‘29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’ nasıl anlatılmalı?’

Güncelleme Tarihi:

‘29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’ nasıl anlatılmalı’
Oluşturulma Tarihi: Ekim 28, 2024 09:49

Aramızda çocukluğunda ya da gençliğinde bir milli bayram günü şiir okuma heyecanını yaşamamış olan var mı? 1970’li yıllarda ilkokul öğretmenim Mesude Aksoy’un ilçedeki kutlamalarda beni kürsüye çıkarıp bana şiir okutma çabası, hiçbir zaman gözümün önünden gitmez. Sınıfı süslerken öğretmenim benden, küçük makası doğrudan kendisine vermeyip sıranın üzerine bırakmamı istemişti.

Haberin Devamı

Tarih-i Osmanî Encümeni üyesi olan İhtifâlci Mehmet Ziya Bey, bu coğrafyada yıllar önce bu tür milli bayram ve törenlerin modern toplum hayatındaki önemini anlamıştı. 1926 yılından itibaren de Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nda çalışan eğitim bilimciler ve program geliştirmeciler, öğretim programlarına İstiklâl Harbi ve Cumhuriyet’in ilanı ile ilgili konuların, milli bayramların kutlandığı ay ve haftalara denk gelecek şekilde konmasına dikkat ederdi.

AKTİF KATILIM GEREKLİDİR
Adı üstünde milli bayram. Çocuklar, gençler ve yetişkinler için gerekli ortamı hazırlar. Bayramlar anlatılmaz, yaşanır. Gençlerin milli bayramlarda ‘Tarih yapmasına’ fırsat vererek hem duygu hem de düşünceleri eğitilir. ‘Tarih yapma’, konstrüktivist tarih sınıflarında pasif bilgi edinmenin çok ötesindedir ve öğrencinin aktif katılımını gerekli kılar. Örneğin; bir genç, rahmetli Prof. Dr. Halil İnalcık’ın (1964) Türk Kültürü dergisindeki ‘Türkiye’de cumhuriyet fikrinin gelişme safhaları’ makalesini okur ve okul tarih panosuna bir tarih şeridi hazırlar.
Başka bir genç, Atatürk’ün ‘Eğer Alemdar Mustafa Paşa, Mustafa Reşit Paşa’nın bilgi ve kültürüne sahip olsaydı, benden önce cumhuriyeti getirebilirdi’ olmuşa rağmen düşünme (counter-factual thinking) örneği üzerine bir tarih denemesi yazar ve yerel gazetede yayımlatır.

Haberin Devamı

YAZILAR OKUL DERGİSİNDE YAYIMLANDI
Bir öğrenci, 1870 Jön Türk basınında (Namık Kemal, Basiretçi Ali Efendi, Ziya Paşa’nın yazıları) cumhuriyet konusunun nasıl ele alındığı üzerine radyo programı söyleşi metni hazırlar.
İki genç hayal ediniz, biri PTT Nazırı Sağır Ahmet Paşa’nın oğlu İnkılâpçı Mehmet Emin Bey (1843-1874) hakkında yazı yazar, diğeri de Tarsusî-zâde Ali Münif’in (1873-1931), 1904’te yazdığı ‘Arzû-yı millet: Cumhuriyet’ şiirini analiz ederek bunlar hakkında kısa bir biyografi çalışması yapar ve okul dergisinde yayımlar.

SENARYO YAZDILAR
Bir öğrenci, 29 Ekim 1923 Pazartesi günü saat 13.30’da Halk Partisi Genel Kurulu ve akşam saat: 20.30’da TBMM’deki olayların tarihsel canlandırılması için bir senaryo metni hazırlar. Bir grup genç, sınıfta Meşrutiyet ve Cumhuriyet Meclislerinde karar alma süreçleri dramatizasyonunu yapar.

Haberin Devamı

LEVHAYI ARAŞTIRDI
Bir öğrenci, eski bir fotoda TBMM kürsüsünde arka duvarda ‘İş konusunda onlarla müşavere et’ mealindeki Kur’an-ı Kerim, Âl-i İmrân Suresi, 159. Ayet’in yazıldığı hat levhasının asılı olduğunu görür. Bu levhanın neden asıldığını ve arkasındaki düşünceyi anlamak için bir araştırma yapar ve bu araştırmayı sınıfta arkadaşlarına sunar.

OKUL SERGİSİ TASARLADI
Bir genç, okulda 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in İlanı’nın yurt ve dünya gazetelerine yankısı üzerine bir okul sergisi tasarlar. Bu haberin yerel televizyon kanalında çıkması için girişimde bulunur.
Bir genç, Atatürk’ün ‘Ben Ankara’yı coğrafya kitabından çok tarihten cumhuriyet merkezi olarak öğrendim. Anadolu Selçuklu Devleti’nin parçalanması üzerine beylikler arasında Ankara Cumhuriyetini görmüştüm. Burada o cumhuriyet yeteneği sürüyor.’ sözünü, bir araştırma projesine dönüştürerek Ankara’daki ahilik sistemi üzerine bir rapor hazırlar.

