Güncelleme Tarihi:
Düşünce özgürlüğü kavramı bireylerin herhangi bir baskı altında olmadan bilgileri elde edebilmesi ve bu bilgileri kendi düşünceleri ile yoğurmasıdır. Bu aşamada herhangi bir kınamaya maruz kalmaması gerekmektedir.
Özgür Düşüncenin Önemi
İfade özgürlüğü, insanların düşündüğü şeyleri herhangi bir baskı ya da tehdit altında kalmadan dile getirmesi anlamında açıklanabilir.
Bilimin daha da ileriye gitmesi ve yeni adımlar atılabilmesi için düşünce özgürlüğünün olması çok önemli bir konudur. Tarihe bakıldığı zaman bireylerin düşünce özgürlüğü olan ortamlarda düşüncelerine çok daha net bir şekilde ifade edebildikleri ve bunun yanında bilimin ilerlemesine katkı sağladıkları görülmektedir. Bu açıklamaya örnek verecek olursak; İyonya isimli medeniyette özgür düşünce ortamı olması sebebi ile Pisagor, Tales, Hipokrat, Homeros gibi bilim insanlarının ortaya çıkmasını sağlamıştır.
İyi örnekler olduğu gibi kötü örnekler de bulunmaktadır. Tarihte düşünce özgürlüklerinin engellendiği ve düşüncelerin açık bir şekilde ifade edilemediği zamanlar da olmuştur. Orta Çağ'da Avrupa'da düşüncelerin kısıtlandığı ve yalnızca kiliselerin söylediklerinin dikkate alındığı skolastik düşüncelerin ortaya çıktığı bir dönem yaşanmıştır.
Orta Çağ'da bilim insanları çok fazla kısıtlanmıştır, yeni buluşlar yapmaları engellenmiştir ve düşüncelerini özgür bir şekilde dile getirememişlerdir. Bu dönemde Galileo Dünya'nın evrenin merkezinde olmadığını söylemiştir. Bunun yanında Dünya'nın Güneş'in etrafında döndüğünden de bahsetmiştir. Bu sebeple de kilise tarafından yargılanmıştır.
Avrupa'da bu tarz olayların yaşandığı dönemlerde İslam dünyasında bilim adına pek çok fazla gelişme olmuştur. Bu gelişmelerin yaşanmasının en önemli sebebi de özgür düşünce ortamının olmasıdır. Bu dönemde İslam dünyasında İbn-i Sina ve Biruni isimli bilim adamları yetişmiştir. Hz. Muhammed'in bilimle alakalı çok güzel sözleri vardır. Bu da bilimin İslam tarafından desteklendiğini göstermektedir.
Gazneli Mahmud da bilim insanlarını desteklemiş ve bilimle uğraşan pek çok kişiyi sarayında ağırlamıştır. 15. yy'dan itibaren Avrupa'da reform ve rönesans hareketleri olmaya başlamıştır. Bunun sonucunda skolastik düşünce yapısı zayıflamış ve insanlar daha pozitif bir şekilde bilime yaklaşmaya başlamışlardır. Bilim konularında pozitif düşünceleri benimsemek oldukça önemlidir. Doğayı ve evreni anlamak için Dünya'nın evrenin merkezinde değil de evrenin küçük bir parçası olduğunu ispatlamak adına bilimsel çalışmalar ve deneyler yapılması gerekmektedir.
Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda ise insanların düşüncelerini özgürce ifade edebilmeleri çok önemlidir. İnsanlar düşüncelerine ifade edebildikleri zaman bilim daha da fazla gelişecek ve ilerleyecektir.
18. yy'da Aydınlanma Çağı yaşanmıştır. Bu dönemde dini merkezine alan düşünceler yerini daha bilinçli ve akılcı düşüncelere bırakmıştır. Aydınlanma Çağın'da özgür düşüncelerin bilimin ilerlemesi için ne kadar önemli olduğu vurgulanmıştır. 18. yy sonlarında ise Fransız İhtilali gerçekleşmiştir. Bu ihtilal ile birlikte bilim, hürriyet, eşitlik, adalet konuları tüm Dünya'ya hızlı bir şekilde yayılmaya başlamıştır. İnançların ve düşüncelerin özgür bir şekilde ifade edilmesinin insanın en temel ve değerli hakkı olduğu vurgulanmıştır.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ise 1948 senesinde ilan edilmiştir. Bu bildirgeye göre tüm insanların görüş ve anlatım özgürlüklerinin bulunduğu vurgulanmıştır. Kişi hangi ülkede yaşıyor olursa olsun bu haklara sahip olduğu bildiri de vurgulanmıştır.
Ülkemizde de Mustafa Kemal Atatürk fikirlerin özgürce dile getirilmesi taraftarı idi. Bunun yanında düşünce özgürlüğü T.C anayasasında da belirtilmiştir. Bu şekilde de düşünce özgürlüğünün güvence altına alındığını söyleyebiliriz.