Güncelleme Tarihi:
Eş sesli sözcükler 6. sınıf Türkçe dersinin en önemli konuları arasında yer alır. Bu sebeple de düzgün bir şekilde öğrenilmesi oldukça önemlidir. İlerde ki konuların doğru bir şekilde öğrenilmesi adına eş sesli sözcüklerin pekiştirilmesi gerekmektedir.
Eş Seslilik
Eş sesli sözcüklerin yazılış ve okunuşları aynı olsa da anlamları birbirinden çok farklıdır. Bu sözcükler yalın halde ya da ek almış bir şekilde olabilirler.
Örnek: Çay kelimesi bir demlenip içilen bitki anlamındadır. Bir de akarsu anlamı taşımaktadır.
Gül kelimesi hem bir çiçek türü anlamına gelir hem de gülmek fiilini karşılar.
Bu yol bizi nereye götürüyor? (Yol: Bir yere ulaşmak için üzerinden yürümenin gerektiği alan.)
Bahçedeki otları yolmamız gerekecek. (Yolmak: Çekmek sureti ile koparmak anlamındadır.)
Yüzünü her zaman güneşe dön. (Yüz: Sima, surat)
Toplantıya yüz kişi gelmişti. (Yüz: Sayı)
Göl de üç çocuk yüzüyordu. (Yüzmek: Suda hareket halinde olmak, su içinde ilerlemek)
Hayvanın derisini yüzdüler. (Yüzmek: Deriyi vücuttan ayırmak)
Elinin ağrıdığını söyledi. (El: İnsanın iş görmesini sağlayan uzvu)
Yedi kat el bile daha yakın bana. (El: Yabancı)
- Sözcüklerin yan anlamları ile temel anlamları arasında bir sesteşlik durumu söz konusu değildir. Bunun sebebi de bu kelimeler arasında anlam bağlantısı vardır.
Suya dalıp deniz kabuğu çıkardı.
Hangi dalda yarışacaksın?
Bu iki cümlede farklı anlamlarda kullanılan dal sözcükleri birbirinin sesteşi değildir. Çünkü ilk cümledeki dal sözcüğü gerçek anlamı ile kullanıldı. İkincisinde ise ağacın dalı anlamındaki sözcük yan anlamı ile kullanılmıştır.
- Sözcüklerin temel anlamları ile mecaz anlamları arasında sesteşlik özelliği yoktur.
Kuru otları yakmalıyız. (Temel Anlam)
Anlatımı çok kuru, beğenmedim. (Mecaz Anlam)
Örnekler:
- Bir gün olsun gülmedim.
Burada gül kelimesi iki farklı anlamı ile birlikte kullanılmıştır. Yani sesteştir. Cümlede geçen gül kelimelerinin yazımları aynı olsa da anlamları birbirinden farklıdır.
-Bir roman yazmalısın
-Bu yaz çok sıcak oldu.
Yukarıdaki cümleler kullanılan yaz kelimeleri birbirleri ile sesteştir. İlk cümledeki yaz kelimesi kalem ile bir şeyler karalamak anlamına gelir. İkinci cümledeki yaz ise bir mevsimdir.
-Bu şişeler ağzına kadar dolmuş.
-Kışın burada çok dolu yağar.
İlk cümlede dolu kelimesi bir nesnede hiç boş yer kalmayacak şekilde içine bir şeyler konması anlamındadır. İkinci cümlede ise bir doğa olayı anlamına gelmektedir. Bu sebeple bu kelimelerin birbiri ile sesteş oldukları söylenebilir.
-Ben buraya gelmek istemedim.
-Çenesindeki ben ona ayrı bir hava katıyordu.
İlk cümlede ben kelimesi birinci tekil kişi zamiri olarak kullanılmıştır. İkinci cümlede ise vücutta bulunan küçük renk değişikliklerine verilen isimdir. Bu sebeple bu iki kelimenin sesteş oldukları söylenir.
-Yaralı kan kaybediyordu.
-Tatlı sözlerine nasıl kandım?
İlk cümlede kan sözcüğü hayatın devamlılığı için gerekli olan hayati sıvının adıdır. İkinci cümlede ise birinin yalan söylemesine inanmak anlamı taşır. Bu sebeple bu sözcükler sesteştir.
-Küçük kara parçası üzerinde insanlar yaşamlarını sürdürüyordu.
-Küçük kara kedi yanıma doğru yaklaştı.
İlk cümlede üzerinde yaşanan toprak parçası anlamı varken, ikinci cümlede kara sözcüğü renk anlamında kullanılmıştır.
-Sol elin üzerinde bir yara vardı.
-Elin ne söylediğini umursama.
İlk cümlede kullanılan el sözcüğü insanların bir şeyi tutmasına yarayan organ anlamındadır. İkinci cümlede ise yabancı kişi anlamındadır. Dolayısıyla bu iki kelime sesteştir.
- İlk defa beyaz bir at görüyorum.
-Elindeki taşı suya attı.
İlk cümlede at kelimesi bir hayvan ismi olarak kullanılmıştır, ikinci cümlede ise elinde tuttuğu bir şeyi fırlatmak anlamında kullanılmıştır. Bu sebeple bu iki kelime sesteştir.