Güncelleme Tarihi:
Kırılmanın en derin yaşandığı alanların başında hiç kuşkusuz eğitim geliyor. Eğitim tarihinde 2020’de yaşananlar hakkında ilerde daha çok ve sağlıklı analizler okuyacağımıza eminim. Zira yaşadığımız krizlerin tüm sıra dışılığına rağmen 2020 yılı, eğitim tarihi açısından pek çok eğitim alışkanlığımızı kenara koymak durumunda kaldığımız ve yeni alışkanlıklar geliştirmek için zorlandığımız son derece fırsatlar barındıran ilginç bir yıl oldu. Şöyle geriye dönüp baktığımızda karşı karşıya kaldığımız zorluklar, acil durumlarda kısa süre içerisinde çözüm üretebilme kabiliyetlerimizi ve dayanıklılığımızı çok arttırdı. 11 Mart 2020’de ülkemizde ilk vakanın tespit edildiği açıklandı. Bir gün sonra yapılan Kabine Kurulu toplantısında 69 bin 963 okulumuzda salgın riski nedeniyle yüz yüze eğitime ara verme kararı alındı. Salgının Türkiye’de görülmesi ve eğitim kurumlarına yansıması durumunda neler yapılacağı konusunda Milli Eğitim Bakanlığı’nda (MEB) ön hazırlıklar vardı. Kabine Kurulunda bu olasılıklar değerlendirildi ve öğrencilerin eğitimlerine uzaktan eğitimle devam etmesine karar verildi. Ailelerin hayatındaki yeri ve önemi düşünüldüğünde okulların kapanmış olması masada duran büyük bir krizdi. Şimdi her mahallede değil her hanede okul kurmak gerekiyordu. Bu krize çözümler geliştirilmesi için süreçte üç temel düstur üzerinden uzaktan eğitim stratejileri geliştirildi:
1- Erişilebilirlik,
2- Adalet,
3- Kapsayıcılık.
10 GÜNDE 3 TELEVİZYON KANALI: TRT EBA SERÜVENİ
12 Mart’ta Kabine Kurulunda uzaktan eğitim için TRT ile MEB ortaklığında televizyon kanalları kurulacağı açıklandı. 23 Mart Pazartesi günü itibarıyla da yayınların başlaması gerekliydi. Bu kararın alınmasında eğitimin her öğrenci tarafından erişilebilir ve adil olması hassasiyetiyle hareket edildi. Nihayetinde her hanede okul kurmak hedefleniyordu. TRT ile MEB yetkilileri hızlı bir planlama yaparak, ilkokul, ortaokul ve liselere ayrı kanalların oluşturulması için çalışmalara başladı. Tabii kamera karşısına çıkmak için öğretmenleri ikna kolay değildi, çünkü bir yandan salgın riski söz konusu, bir taraftan da Türkiye’nin tüm çocuklarına öğretmenlik yapmak, sınıfınızı dışardan yabancı birçok kişinin izlemesi mesleki açıdan son derece meydan okuyucuydu. Ne yazık ki yayınlar başladıktan sonraki süreçte korkuları besleyecek şeyler de yaşandı; sosyal medyada linç edilen ve bu nedenle ekipten ayrılan öğretmenlerimiz oldu. Şükür ki çoğunluğu halen bizimle çalışıyor ve şimdi kamera karşısına keyifle, yeni fikirlerle profesyonelleşerek çıkmaya devam ediyor. 23 Mart 2020’de başlayan yayınlar bugün hiç kesintiye uğramadan öğretmenlerimiz ve TRT ekipleri sayesinde sürüyor. Kanallarda çekim standartları ve öğretmenlerimizin kamera önü becerileri geliştikçe içerikler zenginleşiyor. TRT EBA kanallarında uzaktan eğitim stratejisinin temel düsturlarından olan erişilebilirlik ve adaletin yanında ‘kapsayıcılık’ı da gözeterek yayın politikaları güncellendi. Bu kapsamda, 23 Mart’tan kısa bir süre sonra kanallarda özel eğitim öğrencileri için her gün iki saat özel eğitim yayınları yapılmaya başlandı. Göçmen öğrencilerin uyum süreçlerini desteklemek için her gün onlara özel Türkçe dersleri yayınlanmaya başlandı. Bugün hiçbir televizyon kanalında göremeyeceğiniz şekilde tüm içerikler işaret dili desteğiyle yayınlanmaya devam ediyor. Okulöncesi öğrencilerimiz için her sabah 08.00’de ve 19.30’da özel kuşaklar yayınlanmaya başlandı. Liselere Giriş Sınavı (LGS) ve Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) hazırlanan öğrencilerimiz için de hafta sonu ‘sınav özel’ konu anlatımı ve soru çözümü yayınlarımız devam ediyor. Kanalların sadece öğrencilere değil yetişkinlere de hitap etmesi için öğretmenlerimiz ve velilerimiz için her akşam yetişkin kuşakları hazırlandı. 20.30’da öğretmenlerimiz mesleki gelişimleri için, velilerimiz veli rehberliği için hazırlanan bu programları takip edebilirler. Yayın hayatına başlarken bazı küçük aksaklıklar yaşansa da bugün TRT EBA kanallarının içeriklerinin dünya standartlarında olduğunu ve sadece TRT EBA içeriklerini takip eden bir öğrencinin eğitiminde ciddi bir kayıp yaşamayacağını gönül rahatlığıyla ifade edebilirim.
