Zeki Müren’le nişanlandık

Güncelleme Tarihi:

Zeki Müren’le nişanlandık
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 22, 2000 00:00

Haberin Devamı

Bazı şarkıcıların geçmişteki ünlü sanatçıların gölgesinde şöhret aradıklarını söyleyen Nigar Uluerer, ‘‘Ben Zeki'yle çok yakındım. O'nu kadınların ilgisinden kurtarmak için nişanlanacak kadar. Bunu hiç kullanmadım. Bazıları ölüsüyde klip yapıyor’’ diye dert yanıyor.

BODRUM'da yaşama arzusunun, İstanbul'un gizemini yok eden çevresel bozulmayla güçlendiğini belirten Uluerer, ‘‘39 yıl yaşadığım Yeniköy benim için dünyanın en güzel yeriydi. Beşiktaş ve Sarıyer Belediyesi'yle çevre koruma çalışmalarına katıldım. Yeniköy'deki evimde bir gün teknemi rıhtıma çekerken şok yaşadım. Her türlü kirlilik ipe dizilmişti. Terkedip, Bodrum'a geldim’’ diyor.

NEREDEN NEREYE?

BAĞLA Koyu'na dönük yüzüyle bir anda ilgisini çeken iki köy evi, Nigar Uluerer'i Bodrum'a bağladı. 1990 yılında bu evlere sahip olmak isteyen Uluerer, restore ettirmek üzere Yeniköy'deki evini sattı. Geceleri saat 21.00'de yatan, davetlerin gürültüsünden sıkılan sanatçı, ‘‘Bodrum'da rahatlığa çok alıştım. Topuklu ayakkabı bile sıkıntı veriyor’’ diyor.

UZUN yıllar alkışların beslediği sanatçı, bugün sessizliğin en koyusunu iki sadık dostuyla paylaşıyor. Zamanı boşa geçirmemek için sabahları erken kalkan Uluerer, ‘‘Evde papağanım Prens, köpeklerim Çiço ve Veli ile eğleniyorum. Köpeklerimle yürüyüşe çıktığımda peşimize diğer köpekler de takılıyor. Sürü halinde bahçelere girip çiçek topluyorum. Hayvanları Koruma Derneği'nin etkinliğine katılıyorum’’ diyor.

GEÇMİŞE SÜNGER

NİGAR Uluerer'i Bodrum'a bağlayan en önemli nedenlerden birisi de yaşama karşı rol yapmamak. Uluerer, bu yöndeki duygularını şöyle anlatıyor:

‘‘Kalabalık bir kentte yaşasaydım, sahnedeki gibi görünmek için peruk ve kirpikler takıp, makyaj yapmak zorunda kalacaktım. Bu sadeliği yaşadıktan sonra eski günlerimi hatırlamak bile istemiyorum. Zira geçmişte dost sandığım kişilerden çok zarar gördüm. İyilerini sakladım, onlara benzeyenleri dost olarak seçiyorum. Yıllarım otellerde, turnelerde geçtiği için büyük bir ev tutkusu var.’’

MÜREN'Lİ GÜNLER

GELMİŞ geçmiş en önemli dostları arasında Sanat Güneşi Zeki Müren'in ayrı bir yeri var Uluerer'in hayatında. ‘‘Zeki, benim hemşehrimdir, can dostumdur. Tam 35 yıl bu dostluğumuz devam etti. Zeki'nin dostluğu ayrı, işi ayrıydı. İşinde babasını bile harcardı. Bu nedenle hiç aynı sahneyi paylaşmadık, ama hep dosttuk. İstanbul'da Gülizar Gazinosu'nda program yaparken, bitimine iki gün kala Zeki telefonla aradı. O sırada Çankırı'da askerlik görevini yapıyordu. Bana, ‘Nigoş hemen buraya gel, sana çok ihtiyacım var’ dedi. Programımı iki gün önce kesip Çankırı'ya gittim. ‘Nigoş, buranın önde gelen isimlerinden birinin karısı durmadan beni taciz ediyor. Yemeklerde masa altından elimi tutmaya çalışıyor. Duyulursa perişan olurum. Beni bundan kurtar’ diye yardım istedi. Kadından kurtulması için Zeki ile uydurma bir törenle nişanlandık. Dostluğumuz böyle iken, onu bir kere görüp konuşmayanların ortalara atılıp ahkam kesmelerini üzüntüyle izliyorum.

