inanırsanız başarılı olursunuz” önerisinde bulundu. Yurtdışında çalışmak için büyük şirketlerden iş ve eğitim desteği teklifleri aldığını da sözlerine ekleyen üniversiteli Gamze, başarı hikayesini şöyle anlattı:
Deneme amacıyla başvurdum, özgüven kazandım
Aksaray Kız Meslek Lisesi Bilgisayar Teknolojileri Web Tasarım Bölümü’nden mezun olduğumdan bu yana bilgisayara ilgi duyuyordum. Programlar yazıp, teknolojiyi takip etmek en büyük hobim. Öğretmenim beni teknoloji alanına yönlendirdi ve başarılı olabileceğimi söylerdi. Microsoft’un internet üzerinden hizmet veren ücretsiz Açık Akademi’ye katıldım. Duyuru bölümünde yılda 2 kez düzenlenen yazılım ve tasarım yarışmasına kendimi denemek için başvurdum. 2011’de başlayan veri tabanlı yarışmada ilk derecemi dünya 11’inciliği ile tamamladım. Sonucu görünce özgüvenim arttı ve tekrar katılmaya karar verdim.
Alan geliştirme kategorisinde katıldığım yarışmada Türkiye birinciliği ve dünya ikinciliği elde ettikten sonra 17 Ağustos–13 Ekim tarihleri arasında yapılan yarışmaya katıldım. Üç ayrı yarışmada dünya birincisi olurken, ‘Java&Android Developer Yarışması’nda dünya ve Türkiye birinciliğini kazandım.
Beklemiyordum, ilk nişanlımla paylaştım
Ders çalışırken ve bilgisayar programları yazarken ünlü piyanist Fazıl Sayı’ı dinledim. Klasik müzik başarımda rol oynadı. Çalışırken gelen e-mail’le birinciliği öğrendim. İnanıyordum ama çok şaşırdım, ilk nişanlım ile paylaştım ve çok mutlu oldum.
Hedefim, Türkiye’de bilim insanı olarak çalışmak
Yurtdışından büyük firmalardan iş ve eğitim bursu teklifi aldım. Ama okuluma devam etmek istiyorum. Ülkemde kalmak ve bu başarılarımı sürdürmeyi hedefliyorum. Yurtdışını düşünmüyorum, Manavgat’ta yaşamayı hayal ediyorum. Uzay Bilimleri alanında ışınlama teknolojisi üzerine çalışmayı hedefliyorum. 8 yıllık lisanslı voleybolcuyum. Boş zamanlarımda psikoloji ve felsefe kitaplarını okuyorum. Her gün mutlaka bir bilim kurgu filmi izliyorum.
Sosyal ağlar, aslında çağdaş sokaklar
Ortadoğu Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitim Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kürşat Çağıltay, eğitimde teknolojinin yeri, sosyal medya kullanımı ve öneriler konusunda soruları yanıtladı.
1) Sosyal medya ve internetin eğitimdeki yeri nedir?
- Sosyal medya ve internet artık eğitimin olmazsa olmazı haline geldi. Bilginin üretimi ve paylaşılması bu yollarla hızla yapılıyor. Bu nedenlerle iyi internet ve sosyal ağ kullanıcısı olmak ayrı bir önem kazanıyor. Çocuklar sosyal ağlar üzerinden hem sosyalleşiyor, hem de informal (okul dışı) öğrenme gerçekleştiriyor. Sosyal ağları çağdaş sokaklar olarak tanımlamak yanlış olmaz.
2) Sosyal medyaya çocuklar kaç yaşından itibaren girmeli?
- Sosyal medya siteleri ağırlıklı olarak ABD kaynaklı olduğu için bu konudaki kuralları da genelde orada belirliyorlar. Örneğin, Facebook sosyal ağ üyeliğinde 13 yaş sınırı olmasına rağmen Türkiye’de birçok çocuk yaşını farklı göstererek sosyal ağlara üye olabiliyor. Geçtiğimiz yıl yayınlanan bir raporda İsveç’te 2 yaşındaki çocukların yüzde 40’ının internet kullanıcısı olduğu rapor edildi. Bu yaşta internet kullanmaya başlayan çocukların sosyal ağ kullanmak için 13 yaşını beklemeleri çok da doğru. Bu yaş öncesinde çocukların sosyal ağ kullanması durumunda ailenin çok yakın kontrolü altında olması öneriliyor. Bazı sosyal ağların sadece küçük yaştaki çocukları üyeliğe kabul etme çalışmaları olmasına rağmen yaygın sosyal ağ servisleri gibi başarılı olamıyor.