SALGIN DÖNEMİNİN CAN SİMİDİ: EBA DİJİTAL
Eğitim Bilişim Ağı (EBA), MEB tarafından oluşturulan dijital eğitim platformudur. Okulöncesinden 12’nci sınıfa kadar özel okul öğrencileri de dahil olmak üzere yaklaşık 18 milyon öğrenci, 1 milyon öğretmen ve velilere hizmet ediyor. 2012 yılından beri var olan ve uzun süreden beri eğitimcilerin daha sık kullanması konusunda sürekli bilgilendirme yaptığımız, hala bilmeyen öğretmenler var diye yakındığımız EBA dijital platformu, salgın döneminde tabir yerindeyse ‘can simidimiz’ oldu. Google’da 2020 boyunca en çok aranan kelime ‘coronavirus’ iken, Türkiye’de en çok ‘EBA’ kelimesi arandı. Özetle 2020’de eğitimin anahtar kelimesi şüphesiz ‘EBA’ oldu. 2018’den itibaren EBA platformunun kullanıcı kapasitelerini arttırma ve içeriklerini düzenleyerek zenginleştirme çalışmalarına hız verildi. Tabii bu çalışmalar, öğrencilerin öğrenme alternatiflerini çeşitlendirme ve eğitimde güvenilir dijital içerikler oluşturma motivasyonuyla her koşulda kullanılmak üzere hazırlanmıştı. Bu öngörü sayesinde salgın döneminde uzaktan eğitim çalışmalarının güçlü bir zemin üzerinde yapılabilme fırsatı oldu. EBA’nın farklı birçok uygulaması var ancak bu dönemde ‘EBA Canlı Ders’ ve ‘EBA Akademik Destek’ (ADES) uygulamaları yoğun şekilde kullanıldı. Özellikle canlı dersler sayesinde öğrencilerimiz kendi öğretmenleri ve sınıflarıyla çevrimiçi ders yapabilme fırsatı yakaladı. 13 Nisan 2020’de başlayan uygulamada günlük sadece 40 bin ders yapılabilirken bugün altyapının geliştirilmesi sayesinde 2 milyonun üzerinde canlı ders yapılabiliyor. Dünyanın gelişmiş pek çok ülkesinde EBA benzeri platformların hiç var olmadığı düşünüldüğünde Türkiye EBA’da 2019’dan bu yana yaptığı çalışmalarla dünyaya örnek bir ‘dijital reform’ gerçekleştirdiğini söyleyebiliriz. EBA içeriklerinden ve uygulamalarından daha fazla öğrencinin yararlanması için de 500 bin tablet ihtiyaç sahibi öğrencilere dağıtılıyor. Evinde internet ve bilgisayar olmayan çocuklar için 15 bine yakın EBA Destek Noktası Türkiye’nin dört bir yanında, özellikle kırsal alanlarda öğrencilerin kullanımına açıldı.
