Güncelleme Tarihi:
Seçimin parçaladığı üniversiteye, YÖK vekil rektör atayacak
İkinci kez Çankaya'ya gönderilen DEÜ rektör adayı listesinin değiştirilmemesinin altında, YÖK Üyesi Prof. Atilla Sezgin'in atanması hesaplarının yattığı öne sürülüyor
YÖK'le Köşk arasında liste trafiği sürerken, üniversite ve siyasi çevrelerde yeni bir senaryo konuşulmaya başlandı. Değiştirilmeden Çankaya'ya gönderilen listenin onanmaması halinde YÖK Genel Kurulu Üyesi Prof. Dr. Atilla Sezgin'in vekil rektör olarak atanacağı öne sürüldü.
Gürüz'ün prensi
YÖK'ün, Sezgin'e üniversitelerde yer aradığı ve bu formülü bulduğu iddia edildi. İddiaya göre ‘‘Gürüz’ün prensi’’ olarak tanımlanan Sezgin'in altı aylığına rektör vekili olarak DEÜ'ye gönderilerek, 6 ay sonra yapılacak seçimde de rektör adayı olması sağlanacak.
YÖK'le Köşk arasında liste trafiği sürerken, üniversite çevrelerinden siyasi partilerin il örgütlerine kadar çeşitli kesimlerde yeni bir senaryo konuşulmaya başlandı. Değiştirilmeden Çankaya'ya gönderilen listenin onanmaması halinde YÖK Genel Kurulu Üyesi Prof. Dr. Atilla Sezgin'in vekil rektör olarak atanacağı öne sürüldü. YÖK'ün, Sezgin'e üniversitelerde yer aradığı ve bu formülü bulduğu iddia edildi. İddiaya göre ‘‘Gürüz’ün prensi’’ olarak tanımlanan Sezgin'in altı aylığına rektör vekili olarak DEÜ'ne gönderilek, bu sürenin sonunda da seçim yapılarak adaylığı sağlanacak.
DOKUZ Eylül Üniversitesi'nde Prof. Dr. Namık Çevik'in birinci dönem rektörlüğü sırasında hem yardımcılığını yapan, hem de İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanlığı'nı yürüten Sezgin, YÖK Yürütme Kurulu'na atandı. Bir süre sonra Ereğli Demir Çelik'e Genel Müdür olan Sezgin, dört yıl önce Çevik'in rektörlükten ayrılmasından sonra yapılan seçimlere Fethi İdiman'ın rakibi olarak girdi ve sandıktan ikinci sırada çıktı. İdiman rektör olarak atanırken, Sezgin'in kadrosu profesör olarak Ankara Üniversitesi'ne geçti. Bu arada Telekom Genel Müdürlüğü'ne atanan Sezgin, milletvekili adayı oldu kazanamadı ve koalisyon hükümetiyle Telekom'daki görevinden ayrılıp, yeniden YÖK Yürütme Kurulu Üyeliği'ne getirildi. Sezgin'e yer arayan YÖK'ün krizi bahane ederek DEÜ'ne atamaya hazırlandığı belirtiliyor.
ÖTE yandan vekil rektör atamasına, Alıcı'nın karşısında yeni mücadele başlatan grup sıcak bakmıyor. Üniversiteye bir an önce rektör atanmasınının hayati bir zorunluluk olduğunu savunan grup, vekil çözümünü sunanları da eleştirerek, ‘‘Yaklaşık bir yıldır yaşanan seçim ortamı nedeniyle üniversitemiz felç olmuş durumdadır. Vekil rektör atanması yaşanmış ve yaşanmakta olan sorunların sürmesini ve belirsizlik ortamının devam etmesini sağlayacak, üretilmiş bir çözüm değil, yaratılmış bir sorun sonucunu doğuracak’’ dedi.
3. cephe açıldı
DOKUZ Eylül Üniversitesi'nde YÖK'ün en yüksek oy alan iki adayı listedışı bırakmasıyla başlayan eylemli süreç, listebaşındaki aday Prof. Dr. Faik Sarıalioğlu'nu destekleyen grubun karşı savaş açmasıyla bambaşka bir mecraya sürüklendi. Huzursuzluğun had safhada olduğu üniversitede gözler iki grubun mücadelesine döndü.
PROF. Dr. Namık Çevik'in rektörlüğünde yardımcısı olan Prof. Dr. Şafak Uzsoy'un başkanlığında, Hukuk Fakültesi'nden Prof. Timur Demirbaş, Prof. Aydın Zevkliler, Tıp Fakültesi'nden eski Dekan Prof. Dr. İhsan Erdamar, Prof. Emel Sağıroğlu, Ali Küpelioğlu, Buca Eğitim Fakültesi'nden Prof. Dr. Recep Songün, Prof. Dr. Mustafa Toprak, Yard. Doç. Mustafa Güvendi'nin başını çektiği grup Büyük Efes Oteli'nde yaptıkları toplantıda özellikle Alıcı'nın rektör olmasına engelle mücadelesi başlattıklarını kamuoyuna ilan etti. İki adayı da istemediklerini açıkça dile getiren grup Alıcı'nın rektörlüğü için eylem yapıp mücadele veren üç ismi hedef tahtasına oturttu. Muhalefet grubu İdiman'la yollarını ayırmadan önce Tıp Fakültesi Dekanı olan Alıcı'nın yardımcılığını yapan Prof. Dr. Taner Çamsarı, İdiman'ın yardımcısıyken ayrılıp Alıcı saflarına geçen Buca Eğitim Fakültesi'nden Prof. Dr. Kemal Açıkgöz ile Tıp'tan Yard. Doç. Dr. Ömür Mavioğlu hakkında çeşitli iddialar ortaya atarak, savaşı başlattı.
