Güncelleme Tarihi:
Deyimler ve atasözleri kalıplar halinde kullanılan kelime gruplarıdır. Hepsinin kendine ait bazı anlamları bulunmaktadır. Bu anlamların, ilk bakışta anlaşılması zor da olsa zaman içerisinde aşinalık göstererek rahatlıkla kullanabilmemiz mümkün olmaktadır. Deyimler ve atasözleri sayesinde rahatlıkla etkili ifadeler oluşturabiliriz.
Deyimler
Deyimler, atasözlerine kıyasla çok daha kısa yapılardan oluşmaktadır. Bundan dolayı cümle içerisinde farklı şekillerde kullanabilmek mümkün hale gelmektedir. Deyimlerin oluşması için en az iki sözcüğün bir araya gelmesi gerekmektedir. Ancak tabii ki de daha uzun deyimler de bulunmaktadır.
Şifayı kapmak, dırdır etmek ve can atmak deyimlerini örnek olarak verebiliriz. Can atmak, çok istemek anlamında kullanılmaktadır. Dırdır etmek ise söylenip durmak anlamına gelmektedir. Şifayı kapmak ise hastalandığını ifade etmektedir.
Deyimler, mecaz anlamdaki kalıplardır. Bundan dolayı deyimlerde verilmek istenen ifadeyi anlayabilmek adına deyimin cümle içerisinde kullanma şekline dikkat etmeniz gerekmektedir. Yani deyimi gördüğümüzde bu deyimi cümle içerisindeki kullanım şekli ile değerlendirmemiz en doğru yol olacaktır.
Örneğin baltayı taşa vurmak deyimi, karşımızdaki biri için incitecek söz söylemek anlamına gelmektedir. Aslında ortada baltanın taşa vurulmuş olduğu gibi bir durum bulunmamaktadır.
Deyimler için, atasözlerinde olduğu gibi genel kural niteliği bulunmamaktadır. Atasözlerinin amacının öğüt vermek ve gerçekleri belirtmek olmasına karşın deyimlerin amacı kavramı ya da durumu etkileyici bir şekilde ifade etmektir. Deyimlerle atasözlerinin farkları arasında bulunan en belirgin özellik bu olmaktadır.
Örneğin, ışık göstermek İfadesindeki deyim yol göstermek anlamındadır. Kabak tadı vermek deyimi ise bıktırmak anlamına gelmektedir.
Deyimler, tek bir sözcüğe benzer şekilde görev yapmaktadırlar. Deyimlerin kullanımı hangi cümle içerisinde olursa olsun aynı anlama çıkmaktadırlar.
Örneğin rızkını taştan çıkarmak deyimi en sıkıntılı durumlarda dahi geçimini sağlamak anlamına gelmektedir. Üzerine tuz biber ekmek ise bir kişinin derdini fazlalaştıracak ve acısını derinleştirecek söylemlerde bulunmak anlamındadır.
Atasözleri
Atasözlerinin çok çeşitli özellikleri bulunmaktadır. Atasözleri, yol gösterici ve öğüt verici niteliktedir. Anonimdir. Yani kimin tarafından ortaya çıkarıldığı belli değildir. Bundan dolayı toplumun ortak ürünü olarak kabul edilmektedirler. Atasözleri, kalıplaşmış cümlelerdir. Tek bir kelimesi dahi değiştirilememektedir. Atasözleri anlatımımızı ciddi anlamda güzelleştirir ve güçlendirir. Atasözleri sayesinde çok daha etkili şekilde konuşabiliriz.
Atasözleri çoğunlukla mecaz anlamda kurulmuştur. Yani atasözlerinin içerisinde benzetmeli bir ifade vardır. Ancak bazı atasözleri de gerçek anlamlarında kurulmuştur. Bunlar, deneyim ve gözlem sonucu söylenen cümlelerde görülmektedir. Kesin bir yargı belirtmektedirler.
Atasözleri, özlü ve kısa sözcüklerden oluşmaktadır. Böylelikle az sözle büyük bir yaşam deneyimini anlatabilme imkanına sahiptir. Bundan dolayı Atasözlerinin içerisinde kullanılan kelimeler oldukça etkili biçimde kullanılmıştır.
Örneğin tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır atasözü en bilindik atasözlerinin başında gelmektedir. Bizlere güzel bir üslupla birlikte amaçlarımıza ulaşabileceğimizi söylemektedir.
Sakla samanı gelir zamanı atasözümüz ise çok yoğun şekilde kullanılan bir diğer atasözümüzdür. Bizlere, tasarrufu ve elimizdekilerin değerini bilmemiz gerektiğini öğütlemektedir.
Üzüm üzüme baka baka kararır atasözümüz de yoğun şekilde bilinmektedir. Bu atasözümüzde arkadaşların birbirine benzeyeceği ifade edilmektedir. Bundan dolayı arkadaş çevremizi doğru kişilerden oluşturmamız gerektiği önerilmektedir.
Ne ekersen onu biçersin atasözümüz davranışlarımıza dikkat etmemiz gerektiğini söylemektedir. Çünkü bizler, davranışlarımızın sonuçlarını alan varlıklarız. Bundan dolayı iyi davranışlar içerisinde bulunmak bizlerin iyi sonuçlara ulaşacağını göstermektedir.
Yalancının evi yanmış, kimse inanmamış atasözünde yalancılığa dikkat çekilmektedir. Yalan söyleyen kişinin sözüne güven olmayacağını belirtmektedir. Bundan dolayı doğruyu söylememiz bize öğütlenmektedir.