Güncelleme Tarihi:
1965'te 100 gençten 4'ünün, bugün ise 30'unun üniversitede okuyabildiğini belirten Demirel, “Bu rakamın az ve Avrupa'nın altında. Türkiye yüzde 50'nin üzerine çıkmalıdır” diye konuştu.
Atatürk Üniversitesi'nin 50'nci kuruluş yıldönümü kutlamalarına katılmak için bugün saat 11.30'da özel uçakla Erzurum'a gelen 9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i havalimanında Vali Vekili Kasım Yekeler, Büyükşehir Belediye Başkanı AKP'li Ahmet Küçükler, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Sütbeyaz, eski bakanlardan Ekrem Ceyhun ile siyasetçiler karşıladı. Havalimanındaki siyasetçiler, Süleyman Demirel'in elini öpmek için birbirleriyle yarıştı.
Atatürk Üniversitesi Konukevi'nde bir süre dinlendikten sonra Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezi A Salonu'na geçen Demirel, eski rektörlerin de katıldığı törende bir konuşma yaptı. Öğretim üyeleri ve öğrencilerle kürsüden sık sık diyalog kuran Demirel, 1950 Türkiyesi'nde 4 üniversite, 1960'ta ise 7 üniversite bulunduğunu anımsattı. 1960'tan beri siyasetçi olarak Türkiye'nin hizmetinde olduğunu anlatan Demirel, şunları söyledi:
“Nerede, ne var, hangi şartlar hakim, hepsini biliyorum. Türkiye'nin bugün 92 üniversitesi var. 1965'te üniversite çağındaki 100 çocuktan 4'ü okuyabiliyordu. Bugün ise 100 çocuktan 30'u okuyabiliyor. Bu rakam da azdır. Avrupa'nın çok altında. Eşik yüzde 50'dir. Türkiye 50'nin üzerine çıkarmalıdır. Diyeceksiniz ki ‘Bu kadar çocuğu okutup ne yapacaksınız? Üniversiteden diploma alıyor, iş bulamıyor’ Yani cahil kaldığı zaman iş bulabiliyor mu? Hele okuyan ile cahili bir tutamazsınız. Böyle bir yanlışlığa düşmeyelim.”
‘KADIN, UYGAR TOPLUMDA YERİNİ ALMIŞSA ENDİŞELENMEYİN’
Bugün üniversitelerde 2.5 milyon gencin okuduğunu söyleyen Demirel, “Beni gururlandıran bunun yarıya yakınının kız olmasıdır. Çeşitli üniversitelerdeki diploma törenlerine katılıyorum. Oradaki mezun olanların en az yarısının kız olduğunu görüyoruz. Bazı bölümlerde bölüm birincileri kızlardır. Büyük Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurduğu zaman üç işaret verdi. Türkiye mutlaka çağdaş, uygar ve zengin olacaktır. Ben 60 sene bu üçünün arkasından koştum” diye konuştu. Demirel, “Eğer halkının yüzde 99'u müslüman olan bir toplumda kadın, uygar toplumdaki yerini almışsa hiç endişe etmeyin. Sonsuza kadar ayaktayız. Sonsuza kadar. Öğretmenlerin yarısı, yargıçların yüzde 40'ı, hekimlerin yarısı kadın. Anayasa Mahkemesi başkanı, 5 rektör kadın. Bu Atatürk Türkiyesi, çağdaş Türkiye'dir” dedi.