YÖK'ün ajanları gerçeği biliyordu
ÖNCELİKLE iki adayın önünü kesmeyi açık açık ifade eden grup, Sarıalioğlu'nun atanmasını isteme taleplerinin ikinci derece geldiğini savunurken, seçmenler de eleştiri ve suçlamalardan payını aldı. Çoğu yeni alınan yardımcı doçentlerin ‘‘Onurlarıyla- gelecekleri’’ arasında tercihe zorlandığı, öğretim üyelerinin baskı ve vaatlere göre oy kullandığı öne sürüldü.
ÖĞRETİM üyelerinin büyük bölümünün Alıcı ve İdiman'ı neden tercih ettiklerine ilişkin Hürriyet'in sorusunu yanıtlayan Prof. Dr. İhsan Erdamar, örgütleşme, hücre yapısı şeklinde yürütülen propagandanın sonucu olduğunu söyledi. Erdamar, ‘‘Bunu bilmeyen, yapamayan aday kaybetmeye mahkumdur. Tehdit, baskı uygulandı, terör havası estirildi. Vaatler yapıldı. Öğretim üyeleri bu ortamda oy kullandı. Parti delegasyon seçimi gibi bir seçim yaşadık. Öğretim üyelerine neler vaadedildiğini söylemekten hicap duyarım’’ dedi.
ERDAMAR, üç kişinin aday olduğu seçimde aday sayısının düşük olmasına da dikkat çekti. Başka aday çıkmamasının nedenini de uygulanan baskı ve terörden kaynaklandığını savunan Erdamar, ‘‘Öğretim üyeleri bırakın başka fakülteleri kendi fakültelerindeki pekçok olayı bile bilmiyor. Ama üniversitemizde neler olup bittiğini YÖK iyi biliyor. Ben de yöneticilik yaptım, biliyorum. İçerde adamları var. Bu yüzden ikisinin isimlerini YÖK sildi’’ iddiasında bulundu.
HUKUK profesörü Aydın Zevkliler, Alıcı ve İdiman'dan herhangi birisinin atanması halinde üniversitenin yeniden ‘‘Boğazlaşma’’ alanına döneceğini öne sürdü; ‘‘Sarıalioğlu'nu desteklemek için değil, üniversitemin çıkarlarını korumak için bu mücadeledeyim. Demokrasi diye diye gelip yine demokrasinin içine edecekler. Ben ikisinin rektörlüğüne karşıyım, üçüncü aday peşinde değilim’’ dedi.
Hedefteki 3 akademisyen
İSİM verilmeden yapılan suçlamalar şöyle:
Eylemlere soyunan yardımcı doçent öğretim üyesi (Ömür Mavioğlu) 7 öğretim üyesi bulunan Tıp Fakültesi Anestezi Anabalim Dalı'na Alıcı'nın dekanlık döneminde, anabilim dalı başkanının bilgisi dışında bir defada atanan 8 öğretim üyesinden biridir. Sadece iki yıldır üniversitemiz elemanıdır, mesleğiyle ilgili uluslararası bilimsel yayın veri tabanlarında bir tek araştırma makalesi yoktur. Bu kişinin üniversitemiz adına konuşması, YÖK'ü ve sistemi suçlaması DEÜ'de olup bitenlerin çok açık göstergesidir.
Televizyon kanalları ve gazetelerin birinden diğerine dolaşarak sokakta yürüttükleri eylemleri savunan Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi profesör ise (Taner Çamsarı) Alıcı'nın dekan yardımcısı olarak bu tablonun başlıca yaratıcılarından biridir. Başka ne yapabilirdi?
Eylemlerin lider ve sözcülerinden bir başka profesör (Kemal Açıkgöz) rektör yardımcısıyken kendi bölümünde (Buca Eğitim Fak.) çok sayıda öğretim elemanı alımıyla çoğunluk sağlanmış, kasıtlı bir soruşturmayla bölüm başkanı görevinden alınmıştır. Öğretim üyelerinin dersleri ellerinden alınıp, yeni atanan araştırma görevlilerine verildi. Başkanı olduğu bölümde kıdemli bir doçent, çoğunluğunu yardımcı doçentlerin oluşturduğu kurulda değerlendirilmiş ve profesörlüğe uygun bulunmamıştır.
Hukuk Fakültesi'nde aday bile olmamış öğretim üyesinin dekan atanmasına seslerini çıkarmadılar. Bu grubun demokrasi anlayışı kendilerine göre değişmektedir.