Güncelleme Tarihi:
SAĞLIKTA Uygulama Tebliği (SUT) ile getirilen kısıtlamanın “Tasarruf” amacıyla yapıldığını savunan hasta ve doktorlar uygulamaya tepki gösterirken, yeni mağdurlar yaratıldı.
SUT’un kurbanlarından biri, bir çocuk annesi Emel Şenolsun oldu. Sağ memesindeki kitleyi tesadüfen farkeden, “Süt bezesidir” diyenlere inanmayıp gittiği doktorda “acı gerçekle” yüz yüze gelen bir çocuk annesi Emel Şenolsun (33), SUT kurbanları arasında yer aldı.
‘Süt bezesi’ dediler
Özel bir şirkette çalışan eşi Mehmet Şenolsun’la birlikte hukuk mücadelesine girişen Emel Şenolsun, şöyle konuştu:
“Kitleyi farkettiğimde şimdi 2.5 yaşında olan oğlum Erdinç’i hâlâ emziriyordum. O nedenle kitleyi kime söylediysem ‘süt bezesidir’ dediler. İhmal etmedim, doktora gittim. 1 Mayıs 2009’da tanı konuldu. Birkaç gün içinde ameliyat oldum, kemoterapi başladı, ardından radyoterapi gördüm. Tanının konulması, tedaviler zor bir süreç. Üzülmeye, hayata küsmeye hakkım yoktu. Küçük bir çocuğum vardı ve yaşamak zorundaydım. Zaten eşim ve oğlum sürekli yanımda, moral kaynaklarım oldular.”
Korkuyu yaşamak
“Doktorlarım hastalığımın çok agresif olduğunu, mutlaka “Trastuzumab” etken maddeli ilacı bir yıl süreyle kullanmamı istediler. Tedavim başladı, ancak benim talihsizliğim tedaviminin 5 Ocak’tan sonra başlamasıydı. 4 Ocak’ta tedavisi başlayanların 52 haftalık ilaç bedelini devlet karşılıyor, 5 Ocak’tan sonra tedavisi başlayanlar ise üç kürün dışında kendisi ödemek zorunda. Yakın çevremizden borçla bir kür tedavi oldum. Diğer kür için eşim para bulmak zorunda. Ama 65 bin liralık tedaviyi karşılamamaz mümkün değil. O nedenle yargıya başvurduk. Ortada hem çifte standart var hem de tedavi olamamam halinde hastalığın tekrarı, metastaz yapma riski var ki o günleri, o korkuyu bir daha yaşamak istemiyorum.”
Canla oynanıyor
Yargıya başvurmadan önce Sağlık Bakanlığı ile SGK’ya başvurduklarını ve ikisinden de olumsuz yanıt aldıklarını belirten Mehmet Şenolsun, “Danıştay’ın daha önce hastalar lehine aldığı karar var. Buna karşın kısıtmaya gidilerek insan hayatıyla oynanıyor. Bu uygulama anayasaya da İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne de aykırı. Uygulamanın iptal edileceğine inanıyorum ama bu arada olan tedavisini yaptıramayanlara olacak” dedi.
ODA BAŞKANI: DURUM ÇOK ÇOK VAHİM
İzmir Tabip odası Başkanı Op. Dr. Suat Kaptaner, SUT’la gelen kısıtlamayla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Çok vahim bir olay. Aklın, vicdanın, hekim vicdanının, bilimin kabul edebileceği bir şey değil. Sağlıkta Dönüşüm Projesi başlatılırken, bu projenin Türkiye’ye dayatılmış, insanlığa karşı, hasta haklarına karşı bir proje olduğunu hep söyledik. Hekimliğin hak ve çıkarlarına, hekim bağımsızlığına, hekimin bilimi uygulamasına karşı bir projedir, dedik. Artık kanserli hasta üzerinden ispatlanmış bir noktaya gelmiştir. Bu projenin insanlara, hastalara bakış açısı para bakış açısıdır. Bir kanserli hastanın, bir insan hayatını SGK hangi fiyat üzerinden değerlendiriyor? Acaba bu kararı alan bürokratlar eşleri, çocukları bu hastalığa yakalandığında acaba böyle bir karar alabilirler mi, ve bu kararın arkasında durabilirler mi?”