Güncelleme Tarihi:
İTO Meclis üyesi ve oyuncak sektöründe 28 yıldır hizmet veren işadamı Adil Özyiğit de Türkiye’nin yaklaşık 19 milyar TL’lik sanal pazara sahip olduğuna, bunun önemli bölümünün yurt dışı merkezli sitelerden yapıldığına dikkat çekti. Bazı kötü niyetli kişilerin, onlarca sanal kart çıkartarak, yurt dışı merkezli sitelerden alışveriş yapıp herhangi bir denetimden geçirilmeden ülkeye getirilen eşyaları iç piyasaya sürdüğünü dile getiren Özyiğit, şöyle konuştu:
"Maliye Bakanlığı’nı da göreve çağırıyorum. Yaklaşık 3- 4 milyar dolarlık satış rakamından söz ediyoruz. Bunu normal bir ithalatçı ya da Türkiye merkezli bir internet sitesi yapsa yaklaşık 2- 2.5 milyar dolarlık verginin Türkiye Cumhuriyeti’ne ödenmesi gerekiyor. Bunların hiçbiri ödenmediği gibi, Uzak Doğu ülkeleri merkezli siteler gelir vergisi de ödemiyor."
Teknolojinin gelişmesiyle birçok kolaylık insan hayatına girerken, Türkiye’de internet kullanıcılarının sayısı 30 milyonu aştı. Türkiye’nin e-ticaret hacmi ise bir önceki yıla göre yüzde 35 büyüyerek 2014 yılında 18.9 milyar TL’ye ulaştı. İTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, yurtdışından satın alınmak istenilen ürünler için mevzuat düzenlemeleri ile bazı kolaylıklar sağlandığını hatırlatırken şöyle dedi:
"Türkiye gümrük bölgesindeki bir kişiye posta ya da hızlı kargo taşımacılığı yoluyla gelen, bedeli gönderi başına toplam 75 euroyu geçmeyen eşyaya Bakanlar Kurulu kararıyla muafiyet tanınıyor. Bu muafiyet 75 euroyu geçmeyen ticari olan veya olmayan ayrımı yapılmadan tüm eşyalara uygulanıyor. Eşyanın Türkiye’de herhangi bir ticari işletme adına gelmemiş olması gerekiyor. Şahsa 75 euro altında gelen eşyalar hem gümrük vergilerinden hem de Dış Ticaret Mevzuatı’na göre alınan izinlerden muaf oluyor. Maalesef bu düzenlemelerin suiistimal edilerek ticari amaçlarla da kullanıldığına yönelik duyumlar alıyoruz."
"YURT DIŞINDA GETİRİLEN EŞYA SATILAMAZ"
Kötü niyetli kişilerin engellenmesi için düzenlemelerin bulunduğunu dile getiren Demirtaş, ilgili Bakanlar Kurulu kararına göre muafiyetin aynı kişi tarafından kullanılmasının süreklilik arz ettiğinin tespiti halinde muafiyetin kullanımına sınırlama getirilebildiğini söyledi. Demirtaş, şöyle konuştu:
"Yine aynı Bakanlar Kurulu kararına göre muaf olarak serbest dolaşıma sokulan her türlü eşya, gümrük idaresinden izin alınmaksızın muafiyetten faydalanamayan kişi, kurum ve kuruluşlara belli bir para karşılığı veya karşılıksız olarak ödünç verilemez, teminat olarak gösterilemez, kiralanamaz, devredilemez, satılamaz veya muafiyet amacı dışında kullanılamaz. Yani bu eşyaları getirenler satma devretme gibi işlemler yapması yasak. Hızlı kargo taşımacılığı yapan firmalar ile gümrük idareleri eşyanın ilk gelişinde değerinin 75 euroyu geçip geçmediğini ve yine ilgili Bakanlar Kurulu kararında belirtildiği gibi aynı kişiler tarafından getirilip getirilmediğinin kontrolü daha da sıkılaştırılmalı. Ayrıca, eğer bir kişi yurtdışından başkaları üzerinden 75 euro altında ticari amaçla ürün alıyor ve yurtiçinde satıyorsa, kullanılan kredi kartlarından yurtdışı internet üzerinden yapılan alışverişlerin aynı kredi kartından veya aynı kişiye ait farklı kredi kartlarından yapılıp yapılmadığının bankacılık sistemi üzerinden kontrolü suretiyle ortaya çıkarılabilir. Bu amaçla; Türkiye Bankalar Birliği (TBB) ve Bankalararası Kart Merkezi (BKM) tarafından bir kontrol mekanizmasının kurulabileceği kanaatindeyiz."
