Oluşturulma Tarihi: Aralık 23, 2007 00:00
Bergama doğumlu, Ege'nin ünlü ressamı, İzmir'in yetiştirdiği üstün sanatçı Şeref Bigalı'nın plastik değeri yüksek tabloları ile 31 Aralık tarihine kadar Alsancak 2. Kordon'daki "Selçuk Yaşar Resim Müzesi ve Sanat Galerisi'"nde buluşabiliriz.
ŞEREF BİGALI, anıt eseri "Resim Sanatı"nı yeni milenyumun başında, "Değerli öğrencime" deyip imzamış ve bana armağan etmişti. Kitabın sayfalarını çevirirken, yine armağanı olan ve odamda duvarda asılı olan vazo içindeki kırmızı güller tablosuna gözüm takıldı ve pespembe geçmişe, taa 1955'lerdeki Karşıyaka Lisesi yıllarına dalıp gittim.
O yıllar, çocukluk, ilk, orta ve lise dönemlerimi bu lise çatısı altında geçirdim, çünkü öğretmen çocuğu idim ve hayatımın çoğu annemin ders verdiği sınıflarda, koridorlarda ve okul bahçesinde geçiyordu. Tüm hocalar, benim amcalarım, teyzelerim gibiydi, hepsi de beni severdi. Şeref hocayı, o çelebi, mütevazi, eşsiz büyük ustayı, o yıllar tanıdım, sevdim ve yüreğime kazıdım.
EVLİYA GİBİYDİ
Tıpkı büyük ruhbilim ustası, ressam Macit Aray hocamız gibi, Şeref Bigalı da, içten içe büyük bir inanç aşkı taşıyan, derin bir mistisizmi evrensel plastik ilkelere uyarlayan derinlikli bir hocamızdı. Sanat yazarı olduktan sonra, onun değerini daha yakından anladım, ulusal değerlere sahip olmasından dolayı ona yapılan kozmopolit eleştirilerin aslında ona değil, şanlı tarihimize ve milletimize karşı yapıldığını fark ettim.
Hocamın her sergisini izledim, nice haberini yaptım. Benim düzenlediğim sanat etkinliklerine katılıp, en kenardan izleyen hocam, kolay sarfetmediği övücü cümlelerini benden esirgemedi. Daima rahmetli anamı andı, ona rahmet diledi. Dedim ya, Allah'ına aşkla bağlı, tertemiz bir evliya gibiydi, çünkü Hacı Hafız Mecit Efendi'nin oğluydu, hafız evladı olmasına rağmen ressam olup çıkmıştı, hem de en kalitelisinden!.
ANADOLU İNSANI
Hatırasını yaşatan oğlu Ahmet Bigalı, "Babam, resimlerinde Anadolu insanının tertemiz yüreğini işleyerek, bu toprakların sesini yakalamaya çalıştı, halkımızın değerlerini paylaşan bir sanatçıydı. Resimlerinde hep Anadolu'nun temiz ve yürekli kasaba insanlarını konu aldı. Milli ve yöresel unsurlardan hareketle resim sanatının evrensel dilini yakalamaya çalıştı. Sanatından hiç ödün vermedi" derken yüzde yüz haklıydı.
Şeref Bigalı'nın 1925'te Bergama'nın Göçbeyli bucağında doğduğu evin iki parçalı ahşap kapısı, bir kaç meyve ağaçlı ve asmalı avlusu, evin önündeki taşlarla kaplı sokak, sokağın ucundaki çeşme ve gelip geçen hayvan sürüleri ile horozlar, kuşlar hafızasından hiç silinmedi. Çocukluk yıllarının bu imajlarını yıllar sonra yaptığı eserlerine taşıdı, köy kahveleri, kır çiçekleri, şemsiyelerini açmış ıslak insanlar ustalık döneminin başlıca temaları oldu.
YAĞMURLU RESİMLERİ
Ben hocamın en çok yağmurlu resimlerini severim. O tablolara bakarken, şemsiyemi açıp tabloların içine dalıp, kalabalık caddelerde veya ıssız bulvarlarda gezinmek, dahası kaybolmak isterim. Geçende Alsancak'taki "Selçuk Yaşar Resim Müzesi ve Sanat Galerisi"ndeki hocamın son sergisini gezdim.
Eski bir Rum evindeki galerinin bir köşesinde sanki onun hayalini görür gibi oldum. Her zamanki bulut rengi pardesüsüne sarılmış, kahverengi atkısı boynunda, mütevazi ve donuk bakışlarla gelen gidene bakıyordu. Koşup ellerine sarıldım, hürmetle öptüm. Gözbebeklerinde, yalnızca eski öğrencilerini gördüğü zaman ışıldayan hüzün yüklü sevgi parıltısını yakaladım.
Sergi, 31 Aralık'a kadar sürüyor. Hafta içi 10.30-18.30, cumartesileri ise 12.00-18.00 arası gezilebilir.
Sayısız öğrenci yetiştirdi
Lise öğretmenliği, Eğitim Enstitüsü öğretim üyeliği ve kendi atölyesindeki eğitmenliği esnasında usta ressam, sayısız öğrenci yetiştirdi. Daima sevildi ve sayıldı.
Bigalı’nın anıt kitabı
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'nca basılan "Resim Sanatı" isimli kitap, Şeref Bigalı'nın "anıt eseri" olarak bilinir.
Sıradan insanlara sevdalıydı
Şeref Bigalı en çok tekne insanlarını, balıkçıları, kahvehane tiplerini, sahildeki ve sokaklardaki sıradan insanları resmetmekten hoşlanırdı.