Güncelleme Tarihi:
İzmir Valiliği’ndeki basın toplantısı öncesi 14-17 Mayıs tarihleri arasında çıkan olaylarla ilgili polis kameralarına yansıyan görüntüleri basın mensuplarına ile paylaşan Vali Toprak isim vermeden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve CHP’li milletvekillerini olaylar karşısındaki tutumlarından dolayı eleştirdi. Polisin olaylar sırasında orantısız güç kullanmadığını belirten Vali Toprak, "Son olaylar nedeni ile ilin valisini ve emniyet müdürünü ’Devlet şiddeti uygulamakla’ suçlayanlar farkına varmadan veya bilerek, vandallık yapan, terör estiren gruplara destek verip cesaretlendirmişlerdir. Bunu temsil ve sorumluluk sahibi birtakım kişilerin ısrarla yapıyor olması da ayrıca düşündürücüdür" dedi. Güvenlik güçlerinin yasal yetkilerini orantılı olarak kullanma çabasına engel oluşturmak amacıyla bazı kurum yetkililerinin kurumsal olanaklarını ’Görevi olmasına rağmen’ kullandırtmama konusundaki ideolojik ve popülist tavır ve yaklaşımlarda bulunduğunu öne süren Vali Toprak, "Buna karşın, aynı duyarlılığımızı ve kentimizin güvenliğini sağlamadaki kararlılığımızı devlet olarak devam ettireceğimizden hiç kimse şüphe duymamalıdır" dedi.
"KAMUOYU YANILTILMAYA ÇALIŞILDI"
Adını vermediği İzmir milletvekili Alattin Yüksel’in konuşmalarının satır arasında da olsa ’Eylemcileri provokasyonlara karşı uyarmış olmasını’ memnuniyet verici bulduğunu belirten Vali Toprak, kendisine davranışından ötürü teşekkür etti. Konuşmasında göstericilerin kamu mallarına verdiği zarar karşısında bir takım çevrelerin yaşananlara sessiz kalıp açıklama yapmamasını da eleştiren Vali Toprak, şöyle dedi:
"Yakın geçmişte İzmir Kent Merkezinde değişik olayları bahaneyle sokağa dökülen kitlelerin arasına aynı art niyetli hesaplarla sızan söz konusu marjinal örgüt ve grupların günlerce kentin çeşitli bölgelerinde yolları trafiğe kapatıp özel ve kamu mallarına tahribat ve zararlar vermiş, kamyonlar dolusu kaldırım taşlarını sökerek sokakları savaş alanına çevirmiştir. Bu şiddet gösterileri ve fiillerini sona erdirmek amacıyla yapılan orantılı polis müdahalesini bile bir takım çevreler ’demokratik hakkın kullanılmasının engellenmesi’ şeklinde provoke ederek kamu oyunu bilinçli şekilde yanıltmaya çalışmıştır. Ne acıdır ki, bu ve benzeri yasadışılığın yanında yer alanlar yaratılan kamu zararlarını ve vatandaşın mağduriyetini koruma ve savunma adına hiçbir tepki göstermemişlerdir."
Devlet ve devletin hiçbir kurumunun meşru ve yasal zeminde hak arayan, düşünce ve tepkisini ortaya koyan, beğenmediği şeyleri protesto eden hiçbir kişi ile ya da grupla karşı karşıya gelmek ve engellemek gibi bir tavrı olmadığını belirten Vali Toprak, şöyle dedi:
"Tepki ya da protesto eylemlerini şiddet motifleri ile besleyen ve bunu toplumun büyük kesiminin yaşam ve hareket alanlarını kısıtlayarak kendi özgürlükleri şeklinde hayata geçirmek isteyenlere ise hiçbir demokratik ülkede izin verilemeyeceği ve müsamaha gösterilemeyeceği çok açıktır. İzmir’de yapılanlar da aynı amaçla ve kahir ekseriyeti sağ duyu sahibi İzmir halkının can ve mal güvenliği içindir."
POLİS KAMU DÜZENİNİ SAĞLAMA GÖREVİNİ YAPIYOR
Olayların meydana geldiği 4 günlük süre zarfında eylem güzergahı üzerinde ikamet eden, çalışan veya geçenlerin iş, emeğinden alıkonulduğunu öne süren Vali Toprak, şöyle devam etti:
"Kıbrıs Şehitleri Caddesi Sevinç Pastanesi civarı başta olmak üzere şehrin belli bölgelerinin şiddet alanı şeklinde tecrit ve muhasara altında tutulmasına müdahale eden polisin kamu düzeni ve güvenliğini sağlama görevini ifa ettiği izahtan varestedir. Yakın geçmişte benzeri eylemler esnasında İstanbul’da yaralanıp bilahare vefat eden bir çocuğumuz üzerinden günlerce İzmir dahil pek çok kentimizde protesto adı altında her türlü şiddet gösterisi yapmak sureti ile istismar alışkanlıklarını devam ettiren marjinal gruplar, ilimizdeki son olaylar esnasında 4 gün boyunca aralarına alıp polise karşı ön saflarda rol verdikleri pek çok çocuk gibi A.K. isimli (13) yaşındaki bir çocuğun parçalanmış aile yapısını istismar ederek, onun üzerinden nemalanmayı ve polis üzerinden de devlete vurmayı amaçlamışlar ve maalesef bazı medya organlarının da desteği ile gündem oluşturmuşlardır. Bu vesile ile yıllardan beri özellikle parçalanmış aile çocukları başta olmak üzere suça sürüklenmeye elverişli çocuklarımızın bu ve benzeri art niyetli örgütler ve marjinal yapıların tuzağına düşürülmemesi konusunda özelde ailelerin, genelde de toplumun tüm kesimlerinin dikkatli ve duyarlı olması gerektiğini bir kez daha belirtmekte yarar görüyoruz."
