84 yaşında üniversiteden mezun olacak

Güncelleme Tarihi:

84 yaşında üniversiteden mezun olacak
Oluşturulma Tarihi: Mart 19, 2015 11:12

Üsküdar'da yaşayan 84 yaşındaki Fatma Mihriban Aktarı, 61 yıl sonra afla döndüğü en büyük hayali Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nden bu yıl mezun olacak.

Haberin Devamı

Göçmen bir ailenin kızı olan Aktarı, 1931'de Balıkesir'in Edremit ilçesinde dünyaya geldi. İlkokulu burada okuyan Aktarı, ailesinin işlerinin bozulması nedeniyle ortaokulu İstanbul'da bitirdi. Cumhuriyet Kız Lisesi'nde okurken, 1945'te Çapa Öğretmen Okulu'na geçiş yapan Aktarı, bu okulun enstitüye dönüşmesi sonucu Konya'dan öğretmen diplomasıyla mezun oldu.

Aktarı, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde resim bölümüne girmek istedi ancak mezun fazlalığı gerekçesiyle Fransızca bölümüne kayıt yaptırmak zorunda kaldı. Ancak okula başlayacağı gün babası vefat etti ve okulu bıraktı.

17 yaşında Erzincan'a öğretmen olarak atandı

Fatma Mihriban Aktarı, maddi imkansızlıklar yüzünden okula devam edemediğini söyledi. Üniversite okumanın o dönemde kolay olmadığını anlatan Aktarı, "O zamanlar yardım kurumları yoktu. Öğrenciler kendi kazançlarıyla yaşayan kişilerdi. Burslar, devlet yardımı, okul yardımı yoktu. Çalışmak zorundaydım ve bunun için tayin isteyerek, ilk tayin yerim Erzincan'ın Refahiye ilçesinde öğretmenlik görevine başladım. Bir sene kaldım. Egeliyiz. Doğu ile Ege'nin farkını yaşamayan bilemez. Annem 37, ben 17 yaşındayım. Okul kapanınca istifa ederek, İstanbul'a geri döndük" diye konuştu.

‘Vurun Kahpeye’ filminin afişini hazırladı

İstanbul'a döndükten sonra babasının çalıştığı bir şirketin matbaasında işe başladığını anlatan Aktarı, şunları söyledi:
"Müdürlerimden biri akademinin meslek lisesi mezunlarını kabul ettiğini söyledi. Ben de öğretmen meslek okulu mezunuyum. Hayalim Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'ne 1951'de kabul edildim. Hem çalışıp hem okuyordum. Ancak okula devam mecburiyeti gelinci ortada kaldım. Çalışmam gerekiyordu. Ailenin tek çocuğuyum. İş yoğunluğu nedeniyle okulu bıraktım. İyi bir eleman oldum, piyasada aranan bir insandım. Matbaadan çıktıktan sonra başka matbaalarda çalışıyordum. Güzel para kazandım. 'Vurun Kahpeye' filminin afişini yaptım ama hiç arşiv yapma gibi bir huyum yok."

Aktarı, yoğun iş temposu, stres ve üzüntü dolayısıyla dönemin en yaygın hastalığı vereme yakalandığını ve 1 yıl tedavi gördüğünü söyledi.

Kendisiyle aynı matbaada çalışan ve o zaman hukuk fakültesinde okuyan eşiyle tanıştığını anlatan Aktarı, şu bilgileri verdi:
"O da okul masraflarını karşılamak için matbaada çalışıyordu. Eşim de hukuku bıraktı, ailesinin maddi durumu yoktu. Askerliğini yaptı. Tedavimin ardından evlendik. Eşim şeker fabrikasında işe girdi. Birçok ilde çalıştı. Ben de öğretmenliğe geri geldim. 16 yıl boyunca buralarda çalıştık. Tayin Doğu'ya çıkınca tekrar istifa edip, 1968'de İstanbul'a döndük. Sonra Üsküdar Paşakapısı'nda öğretmenlik yaptım. Burada 20 yıl çalıştım. Aynı dönemde Eskişehir Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi'ni bitirdim. 1988'de emekli olup, maddi durumu bozuk ailelerin çocuklarını yetiştirdim. 2 oğlum var. Büyük oğlum grafiker Amerika'da yaşıyor, diğeri ise bilgisayar mühendisi."

61 yıl sonra üniversiteye tekrar başladı

Haberin Devamı

Emekli olduktan sonra birçok kursa gittiğini dile getiren Aktarı, 2011'de televizyonda dinlediği bir haberden sonra tekrar okumaya karar verdiğini belirtti.

Fatma Mihriban Aktarı, şöyle konuştu:
"Bir gün televizyonda 'Hükümet hiç koşulsuz af çıkardı' haberini duydum. Siyasi bir olaya karışmış olanlar hariç herkesi kapsıyor. Yaş mevzusu yok. 'Bu beni de kapsar' dedim, başvurdum. Gerçi elimde hiç evrakım, belgem yok. Hırsımdan yırtmıştım tüm belgeleri. Senelerce Mimar Sinan'ın önünden geçemedim o kadar çok istediğim bir şeyi yapamadığım için. Evin içinde çılgın gibiyim, kimseye de bir şey demedim. Kursa gidiyorum ve yemek yapıyorum onun dışında hiçbir şeyle alakam yok. Gelinimi yemeğe çağırdım. Bu halimi fark edince 'Anne sende bir acayiplik var ama çözemedim' dedi. Bir sabah, gazetesini okuyan eşimle konuştum ve 'Beraber aftan faydalanalım' dedim. Eşim okula yeniden dönmek istemedi ancak bana da engel olmadı. Ben sonuna kadar takip edip, beni ret eden bir evrak verilmedikçe bu işten vazgeçmemeye karar verdim. Oğlumun o zaman doçent olan bir arkadaşına sordum. Kızlık soyadımı aldı ve bir hafta sonra döneceğini söyledi. Öğrenci bürosundakilerle konuşup arşivden dosyamı çıkardılar. 61 yıl sonra buldular. O doçent benden habersiz kaydımı bile yaptı. 'Kaydını yaptım' deyince bayılacaktım."

Üniversiteye 2011'de başladığını belirten Aktarı, Üsküdar'daki evinden 3 vasıta ile okula ulaştığını anlattı.

Aktarı, haziranda mezun olacağını belirterek, "Konumuz, 'Buluşma ve ayrılma'. 10 eskiz yapıp, 17 Nisan'da takdim edeceğiz. Profesörler jürisi, çok üst düzey bir jüri. Bir resmi seçip, 150'ye 100 santimetreye yapacağız. Nisanda onu teslim edeceğiz. Hazirandaki mezuniyet törenime Bosna Hersek'teki akrabalarım gelecek. Onlar benden de heyecanlılar" dedi.

Bu yıl, 4'üncü kişisel sergisini bir hafta önce Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nun fuayesinde açan Aktarı, genelde peyzaj resimleri yaptığını, gezdiği, gördüğü ve yaşadığı yerleri çizdiğini söyledi.

Aktarı, Balat semtinin girilmemiş sokaklarını resmetmek istediğini belirterek, bugün resim sanatıyla iç içe giren fotoğrafçılık derslerini misafir öğrenci olarak almayı ve çektiği fotoğraflara bakarak resim çizmeyi planlıyor.


Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!