‘SİYASİLER UNUTULMAK İÇİN VARDIR’
Atatürk Üniversitesi destanını yaratmada emeği geçenlere teşekkür eden Demirel, şöyle devam etti:
“Devletin yukarı kademelerinde görev yapmış birisi olarak devlet, millet adına teşekkür etmek bana düşüyor. Bizim toplumumuzda siyasiler çok kadersizdir. Siyasiler aslında unutulmak için vardırlar, unutulmamak için değil. Ama unutulurlarsa insan üzülür gibi geliyor. Bunun için çok kere siyasileri ben kollarım. Çünkü ben de siyasetin içinden geliyorum, biraz bana da dokunuyor. Bu tesislerin burada kurulmasında karar veren bir hükümet, bu kararı çıkaran parlemento, bunu onaylayan bir cumhurbaşkanı var. Atatürk’ün Doğu Anadolu’da bir üniversite kurulması mesajını o döneme taşıyan Celal Bayar’dır. 50’li yıllarda bu üniversite nerede kurulması gerektiği sorulduğu zaman Atatürk’ün vasiyetinin Erzurum olduğu şeklinde söylemiştir. Ve dönemin hükümet başkanı Adnan Menderes’tir. Buranın temel atma töreninde Celal Bayar ve Adnan Menderes, Milli Eğitim Bakanı Rıfkı Salim Burçak var. Bunların hepsini bir alkışlayalım.”
‘50 YIL BİTTİ, ÖNÜMÜZDEKİ 50 YILA BAKALIM’
Erzurum Atatürk Üniversitesiyle ilgili bir talep geldiğinde parlamentodakilerin koşarak çalıştıklarını anlatan Süleyman Demirel, Amerika'daki Nebraska, Pistburg, Ohaio ve Newyork City üniversitelerine katkılarından dolayı teşekkür etti. “Bunların hepsini alkışlayalım” diyen Demirel, 50 yılın geride kaldığını, şimdi ilerideki 50 yıla bakılması gerektiğini söyledi. Dünyanın küçüldüğünü, sınırların değerini kaybettiğini ve küreselleşme olayına tanık olduklarını ifade eden Demirel, insanların birbirine daha fazla yaklaştığını, işbirliği içindi olduklarına dikkat çekti. Hiçkimsenin yalnız başına ayakta durmasının mümkün olmadığına işaret eden Süleyman Demirel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Herkesin birbirine ihtiyacı var. Bir barış dünyası olacak bu dünya. Ama bu dünyada üç tane önemli hadise var. Dünyada 192 ülke var, bunun 122’si demokrasi, insan hakları ve piyasa ekonomisini kabul etmiştir. Bu yepyeni bir dünyadır ve bu dünyada rekabet sınır tanımayan bir olaydır. Rekabete hazır olmayanların geride kalmaması mümkün değildir. Rekabete hazır olmak ancak bilgi sayesinde olacak. Çağ bilgi çağı. Ünivresitelere ve tüm eğitim sistemine çok iş düşüyor. Bu güne kadar başardıklarımızdan daha fazlasını ve iyisini başarmaya, dünyaya ayak uydurmaya mecburuz. Ve Türkiye, üniversiteleriyle bunun farkındadır. Bir yarış içerisindeyiz. Bu yarışta geçmiş zamandaki gelişmelerin daha sonra farkına varacağız. Ama artık bilgi çağındayız. Ne yapacaksan herkesten iyi yapacaksın. Elektriğin, sanayileşmenin, çevrenin herkes her şeyin daha iyisini yapacak. Bu yarışa var mısınız? Diyeceksiniz ki bizden çok şey istedin. İyi ki resmi görevde değilsin. Ama ben bunları çocuklar ve sizin için istiyorum. Zengin, hukukun üstün olduğu, hatırının sayıldığı, herkes tarafından dostluğunun arandığı, Dünya’daki 10 büyük ülke arasında bir Türkiye için istiyorum. Hep beraber koşalım mı? Evet koşalım. Atatürk Üniversitesi’nin 50’inci yılında milletime buradan vereceğim mesaj, Atatürk’ün ruhu şad olsun, ebedi istiradgahında mutlu olsun istiyorsak gelin bu büyük adıma koşalım. Uygarlık, çağdaşlık içerisinde daha iyi Türkiye için koşalım.”
