Güncelleme Tarihi:
Bundan bir kaç yıl önce de VOB’u İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nın içine katıp merkezini İstanbul’a taşımak için ciddi girişimler yapılmıştı. İzmir’de kurulup, İzmir’de büyüyen bu borsayı İzmir’in elinden almak için yapılan girişimlere İzmirliler büyük tepki göstermişti. Sonunda konu hükümete kadar gitmiş ve İstanbul cephesi geri adım atmak zorunda kalmıştı.
Peki İstanbul’un derdi ne? Artık her şeyin bilgisayarlarla sanal ortamda yapıldığı, fiziki mekânların kalktığı bir dünyada VOB’un merkezinin İzmir veya Ankara’da olması çok önemli mi. Tabii ki hayır. Hele merkezi İzmir’de olmasına rağmen 7 yılda 150 kat büyüyen VOB’u, büyütmek gerekçesiyle İstanbul’a taşımanın hiç de inandırıcı olmadığı çok açık ortada.
Fazla uzatmayayım. Aslında sorun özelleştirilmeye hazırlanan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nı (İMKB) daha iyi pazarlama çabalarından kaynaklanıyor. Bunun için de İstanbul’u finans merkezi yapma projeleri bahane ediliyor. İMKB, VOB ve Altın Borsası’nı bir holding çatısı altında toplanarak İMKB’nin ağırlıkta olduğu bir yöntem düşünülüyor. Böylece özelleştirilecek İMKB’nin hisseleri halka arz edilirken veya kurumsal yatırımcılara pazarlanırken VOB’la birlikte değerine değer katılmış olarak müşterilerin beğenisine sunulmaya çalışılacak.
Ama unutulan bir şey var. VOB bugüne kadar hep vadeli işlemler yaptı. Henüz ‘O’ suna yani opsiyon işlemlerine başlamadı. Yakında bilgisayar programlarının yazılımı tamamlanınca o işlemler de başlayacak. Buna rağmen bugünkü haliyle bile VOB, İMKB’nin işlem hacminin yüzde 70’ine ulaşmış durumda. Opsiyon işlemleri başlayınca bugün yıllık 440 milyar TL’ye ulaşan işlem hacmi iki kattan bile fazla artacak. Yani VOB, İMKB’yi geçecek.
Şimdi doğru oturup, doğru konuşmak gerek. İşlem hacminde İMKB’yi bile geçmek üzere olan bir borsanın, adeta bonus gibi özelleştirme sırasında İMKB’nin yanında vermenin hiçbir mantığı yok. VOB kendi başına zaten büyük bir değer. Yarın öbür gün İMKB gibi tek başına hisseleri halka arz olursa çok büyük bir kaynak yaratma potansiyeli var. Böyle bir değeri İMKB’nin içinde eritmenin hiçbir mantığı olmadığı çok açık ortada.
Merkezi İzmir’de olan VOB, İzmir’in marka değerine milyonlarca dolar harcansa elde edilemeyecek kadar büyük bir marka değeri katıyor. Nasıl uluslararası finans piyasaları Şikago’yu Vadeli İşlemler Piyasaları ile tanıyorsa, şimdiden dünyanın sayılı borsaları arasına giren İzmir VOB da marka olarak giderek daha büyük bir değer sahip olacak.
VOB elde ettiği kazançla zaten yüzde 18’ine ortak olan İMKB’ye değer katıyor ve kazanç aktarıyor, aynı şekilde SPK ve diğer ortalarına da. Kazandırdığı vergilerle İzmir de olduğu için Maliye’nin de hiçbir kaybı yok. VOB’u bir holding çatısı altında eritme yerine daha da büyütmek hem ortakların kazancını hem de Maliyenin vergi gelirlerini artıracak.
İstanbul’un yeni kurulacak finans merkezinde VOB zaten yer alacak. Ama merkezinin İzmir’den gitmesine ve İzmir Ticaret Borsası’nın kurup büyüttüğü bu çocuğun yönetiminin değişmesine hiç gerek yok.
Değerler, markalar kolay yaratılmıyor, kolayca da harcanmamalı. Bir zamanlar Demirel’in siyasi tarihe geçmiş “GAP’ı kaptırmam sözü dillerden düşmezdi. İzmirliler de, İzmir’e mal olmuş “VOB’u kaptırmayız” demeli.