Ev adresi, telefonunu asla paylaşılmamalı
3) Nelerin paylaşılmasına izin verilmeli?
- En kritik soru bu. Aslında kiminle paylaşmalı şeklinde düşünmek gerekiyor. Sosyal ağ üzerinde yer alan herkes yakın arkadaşımız değil. Yakın kişilerle daha fazla, uzak kişilerle daha az paylaşım yapılması ilk kural. Buna yönelik ayarların nasıl yapılacağını çocuğun öğrenmesi gerekli. Paylaşmadan önce çocuğun ben bunu paylaşırsam ileride sorun olur mu sorusunu her zaman kendisine sorması öğretilmeli. Ev adresi, telefon, nerede olduğu gibi bilgilerin paylaşılmaması, hassas kişisel resimlerin (plaj vs) kesinlikle konulmaması, küfür hakaret içeren yazıların (3’üncü kişiler hakkında olsa bile) yazılmaması konusu her zaman hatırlatılmalı. Aile düzenli olarak bu tür mesajların paylaşılıp paylaşılmadığını kontrol etmeli.
4) Aile kontrol etmeli mi?
- Nasıl çocuğumuzun normal hayatını belli bir düzeyde kontrol ediyorsak sosyal medyada da aileler çocuklarını kontrol etmeli. Çocuğumuzun kimlerle arkadaşlık ettiği, nereye gittiği, nasıl vakit geçirdiği gibi konuları ailelerin sorma, sorgulama hakkı olduğu gibi sosyal medya içinde benzer kurallar geçerli. Ancak, burada katı yasaklamalar ile değil karşılıklı anlaşarak koyulan kurallar oluşturulması yaklaşımı daha uygun.
5) Sosyal medyanın tehlikeleri neler?
- Sokağın tehlikeleri ile sosyal medyanın tehlikeleri aynı. Nasıl sokakta çocuğun şiddete, zorbalığa maruz kalması mümkünse sosyal medyada da sanal zorbalık tehlikesi var. Ya da diğer yandan çocuğun başka çocuklara sanal zorbalık uygulama tehlikesi de bulunuyor. Sanal ortamda kötü davranışa maruz kalan çocukların benzer kötü davranışı diğer çocuklara gösterdiği biliniyor. Kişisel bilgilerin hızla yayılması tehlikesi sosyal ağın en önemli risklerden. Bilindiği gibi internet asla unutmaz. Bugün yazdığınız yazı, yolladığınız resim 10-20 yıl sonra karşınıza çıkabilir. Bunun için “Yolla, yayınla tuşuna basmadan iki kere düşün” prensibi hep akılda tutulmalı.
- Türkiye’de 179 üniversite, bu üniversitelerde 5 milyona yakın öğrenci ve 130 bin civarında öğretim elemanı bulunuyor.
- 81 ildeki 3 bin 635 dershanede toplam 39 bin 677 öğretmen görev yapıyor.
- 2007-2008 eğitim öğretim yılında başlatılan medya okuryazarlığı seçmeli dersinden bu güne kadar 3 milyon 915 bin 482 öğrenci faydalandı.
160 bin çocuğa farkındalık eğitimi
Türkiye eğitim Gönüllüleri Vakfı ve Kipa işbirliğiyle 1 ve 8’inci sınıflar arasındaki çocuklara yönelik “İyi Yaşam Eğitim Projesi” başlıyor. Üç yıl sürecek çalışmada amaç, 160 bin çocuğa kişisel farkındalık, sağlıklı beslenme ve fiziksel hareket yoluyla geliştirilmiş yaşam becerileri edinmeleri sağlamak.