"İTHALATÇI FİRMALARI ZORA SOKUYOR"
İTO Meclis üyesi ve İzmir İşadamları Derneği Başkan Yardımcısı Adil Özyiğit, bu konuyla ilgili uzun süredir araştırma yaptığını, bir rapor hazırlayacaklarını kaydetti. 28 yıldır oyuncak sektöründe oyuncak parekende, toptan ve ithalat kısmında ticari yaşamına devam ettiğini belirten Özyiğit şunları söyledi:
"Son 2 yıldır müşterilerimizden bazı fiyat ve ürünler gelmeye başladı, ’Bunları şu fiyata tedarik ettik’ gibi. Sonra bir araştırma yaptık ve gördük ki bu ürünler Uzak Doğu ülkeleri merkezli internet satış kanallarından rahatlıkla alınabiliyor. Ürünleri araştırdığımızda, bunların büyük bölümünün, istesek de Türkiye Dış Ticaret Standartları gereği Türkiye’ye getirilemeyeceğini gördük. Ama bunun yanında da büyük bir haksız rekabeti ortaya çıkarttık. Biz ithalat yaparken çok ciddi vergiler ödüyoruz, ancak söz ettiğimiz ürünlerin hiçbirinden vergi alınmıyor. Bu da Türkiye’nin ciddi anlamda vergi kaybetmesine neden oluyor."
"2- 2.5 MİLYAR DOLARLIK VERGİ KAYBINA YOL AÇIYOR"
Türkiye’nin yaklaşık 19 milyar TL’lik sanal pazara sahip olduğunu ve bu alışverişlerin önemli bir bölümünün yurt dışı merkezli siteler üzerinden yapıldığına dikkat çeken Özyiğit, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sanal pazarın, son 3 yıldır Türkiye’de yasal olarak hizmet veren sitelerden yurtdışı merkezli sitelere kaydığını ortaya koyduk. Bu sitelerden alışveriş yapmak da çok kolay. Sanal kartınız varsa siteye giriş yapıp üst sınır 75 euro olmak şartıyla istediğiniz ürünü alabiliyorsunuz. Maliye Bakanlığı’nı göreve çağırıyorum. Yaklaşık 3- 4 milyar dolarlık satış rakamından söz ediyoruz. Bunu normal bir ithalatçı ya da Türkiye merkezli bir internet sitesi yapsa yaklaşık 2- 2.5 milyar dolarlık verginin Türkiye Cumhuriyeti’ne ödenmesi gerekiyor. Bunların hiçbiri ödenmediği gibi, Uzak Doğu ülkeleri merkezli siteler gelir vergisi de ödemiyor. Otel rezervasyonu, ilaç, oyuncak, sağlık ürünleri, parfüm, gözlük, ayakkabı ve spor amaçlı kullanılan eşyalar olmak üzere her türlü ürün Türkiye’ye denetimsiz ve vergisiz olarak getiriliyor."
"MESLEK HALİNE GETİRENLER VAR"
Bazı kişilerin, sağlanan kolaylığı ticaret kapısına dönüştürdüğünü savunan Özyiğit, bu kişilerin çok sayıda sanal kart çıkartıp, o siteler üzerinden getirttikleri ürünleri Türkiye’de pazarladığını söyledi. Özyiğit, bir ithalatçının bir ürünü getirebilmesi için ciddi akredite olmuş test belgelerine sahip olması gerektiğini, ayrıca Katma Değer Vergisi, Gümrük Vergisi ile kazandığı paradan gelir vergisi ödediğini ifade ederken şunları söyledi:
"Maliye Bakanlığı’nın bu vergi kaybını görememesine şaşırıyoruz. Burada hem Türkiye’de yasal satış yapan kişiler ve sanal alışveriş merkezleri ciddi ve haksız rekabetle karşı karşıya. Biran önce Maliye Bakanlığı’nın bu alışverişleri mercek altına alması gerekiyor. Ben deneme amacıyla bir kez alışveriş yaptım ve o büyük haksızlığı gördüm. İthalatçı ya da üretici vergisini ödeyip uluslararası boyutta sağlık sertifikalı ürün alıp satarken, vergilerini öderken öbür taraftan bir tuşla hiçbir vergi ödemeden, hiçbir sağlık kontrolünden geçirilmeden ürün ülkeye sokulup gelir elde ediliyor. Bazı insanlar, ellerindeki sanal kartlarla Uzak Doğu merkezli sitelerden ilginç ürünlerin satın almasını yapıyor, hiçbir denetimden geçmeden Türkiye’ye geliyor ve bu ürünleri gerek Türkiye’deki siteler üzerinden gerekse işportacılık yaparak satıyorlar. Takı sektöründe değerli taşların oradaki siteler aracılığıyla değerini düşük olarak gösterip Türkiye’ye aynı yolla getirildiğini gördük. Yaklaşık 600 dolarlık bir ürünün 5 dolar gibi gösterilip Türkiye’ye getirildiğini gördük. Lider spor markalarının uluslararası firmaların bile orijinal ürünlerinin aynı yolla getirilip o firmalardan daha ucuza satıldığını tespit ettik. İthalat anlamında, yasal şartları taşımayan ve Türkiye’ye sokamayacağınız ürünlerin bile bu siteler aracılığıyla ülkeye getirildiğini duyuyoruz."