Haberin Devamı

MÜNAZARA YARIŞMASI, MÜZE GEZİSİ
Bir öğrenci grubu, Taksim Cumhuriyet Anıtı ve İtalyan Heykeltraş Pietro Canonica, bir başka öğrenci grubu Ulus Cumhuriyet Anıtı ve Avusturyalı Heinrich Krippel hakkında araştırma yapar ve sınıfta ‘Canonica mı? Krippel mi?’ konulu bir münazara yarışması düzenlenir.
Bir öğrenci, Ankara Resim Heykel Müzesi’nde bulunan Cumhuriyet’in 10. yıl dönümü münasebetiyle yapılan resim sergisinin peşine düşer, sınıfın müze gezisinde arkadaşlarına ressamlar ve tabloları hakkında rehberlik eder.
Bazı gençler, ailenin yaşlı üyeleriyle ‘Siz, Cumhuriyet Bayramı’nı nasıl kutluyordunuz?’ konulu bir sözlü tarih çalışması yapar. Bu çalışmayı arkadaşlarına ve ailelerine sunar.

Haberin Devamı

YAPY ZEKANIN HATALARINI DÜZELTTİ
Bir öğrenci, Muallim Abdülkadir Ungan’ın Zavallı Bir Kuşun Feryadı (1915-1929) adlı anı kitabını okur. 1925’te öğretmen okulunda yatılı öğrencilerden ihtifallere (törenlere) katılacak olanların, katılamayanların harici elbiselerini ödünç giydiklerini öğrenir. Kitabın ilgili bölümünü (s.118-125) arkadaşlarına sınıfta okur ve yorumlar.

Bir öğrenci, Romanya asıllı Fransız tarihçi Eugen Weber’in (1976) Köylülerden Fransızlara kitabını okur, Türk ve Fransız modernleşmesini karşılaştıran bir performans ödevi hazırlar.

Bir öğrenci, yapay zekâ’ya ‘Türkiye Cumhuriyet’e nasıl kavuştu?’ diye bir soru sorar ve yapay zekâ’nın yanıtını, bir cumhuriyet tarihi uzmanı ile irdeledikten sonra sınıf arkadaşlarıyla paylaşarak sınıfta, yapay zekânın hataları ve nedenleri üzerine tartışır.
Okuldaki kültür ve edebiyat kulübü öğrencileri, okul müdürünün izniyle danışman öğretmenin rehberliğinde yakındaki üniversiteden cumhuriyet üzerine konferans vermesi için bir cumhuriyet tarihçisini okullarına davet eder, afişi hazırlar ve konferans yerini düzenler.

Haberin Devamı

EĞİTİMİN 5 İLKESİNE UYGUN ETKİNLİKLER
Sonuç olarak, böyle bir okul ortamı, ancak Rousseau, Kant ve Pestalozzi gibi düşünürlerin pedagoji üzerine klasiklerini okumuş en aydın, en bilgili ve kültürlü okul müdürü ve öğretmenler ile sağlanabilir. İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu’nun (1942) eğitimdeki beş ilkesine (şahsiyet, muhit, travay, randıman, inisiyasyon) dikkat edilerek yapılan bir etkinlik planlaması oldukça kullanışlı olacaktır. Yukarıdaki etkinlikleri yaparken gençlerin tarih okuryazarlığı da gelişir. Gençler, bu etkinliklerle tarih yazanların, tarih yapanlara sadık kalıp kalmadığını, tarihçilerin argümanları ile destek aldıkları kanıtlar arasında sağlam ilişkinin olup olmadığını kavrar. Bu gençlerin, ders dışında arkadaşlarıyla ve aileleriyle etkinlikleri hakkında konuştukları da düşünülebilir.
Richard Livingstone’un dediği gibi ‘eğitimde bir geciken aksiyon kanunu’ vardır. Yani iyi bir öğretmen, sarf ettiği çabanın en seçkin meyvelerini belki hiçbir zaman göremeyecektir. Yıllar sonra yaşlı bir kadın ya da adam, torununa 2024’te lisede öğrenci iken etkinliğini haber yapan gazete kupürünü o günkü heyecanla ve gururla gösterir. Ve böylece torunda da bir kıvılcım yakılmış olur.
Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun.

PROF. DR. BAHRİ ATA KİMDİR?
1969’da İzmit/Kocaeli’de doğan Bahri ATA, 1991’de ODTÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nden mezun oldu. 1991’de İstanbul Kağıthane’de İmece İlköğretim Okulu’nda tarih öğretmeni olarak mesleğe başladı. 1994 ve 1998 arasında Bolu AİBÜ’de Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi dersi okutmanı olarak görev yaptı. Boğaziçi Üniversitesi’nde (1997) tarih, Gazi Üniversitesinde (1998) tarih eğitimi alanında yüksek lisansını tamamladı. 1998’de Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde araştırma görevlisi oldu. 2001’de Gazi Üniversitesi’nde tarih eğitimi alanında doktora tezini tamamladı. Askerlik hizmetini Bursa Işıklar Askeri Lisesi’nde tank asteğmen/tarih öğretmeni olarak tamamladı. 2005’te Yrd. Doç., 2010’da Doçent, 2017’de Profesör oldu.

UNESCO Türkiye Milli Komisyonu İhtisas Komitesi Üyeliği (2010-2014), Atatürk Köşk Müzesi Danışmanlığı (2012-2014), TÜBİTAK Bilim Merkezleri Denetleme Kurul Üyeliği (2014-2016), MEB, Talim ve Terbiye Kurulu Üyeliği (2019-2021) gibi görevlerde bulundu.

BAKMADAN GEÇME!