Güncelleme Tarihi:
#bacaginitopla ve #yerimisgaletme hashtagi ile başlatılan kampanyanın simgesi olarak hemen herkesin bildiği kadınların yanı sıra aslında pek çok erkeğin de rahatsız olduğu bacakları ayırarak oturma seçildi. Kampanya için hazırlatılan afiş ve çıkartmalarda bacaklarını açıp yayılmış bir erkek ile köşeye sıkışmış bir kadın fotoğrafına yer verildi. Sadece Twitter’da değil, diğer sosyal medya araçlarında da çığ gibi büyüyen kampanya İzmir’de de büyük ilgi gördü.
Önümüzdeki günlerde eylem yapmaya hazırlanan İzmirli kadınlar, bacak açarak oturmanın günlük hayatta karşı karşıya kaldıkları taciz şekillerinin en bilindik örneği olduğunu, erkeğin üstünlüğü göstermesi olarak algılanması gerektiğini dile getirdi. Bacağı gereğinden fazla açarak oturmanın taciz olduğu fikrinde birleşen kadınlar, erkeklerin yıllardır kadınları yok saydığını, bu durumun ise kendilerini çok rahatsız ettiğini belirterek, “Bu tür davranışlar doğal olarak karşılanıyor ama çok rahatsız oluyoruz. Sürekli olarak otobüste, metroda, trende birilerini uyarmak istemiyoruz. Uyarınca yanlış anlaşılıyoruz. Herkesin aynı türden bir hikayesi mutlaka var” diye konuştu.
Mecazi anlamı büyük
· Kadın Hakları Koruma Derneği İzmir Şube Başkanı Engin Demir, kampanyayı yeni duyduklarını ancak yapılacak her türlü etkinliğe katılma kararı verdiklerini söyledi. Dünya kurulduğundan bu yana erkeklerin her mekanı kendilerinin sandıklarını ifade eden Demir, “Bu mekanları kadınlarla paylaşmak gibi bir niyetleri 21. Yüzyıl’da bile yok. Oysa kadınlar bu dünyada var ve onlar da eşit yer kaplıyor. Erkeklerin her konuda olduğu gibi bu konuda da eşit davranması gerekiyor” dedi.
Kampanyanın çıkış noktasından çok, mecazi anlamına bakılması gerektiğini vurgulayan Engin Demir, “Ben bu kampanyaya daha çok manevi değerler üzerinden bakıyorum. Bu tür bir oturuş şeklinin fiziki yer kaplamanın ötesinde manevi olarak da, ‘Her yer bizim, bizim sözümüz geçer, kadın yerini bilsin’ gibi bir anlatımı var. Erkekler kadınların kendilerine ayrılan yeri bilmesini ve bunu kabul etmesini istiyor. Ancak artık böyle düşünenlere bu dünyada yer yok” diye konuştu.
Özgürlüğüm kısıtlanıyor
İstanbul’da başlatılan kampanyayla ilgili olarak önümüzdeki günlerde İzmir’de yapılabilecekler üzerinde çalışma yaptıklarını kaydeden İzmir Kadın Dayanışma Derneği Üyesi Reyhan Kaplan, toplu ulaşım araçlarında bu tür olayların her gün yaşandığına dikkat çekti. Bacaklarını açıp oturan bir adamı uyarmanın bile cesaret istediğini belirten Kaplan, “Her hareketi taciz olarak algılamıyoruz ama otobüse bindiğimde kendimi tedirgin hissediyorsamve bu tedirginlik benim rahat yolculuk etmemi engelliyorsa bunu kabul edemem. Sonuçta bir erkeğin benim istemediğim bir hareketi yapması tacizdir. Özgürlüğümün kısıtlanmasını istemiyorum. Yolculuk boyunca, ‘Giydiğim elbisem mi ofsayt, kokum mu gidiyor?’ diye düşünmek, tedirgin olmak istemiyorum. Yanımda oturan insanı uyarmak benim hakkım ama başta genç kızlar olmak üzere pek çoğumuz buna cesaret edemiyoruz. Bu tür olaylarla ilgili farkındalık yaratmak, bu tür tacize maruz kalanlara yeni bir ufuk açmak istiyoruz. Bir adamın, ‘Erkek oturma stili’ bahanesi arkasına saklanıp beni sıkıştırmaması gerektiğini bilmesini, benim de eşit hakkım olduğunu kabullenmesini istiyorum. Bu önce kişisel haklar, sonra da kadın haklarıyla ilgili bir konu” dedi.
Bu bile yanlış anlaşıldı
· Sosyalist Feminist Kolektif Üyesi Elif Can, bu kampanyanın bile bazı insanlar tarafından yanlış anlaşıldığından, başka yönlere çekildiğinden yakındı. Toplu ulaşım araçlarında bu tür bir olaya maruz kaldıklarında olumsuz geri dönüşler aldıklarını ifade eden Can, “Tepki gösterdiğinizde çevrenizdekiler sizi yanlış anlıyor, bu hareketi yapan kişi ise çok kabalaşıyor. Toparlanmak yerine daha çok yayılandan tutun da küçük bir özür kelimesini çok görenler oluyor” dedi.
Üretime destek versinler
İstanbul Feminist Kolektif tarafından başlatılan kampanyaya Boşanmış Babalar Platformu ise tepki gösterdi. Platform Başkanı Muhammet Özer, kampanyayı başlatanların Türk kadınını temsil etmediklerini ileri sürdü. Özer, “Türkiye’deki bütün erkekler Türkiye’deki bütün kadınları taciz ediyormuş gibi göstermeye çalışıyorlar. Feministler öncelikle Türkiye’de kaç kadın çalışma hayatında ona baksın. Pek çok kadın kocasından, babasından kalan maaşla; boşanmış kadınlar ise, kocalarından aldıkları nafakalarla geçiniyor. İş kazalarına baktığınızda ölen bir tane kadın yok. Demek ki iş hayatı erkeklerin omuzunda. Bu feministler hiçbir iş gücüne katılmadan masa başında oturarak böyle şeyler yapıyorlar, aynı şeyi kadınlara yönelik şiddette de yapıyorlar. Bunu yapacaklarına üretime destek versinler” dedi.