Güncelleme Tarihi:
İzmirli Esen Demirkent, 1989 yılında Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun oldu. Hayatını mühendis Uğur Demirkent ile birleştiren Esen Demirkent’in Öykü isminde bir kızı oldu. 22 sene boyunca mesleğinde yükselerek ilerleyen çeşitli özel şirketlerin planlama, satın alma gibi departmanlarında çalışan ve son olarak uluslararası bir firmada üretim hizmetleri direktörü olarak görev yapan Demirkent, 4 yıl önce yakın çevresini şaşırtan bir karar aldı. Emekli olmaya karar vererek şirketten ayrılan ve ardından üniversite sınavına giren Demirkent, Yaşar Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü tam burslu olarak kazanmayı başardı. Aldığı kararın en başta eşi ve kızı tarafından yadırgandığını, ancak öğretmen emeklisi olan anne ve babasının kendisine oldukça destek verdiğini anlatan Demirkent, bu yılın hem bölüm hem de üniversite birincisi olarak 2’inci diplomasını eline aldı. Demirkent, neden bir kez daha öğrenci olmak isteğini şöyle anlattı:
"İlk üniversite eğitimimi tamamlamamın ardından 22 yıl boyunca pek çok uluslararası şirkette aralıksız çalıştım. Bu süre zarfından yurtdışına pek çok iş seyahatleri gerçekleştirdim ve her ülkenin kültürüne, diline ilgi duymaya başladım. Ancak geçen yıllar içinde İngilizce’ye olan hakimiyetimi kaybetmeye başladığımı fark ettim. Hem buna son vermek hem de mevcut hayatımdan çıkıp başka bir hayata başlamak ve İngiliz kültürünü yakından öğrenebilmek için tekrar üniversite okumaya karar verdim. Kendi kendime de ‘iş hayatında başarma duygusunu tattın, artık değişim zamanı, kendini geliştirecek başka bir yola gir’ dedim. Başta kızım ve eşim olmak üzere yakın çevrem bu kararıma oldukça şaşırarak, ‘niye kendini bu strese sokuyorsun’ dediler. Fakat benim öğrenciyken ne kadar mutlu olduğumu gördükçe onlar da zamanla bana hak verdiler. Hatta eşimin de benimle birlikte tekrar üniversite okumasını çok istedim. Ancak kendisini ikna edemedim."
Yeniden öğrencilik bana çok şey kattı
22 Yıl sonra tekrar üniversiteye başlamanın kendisine büyük cesaret verdiğini belirten Demirkent, yaşadığı öğrencilik deneyimi için şunları söyledi:
"İlk üniversitemi gençlik heyecanıyla yaşadım diyebilirim. İkinci üniversite deneyimimde ise tüm unvanlarımı bir kenara bırakarak her şeye sıfırdan başladım. Zaten genç bir yaş grubu ile bir araya gelmek ise insana çok güzel bir enerji veriyor. 4 senenin sonunda iyi ki okudum diyorum. Geçen 4 sene beni çok zenginleştirdi, dünyaya bakış açımı değiştirdi. Şimdiki hedefim yine okumak. Yine Yaşar Üniversitesi’nde yüksek lisansa başlayacağım. Ayrıca ilgi duyduğum başka dillerle de ilgili çalışmalarım olacak. Özetle öğrenmeye devam edeceğim."
Bizi hiçbir engel yıldırmadı
Üniversitenin diğer mezunları, İzmirli Döne ve Selçuk Beşer çiftinin ikizleri Ece ve Ebru Beşer de örnek olacak bir başarı hikayesine imza attı. Erken doğumla dünyaya gelip kuvöze alınan, ancak oksijensiz kaldıkları için ‘serebral palsi’ adı verilen beyinden kaynaklanan hareket özrü oluşan ikizler, hayatları boyunca yaşayacakları fiziksel engelle baş başa kaldı. Ancak çok sevdikleri ikizlerinin sağlıklı büyümeleri ve iyi bir eğitim almaları için büyük bir çaba gösteren Beşer çifti, mezuniyet töreninde büyük bir mutluluk yaşadı. Tam burslu olarak kazandıkları Yaşar Üniversitesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü’nden Ebru Beşer bölüm 2’incisi, Ece Beşer ise bölüm 3’üncüsü olarak mezun oldu.
"Kızlarımızla gurur duyuyoruz"
Başarılı olmak için çok çalıştıklarını söyleyen ikizlerden Ebru Beşer, şimdiki hedefinin İngiltere’de sosyoloji eğitimi almak olduğunu söyledi. Ece Beşer ise yaşamını belgeselci olarak sürdürmek isteğini belirterek, kendilerine büyük destek veren anne ve babasını çok sevdiğini dile getirdi. Kızları ile gurur duyduklarını söyleyen Beşer çifti ise duygularını, şöyle anlattı:
"Birçok aile fiziksel engelli çocuklarını toplum içine katıp akranlarıyla beraber gelişmekten, eğitim almaktan ne yazık ki mahrum bırakıyor. Böyle çocuklar genelde rehabilitasyon merkezlerine yönlendiriliyor. ‘Bu çocuklar okusa ne olacak’ zihniyeti de çok yanlış. Eğitim onları üç dört adım daha ileriye götürüyor, bakış açıları değişiyor, sosyal çevreleri oluşuyor. Aileleri bu konuda bilinçlendirmek lazım. Ancak ben umutluyum. Benim kızlarım başarılarıyla diğer engellilere örnek olacak."