Güncelleme Tarihi:
Muş Alparslan Üniversitesi, Muş şehir merkezine yaklaşık 10 kilometre mesafede dağın yamacına kurulmuş bir okul. Kapısında Alparslan’ın heybetli heykeli karşılıyor gelenleri. 2007 yılında kurulan üniversitede dokuz fakülte var. Onlardan biri de iletişim fakültesi. 2010 yılında açılmıştı fakülte ancak YÖK’ün istediği şartlar bir türlü sağlanamadığı için öğrenci alımı yapılamadı. Dekanı vardı, birkaç öğretim görevlisi de vardı fakat kadro tamamlanamayınca öğrenci alımları gecikti. Ta ki 2020-2021 eğitim öğretim yılına kadar. Bu yıl ilk öğrenciler adım attı fakülteden içeri. 52 genç, gazetecilik bölümüne başladı. Yakın zamanda diğer bölümlerin de açılacağını söyleyen fakülte dekanı Tamella Aliyeva, en az üniversiteye yeni başlayan öğrenciler kadar heyecanlı.
YOKLUKTAN PROFESRÖLÜĞE
Dekan Aliyeva’nın hikayesi de 10 yıllık okulu öğretime başlatması kadar ilginç:
“Azerbaycan Karabağ’da doğdum. Yani şimdilerde en çok konuşan bölgede… Annemi bir yaşında, babamı 17 yaşındayken kaybettim. Her genç kızın hayali olur. Ben hep yazmak istiyordum çocukluğumdan beri. 1969 yılında Haydar Aliyev Azerbaycan’da Jurnalistika (gazetecilik) açıköğretim bölümünü fakülteye çevirdi. Ben o fakülteyi birincilikle kazandım ve okulun hem ilk öğrencilerinden hem de ilk mezunlarından biri oldum. 51 yıl sonra profesör olarak Muş’taki İletişim Fakültesinin Gazetecilik bölümünü açmak da bana nasip oldu.
'İNSAN BURADA NASIL YAŞAR?' DEDİM
Yaklaşık 25 yıldır Türkiye’de yaşıyorum. 2006 Mart ayında bir konuşma yapmak için gelmiştim ilk kez Muş’a. Her yer kar ve çamurdu. Hava çok soğuktu. Dedim ki 'İnsan burada nasıl yaşar?'. Konuşmamı yaptım ve gittim hemen. Aradan 10 yıl geçti. 2016 yılında tekrar bir sempozyum için çağırıldım. Şehir bayağı değişmiş ve güzelleşmişti. O sırada Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde görev yapıyordum. Rektör bey bana, ‘Siz iletişim fakültesi kökenlisiniz. Sizi buraya aldıralım’ dedi. Ben de olur dedim ve o gün bugündür buradayım.
BİNAMIZ BİLE YOKTU
İlk geldiğimde iletişim fakültesi vardı ama bina bile yoktu. Kadromuz kısıtlıydı. Biz de diğer fakültelerin derslerine giriyorduk. Fakültenin kurulabilmesi için en az üç doktor öğretim üyesinin ve bir profesörün olduğu beş kişilik kadro gerekiyor. Buradan kadrosunu alıp çeşitli mazeretlerle gidenler de oldu. Biz tam ekibi kurduk derken hayallerimiz hep yarım kaldı. Kadro verdiğimiz hocalara ümit bağlamıştık ama olmadı. Yine de pes etmedik. Sonunda açabildik okulu. Şimdiki ekibimiz çok hevesli. Kimse işten kaçmadı. Tüm hocalarımızın emeği çok bu günlere gelmemizde
BU KADAR ÖĞRENCİ BEKLEMİYORDUK
Burası zor bir coğrafya. Herkes göze alamıyor gelmeyi. Biz 25 öğrenci gelse bile şükür diyorduk. Ama 52 öğrenci geldi. Şimdi onları güzel bir gelecek bekliyor. Gazeteci devletin aynasındır. Amacımız doğruyu üslubuna uygun şekilde yazan gözü açık gazeteciler yetiştirmek.”