16 BANKA ŞUBESİNE ZARAR VERİLDİ
Eylemler sırasında 16 banka şubesi ve 13 ATM cihazının camlarının kırıldığını, cam ve duvarlarına yazılama yapıldığını belirten Vali Toprak, olaylar sırasında 24 işyeriyle eski Alman ve Fransız Konsolosluk binalarının duvarlarına yazılama yapıldığını vurguladı. Vali Toprak, şöyle devam etti:
"4 belediye otobüs durağının camları kırılarak tahrip edilmiştir. Duraklarda bulunan 6 adet bank sökülerek caddeye barikat kurulmuş, 2 belediye otobüsünün camları kırılmıştır. 3 trafik lambasının direkleri ile birlikte sökülerek parçalayan göstericiler caddelerde bulunan kaldırım taşları, çöp bidonları ve oturma banklarını sökerek caddeler üzerinde barikat kurulmuş ve yakılmış, 1 Mobese kamerasının da camı kırılmış, Bunların yanı sıra 10 TOMA ve Shortland aracına atılan taşlar ile zarar verilmiştir."
138 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI
Eylemler sırasında aralarında işçi, öğretmen, devlet memuru, lise ve üniversite öğrencilerinin de bulunduğu toplam 138 kişinin yakalandığını belirten Vali Toprak, bu kişilerin alınan doktor raporları ardından gerekli işlemler yapılmak üzere Güvenlik Şube Müdürlüğü’ne getirildiğini yaşı küçük olanların Çocuk Şube Müdürlüğü’ne teslim edildiğini söyledi. Olaylarla ilgili Nöbetçi Cumhuriyet Savcısına bilgi verildiğini hatırlatan Toprak, alınan talimat gereği yakalanan şahıslar hakkında; 2 bin 911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa Muhalefet, görevli memura mukavemet ve görevini yaptırmamak İçin direnme, mala zarar verme, kamu malına zarar verme suçlarından gerekli adli işlem yapılarak aynı gün salıverildiklerini ekledi. Vali toprak gözaltına alınanlarla olarak ayrıca 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 14’üncü maddesi, Kabahatler Kanunu’nun 32’nci maddesi (Emre Aykırı Davranış) hükümlerine göre İdari Para Cezaları uygulandığını ekledi.
NELER ELE GEÇTİ?
Vali Toprak, olaylar sırasında güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınanların üzerinden işyerleri, bankalar, otobüs durakları ve ATM gibi yerlere yazılama yapılmasında kullanılan 4 sprey boya, görevli polislere atılan havai fişeklerin 2 boş rampa kutuları, grubu yönlendirmede ve slogan attırmada kullanılan seyyar ses cihazı, müdahale sırasında biber gazı ve gazlı sudan etkilenmemek için kullanılan 1 gaz maskesi, 1 baret, taş, cam ve metal bilye atmakta kullanılan 2 demir mekanizmalı sapan ile çok sayıda bilye ve taş elde edildiğini söyledi.
8 POLİS YARALANDI
Vali Toprak görevli polislere yapılan saldırılar ve müdahaleler esnasında 1 polis memurunun sol el parmağının kırıldığını 8’i hafif olmak üzere toplam 9 polis memurunun da yaralandığını söyledi. Cumhuriyet Meydanı yakınında yüzleri kapalı eylemci bir grup tarafından durdurulan 1 belediye otobüsü şoförünün eylemciler tarafından otobüs ile 2’nci Kordon üzerini her iki yönde araç trafiğine kapatacak şekilde barikat kurması istenmesine rağmen isteneni yapmaması sonucu pencere camından içeri atılan demir bilye ile kaşının üzerinden ve otobüs içine giren havai fişeğin göğsüne çarpması sonucu göğsünden yaralandığını belirten Vali Toprak yaralı otobüs şoförünün bir polis aracı ile Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırılarak tedavisinin yaptırtıldığını ekledi. Vali Toprak ayrıca müdahale esnasında TOMA araçlarından sıkılan su ve biber gazlı sudan etkilenen DİSK Genel Başkanı Kani Beko’nun Eşrefpaşa Hastanesi’ne kaldırıldığını ve burada yapılan tedavisinin ardından akşam saatlerinde taburcu edildiği ifade etti. Toprak bunun dışında kendilerine herhangi bir kişinin yaralandığına ilişkin resmi bir başvuru olmadığını ekledi.