YARIM MİLYON ÖĞRETMENLE ÇEVRİMİÇİ GÖRÜŞMELER: TÜRKİYE ZÜMRESİ
2020’de uzaktan eğitimle ilgili atılan her adımın sahaya yansımasını anlamak ve her öğretmenin bakanlığa erişilebilirliğini arttırmak amacıyla her gün farklı illerden öğretmenlerimizle birebir çevrimiçi toplantılar yapıldı, yapılmaya devam ediyor. Tüm akademik ve sosyal alanların zümreleriyle ‘Türkiye Zümresi’ toplantıları yapılarak alan özelinde değerlendirmeler yapılıyor. Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk öğretmenlerin geri bildirimlerini dinleyip onlarla istişarelerde bulunuyor. Bu toplantılar, şeffaf bir şekilde bakanlığın resmi YouTube kanalında her kullanıcıya açılıyor ve görüşler alınıyor. Bu sayede 2020 yılında yarım milyon öğretmene temas etme fırsatı yakalandı. Öğretmenler sahada yaşadıkları her sorunu Milli Eğitim Bakanı’nın şahsına doğrudan iletme, geliştirdikleri yeni fikirleri ve modelleri sunma imkânı yakalıyor. Bu toplantılarda tanıştığımız öğretmenlerin önerilerini projeye dönüştürerek gerek EBA Dijitalde gerekse TRT EBA kanallarında kullanma fırsatı da oluştu çok kez. Öğretmenler eğitimin uygulayıcıları olduklarından dolayı politika yapıcıların onları daha sık dinleme ve görüşlerini alması 2020 yılında elde edilen en önemli kazanımlardan birisi oldu.
EĞİTİM KURUMLARINDA TOPLUM YARARINA ÜRETİM
Salgın sürecinde Sağlık Bakanlığı ‘temizlik, maske ve mesafe’nin bizim için en iyi koruyucular olduğunu söyledi. Bu nedenle hijyen malzemeleri, özellikle de maskeler, ekmek gibi su gibi günlük ihtiyaçlarımız haline geldi. Talep yoğun bir şekilde artınca, bir dönem üretim arzında da bazı tartışmalar yaşandı. Her haneyi ilgilendiren bu denli büyük bir ihtiyaca eğitim kurumları tepkisiz kalamazdı. Bu nedenle meslek liselerimizde, hayat boyu öğrenme kurumlarımızda yoğun bir maske üretim mesaisi başladı. Öğretmenlerimiz ve usta öğreticilerimiz vardiyalı çalışmalarla gece gündüz maske üretimi yaparak bulundukları ilin, bölgenin maske ihtiyacını karşılamayı başardı. Hatta bazı okullarımız dış pazara açılarak ihracat yapmaya başladı. Yüz yüze eğitime başladığımız dönemde de öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin maske ve hijyen malzemesi ihtiyaçları yine kendi okullarımızın üretimleri ile karşılanmış oldu. Kendine yetebilmek güzel şey, kendine yetip başkalarına çare üretmek ise eğitimde tam da kazandırmayı hedeflediğimiz beceri.
2021 ÖDEVİ
2020 yılı krizleriyle kapımıza dayandığında, devasa sorunların kendi içerisinde müthiş imkânlar barındırdığına şahit olduk. 2021’de ise oluşan bu iklimde, her hanede okul kurmayı büyük oranda sağladıktan sonra bu sürecin yaratabileceği sosyal ve akademik kayıplar üzerine daha fazla düşünmek, çocuklarla daha yakından ilgilenmek, onlar için sunulan bu yoğun içerik arzının öğrenme deneyimlerinde ne kadar etkili olduğu konusunda daha fazla araştırma ve analiz yapmak durumundayız. Burada en az MEB kadar ülkemizdeki sivil inisiyatifler, üniversiteler ve yerel yönetimlere büyük sorumluluklar düşüyor. Bilhassa dezavantajlılık yaşayan bölgeler üzerine odak çalışmaları hem ulusal hem de yerel düzeyde yapmak yaşanan kırılmanın ülkemizin lehine sonuçlar vermesini de kolaylaştıracaktır. Bu konuda tüm Türkiye’ye örnek teşkil edecek araştırmaların ve uygulamaların yapılması bir ‘millet ödevi’dir.
İPEK COŞKUN KİMDİR?
Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dil Bilimi Bölümünden mezun oldu. Aynı üniversitede sosyoloji bölümünde yan dal yaptı. Yüksek lisansını Türkiye’de eğitimde eşitsizlikler üzerine hazırladığı tez ile tamamladı. Sekiz yıl SETA Vakfı'nda eğitim ve sosyal politika alanlarında araştırmacı olarak çalıştı ve bu alanlarda çok sayıda rapor ve kitap kaleme aldı. 2018 yılında Milli Eğitim Bakanlığında Bakan Danışmanı olarak çalışmaya başlayan Coşkun, bu görevi halen sürdürüyor.