KALÇAYLA HEDEFE

SANATÇI tanımına uymayan, bozuk ağızla şarkı türkü okuyanların popüler olmasına öfkeleniyor Nigar Uluerer. Rezaletin yaşandığı gecelere eğlence adı verildiğini öne süren sanatçı, ‘‘Sanatçının efendiliği, haysiyeti vardı eskiden. Bizleri dinlemeye gelenler makam, usul bilir, hangi şarkıyı ne zaman isteyeceğini bilirdi. Zirvedeki hanım sanatçılara sesleniyorum, haydi bana bir ‘Lekfehte Yörük Semai’ okuyun. Ama nerede? Çoğu kalça ve bacak açarak şöhret kapısı arıyor’’ diyor.

FİDANLIK MÜDÜRÜ

GÖÇÜP giden sanatçılara sahip çıkılmadığı için kısa yoldan şöhret olmak isteyenlerin sömürü aracı olduğunu söyleyen Nigar Uluerer, Zeki Müren'i buna örnek olarak gösteriyor: ‘‘Zeki'nin huzuruna giremeyenler, şimdi evini müze yaptırmak, eserlerine sahip çıkmak istiyor. Aslında reklam yapmak istiyorlar’’ diyor. Ünlü sanatçı Muazzez Abacı'ya da yükleniyor Uluerer, ‘‘Hele Muazzez Abacı. Eğer bunu Zeki Müren'in sağlığında yapmaya teşebbüs etseydi, ‘Fidanlıklar Müdürü’ oluverirdi. Rahmetli konuşmak, görmek istemediği kişilere ‘Fidanlık Müdürü’ derdi. Muazzez, sesin güzel, kulağın var, niye ölü insanı karşına alıp şarkı söylüyorsun?’’

Nigar Uluerer, hayatı bildiği gibi yaşadı, yaşadığı gibi bildi. Artık Bodrum'da daha fazlasını bulduğunu söylüyor.

YARIN: Fikret Hakan, seks filmlerinden kaçtı.

SUNUŞ

ERKES gibi onlar da, bir yerinden katıldıkları hayatın farklı kulvarlarında koşarken yoruldu. Hepsi geniş yollarda, dar sokaklarda ya uzun mesafe aldı, ya da nefessiz kaldı. Yazı dizimize konuk ettiğimiz bu kişilerin çoğu yaşadıkları dönemlerde iz bıraktı. Birlikte yaşadıkları kişilere yol ve yön gösterdi. Hepsi bugün aynı mekanda dinlenmek için toplandı. Belki de birbirlerinin farkına varmadan yaşamayı sürdürdükleri Bodrum, yaşam yollarının kesiştiği yer oldu.

BODRUM'da yaşamayı seçenler arasında kuşkusuz başka ünlüler var. Bu yazı dizisinin hazırlandığı dönemde ulaşma fırsatı bulamadığımız ünlü kişilerin de yaşam hikayelerini gelecekte paylaşma fırsatımızın olacağını umuyoruz. Bodrum'da ‘‘inziva’’ değil, ‘‘ikinci bahar’’ yaşayan bu ünlülerimizin renkli geçmişleriyle bugünün yaşam pırıltılarını birleştirmeyi amaçladık. Anlamlı yaşam çizgilerinin, ‘‘ikinci bahar’’ kıvamında sürekli yeşermesini, yaşanmış hayatlardan yeni yaşam çıkaranlar için ufuklar açacağını ümit ediyoruz.

Kitabı seviyorlar

DENİZLİ'nin 4 bin nüfuslu ilçesi Çal'da, halkın yılda 40 bin kitap okuduğu belirlendi. Kişi başına yılda 10 kitap düştüğünü belirten Kütüphane Müdürü Orhan Parlak, bu rakamın Türkiye standartlarının üzerinde olduğunu söyledi, her yaş grubundan okur bulunduğuna dikkat çekti.

ÇAL İlçe Halk Kütüphanesi'nde 10 bin 640 kitap ve ansiklopedi yer aldığını belirten Parlak, ‘‘Birçok aydın ve bürokrat yetiştiren Çal'da öğrencilerin yanısıra anne ve babaların da kütüphaneden yararlanması sevindirici. Okur patlamasında taşımalı eğitimin de etkisi var’’ dedi. Ferah IŞIK

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!