Öğretmenler Günü sergisi için son gün
24 Kasım Öğretmenler Günü kutlamaları kapsamında İstanbul’da görev yapan öğretmenlerin açtığı sergi bugün akşama kadar ziyaret edilebilir. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından Beykoz Sabancı Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü’nde açılan sergide, öğretmenlerin heykel, hat, cam işlemeciliği, tezhip, ebru ve kaligrafi çalışmaları bulunuyor.
Merkezi sınavlar arasındaki süre azaltıldı
Milli Eğitim Bakanlığ tarafından 28-29 Kasım tarihlerinde düzenleyeceği Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sınavı’nda (TEOG), iki yazılı arasındaki süre azaltıldı. MEB Müsteşar Yardımcısı Salih Çelik, “Merkezi sınavların arasındaki 50 dakikalık süreyi 30 dakikaya indirdik” dedi. Çelik, sınav süresinde ise bir değişiklik olmadığını, 40’ar dakika süreceğini açıkladı. Sınav saatlerinin de değiştiğini belirten Çelik, ilk sınavın saat 09.00-9.40’da, ikinci sınavın saat 10.10-10.50’de, üçüncü sınavın ise 11.20-12.00’de yapılacağını açıkladı. Sınav süresinde ise bir değişiklik olmadı, her oturum 40’ar dakika sürecek.
Üniversitelilerden köy okuluna destek
üniversite öğrencileri köy okullarına destek olmak için yardım kampanyası başlattı. İstanubl Aydın Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Kulübü tarafından başlatılan etkinlik kapsamında bu yılın ilk yardım paketlerini Diyarbakır’ın Bismil Belediyesi’ne bağlı Göksu Köyü İlköğretim okulu öğrencilerine ulaştırdılar. 30 kolilik yardım paketlerinin içinde kitap ve kıyafet bulunuyor. Toplanan kitap ve kıyafetler üzerinde yıkama, ütüleme gibi gerekli düzenlemeleri yaptıktan sonra minik öğrencilere ulaştırdılar. Toplumsal Duyarlılık Kulübü üyeleri, yardımlarına daha başka birçok köy okulu için Ocak ayına kadar devam edeceklerini söylediler.
Öğrencilere ‘Açık dolap’
Afyon Kocatepe Üniversitesi’ne (AKÜ) bağlı Meslek Yüksekokulu’nda (MYO) başlatılan ‘Açık Dolap Projesi’ ile akademisyenlerin kullanmadığı elbise, çanta ve ayakkabılar ihtiyaç sahibi öğrenciler ve yakınlarına ulaştırılıyor. MYO’daki bir odayı mini mağaza haline getiren akademisyenler; giysi, çanta, ayakkabı gibi kullanmadıkları eşyaları ‘Açık Dolap’a koyuyor. İhtiyaç sahibi öğrencilerin rencide olmaması, rahatlıkla alabilmesi için getirilen eşyaların yerleştirildiği oda, küçük çaplı bir mağazaya dönüştürüldü. Özel bir soyunma kabini de bulunan Açık Dolap, her hafta belirli gün ve saatlerde açılıyor. Çocuk kıyafetlerinin de bulunduğu Açık Dolap’ta, öğrenciler kendi gereksinimlerinin yanı sıra, yakınlarının da ihtiyaçlarını alabiliyor.
Birden fazla dil bilmenin yararları var mı?
- İskoçya’nın Edinburgh Üniversitesi ile Hindistan Nizam Tıp Bilimleri Enstitüsü’nün yaptığı araştırmada iki dil konuşanlarda bunamanın tek dil konuşanlardan 4,5 yıl geç ortaya çıktığını görüldü.
KPSS, sürücü kursu, dans kursu gibi kurumlar kapatılacak mı?
- KPSS, yabancı dil ve sürücü kursları kapatılmayacak.
Orta Öğretime Geçiş Ortak Sınavı’nda okul birincileri ek puan alacak mı?
- Okul birincilerine ek puan verilmeyecek. Ocak ayında açıklanacak sonuç bildiriminde sınav birincileri açıklanmayacak.