‘ERMENİLER 90 YILDIR BİR YALANLA UĞRAŞIYORLAR’
Atatürk Üniversitesi'nde 50'nci yıl kutlaması, müzik dinletisinin ardından ABD Kentucky Louisville Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Justin A. McCarthy, ‘Ermenilerin Meselesi, Gerçekler ve Yansımalar’ konulu bir konferans verdi. Amerikalı tarihçi Prof. Dr. Justin A. McCarthy, şunları söyledi:
“90 yıldır bir yalanla uğraşıyorlar. O zamanki Türk hükümetinin soykırım yapması söz konusu değildir. Soykırım çok ciddi ve büyük bir suçtur. BM'nin en yaygın tanımıyla soykırım bir etnik, dinin ve ulusal bir toplumun topluluk halinde yok edilmesi demektir. Bunu ancak Hitler’in Yahudilere yönelik yaptığı soykırım karşılayabilir. 1’inci dünya savaşı sırasında Türkiye bir savaş halindeydi ve Ruslara karşı savaşıyordu. Ve Ermeniler Osmanlı İmparatorluğu’nun bir unsuruydu. Herkes askere alındı. O şartlarda o günkü nüfusa göre Ermenilerin Osmanlı ordusuna 50 bin asker vermeleri gerekiyordu. Ancak bazı Ermeniler askere alındı ama bunu vermediler. Askere alınanlar da silahlarıyla birlikte ordudan kaçarak, Ruslara katıldı. Ajan oldu, çetelere karışıp dağlara çıktı. Bu 50 bin askerin tamamını Ermeniler vermiş olsaydı Osmanlılar Rus savaşını kazanırdı. İlk Ermenistan cumhurbaşkanının bizim elimizde bulunan bir açıklaması var. Ne diyor. Taşnaklara Rusya 2.4 milyon ruble para yardımında bulunmuş. Bu savaş döneminde ermeniler sürgüne gönderildi kabul ediyoruz. ama bu savaş şartıdır. Bunların yüzde 80’i Suriye’ye sağ olarak vardılar. Aynı şeyi sınır yakınındaki Müslümanlar içinde Ruslar uyguladı. Avrupa Birliği, AB parlementosu, soykırımı Türkiye’ye karşı siyasi bir kelime olarak kullanıyorlar. Tarafsız olmadıkları gibi ön yargılılar. Türkler bunu yapmıştır diyorlar. Ama Osmanlı ve diğer ülke arşivlerine göre hiçbir şekilde Türklerin soykırım yaptığı, planladığı ve uyguladığı söz konusu değildir. Bu dönemde en çok Ermeni çetecilerden dolayı Van, Bitlis ve Erzurum’daki Müslümanların yüzde 40’ı öldürüldü. Bu savaş döneminde acı şeyler oldu. Burada olanlar soykırım değil, bir savaş kaybıdır. Bu mantıkla yaklaşılırsa tarih boyunca yapılan tüm savaşlar soykırımdır. Böyle bir şey olamıyacağına göre, Ermeni soykırımı vardır demek doğru değil. Amerika’da ve Avrupa’da Ermeniler ekonoik olarak çok güçlü olduları için politikacılar onlardan destek alıyor. Karşılığında da soykırımı savunuyorlar. Bu önyargıyı bunu anlatması lazım.”
Konuşması bitiminde Prof. Dr. Justin A. McCarthy'a Süleyman Demirel tarafından fahri doktora cübbesi verildi. Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Sütbeyaz, 9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e ve Prof. Dr. Justin A. McCarthy'a günün anısına birer plaket takdim etti.
Sahnenin merdivenlerinden inerken Demirel, düşme tehlikesi atlattı. Ancak, korumalar Demirel’i tutarak düşmesini önledi.
Öte yandan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Sütbeyaz da 84 yıllık cumhuriyet tarihinin 50 yıllık bir geçmişine sahip 6’ncı üniversite olarak kurulan Atatürk üniversitesi’nin rektörü olarak büyük bir heyecan duyduğunu bildirdi. Prof. Dr. Yaşar Sütbeyaz, 50 yılda cumhuriyet Türkiyesi’ne 120 bin mezun vermenin gururunu yaşadıklarını belirtti.