OTOBÜSLERE PARK YERİ YOK
Vali Toprak, basın açıklamasını ardından soruları yanıtladı. Toprak, olaylar sırasında İzmir Büyükşehir Belediye Başanı Aziz Kocaoğlu’nun personel taşınması için verilen otobüslerin Valilik önüne kalkan yapılması nedeniyle artık vermeyeceği açıklamasına yönelik de şunları söyledi:
"Benim görevim polemik yaratmak değil. Seçimler öncesinde bazı konuların özellikle seçimi seçim dışında dizayn etme çabaları olduğunu bilerek harekete uğrasam dahi bir açıklamama yapmamıştım. Eylemlerde şiddetin önlenmesi ve yayılmaması için zaman zaman TOMA kullanmaktadır. Bu suların verilmesi ve sevk edilecek güvenlik birimlerin götürecek otobüsler her ilde belediyeler tarafından verilmektedir. Bunda hiçbir eksiklik yoktur. Daha önce birtakım olayın gelişmesi üzerine değişik açıklamalar oldu. Özellikle otobüslere gözaltına alınanların konulmasının hoş görüntü oluşturmadığı, sıkıntıda kaldıkları yönünde ifadeler oldu. Emniyet de gözaltına almada kullanmayacağını ifade etti. Kullanmadı da. Üstten çekilmiş fotoğrafta Valilik önünde bariyer oluşturulmuş gibi görüntü çıkmış olabilir. Barikat kurma amacı olamaz. Böyle bir şey düşünülemez. Böyle yorum yapmayı kabul etmem mümkün değil.Yanlış anlaşılma varsa bunun tedbirleri almak gerekir. Otobüslerin orada olmasının nedeni de otopark olmamasıdır."
KOCAOĞLU’NA HEM VALİ HEM MÜDÜR YANIT VERDİ
Vali Toprak, Başkan Kocaoğlu’nun "Vali ve Emniyet Müdürü için üzülüyorum" açıklamasını nasıl değerlendirdiği sorusu üzerine sorumluluk içerisinde çalıştıklarını, devletin mal ve can güvenliği endişesini her bireyin taşıması gerektiğini vurgularken, şöyle devam etti:
"Biz taşıyor, gereğini yapıyoruz Demokratik hak arama özgürlüğünü tasvip ediyoruz ama içine sızan marjinal grupların şehri sokakları ile birlikte yaşanmaz hale getirenlere karşı gerekli duruşu kanun adına yapıyoruz. Tartışmaları gündemde tutarak İzmir’in asıl sorunlarının tartışılması gerektiği noktada tartışmasına engel olanlara aynen bunu sormak lazım. Yani, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının uygulanmasını yük ve sorumluluk alan insanların tanımlaması bu değildir. Olsa olsa şiddete, yağmalamaya, mala zarar verme, otobüsler, duraklar kent mobilyaları, belediye mallarına zarar verilmesine karşı bu konuda acziyet gösterenlere bu soruyu sormak lazım. Buradan benim herhangi bir kişiyi hedef almam mümkün değil. Devletin bize verdiği hukuka uygun temsil görevlerine yapma noktasında bize üzülme endişesi olanlar, kendi noktalarında bakarlarsa daha uygun olur. Bazı kişiler bulundukları konumun rahatlığı açısından bir takım fikirler geliştiriyorlarsa ben bu sloganların bu ifadeler içinde yer almam. Ben hizmet amaçlı geldim. Emniyet müdürüm de öyle."
Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya da Kocaoğlu’nun sözlerine yönelik konuşma yaptı. Uzunkaya, "Sayın Başkan üzüldüğünü ifade etmiş. Sayın Başkan şehrin eminindir. Şehrin emini şehirde yaşayan insanlar için şu yada bu şekilde üzülüyor olması iyi bir duyarlılıktır. Bizim için üzülüyor olmasının izahı yok. Gezi olaylarında belediye otobüslerini camlarını kıran çocuklar için de üzülmüş ve şikayetçi olmaktan vazgeçmişti. Bu eylemlerde TOMA’lara su vermeme, belediye otobüsleri konusunda da bu tür şiddet hareketlerine müdahalede, müdahale edilenlere üzülmüştü. Ama ümit ediyoruz ki sayın Başkan önümüzdeki süreçte kentte zarar gören kamu mallarıyla ilgili, insanlarla ilgili ve haklarıyla ilgili de üzülme sürecinde açılım sağlar. Bizim için üzülmüş olmasından müteessir değiliz. Kentin belediye başkanı olarak mağdur olan herkes için belediye malları için de üzülme olayını genişletirse mutluluk duyarız" dedi.
EMNİYETE TEŞEKKÜR ETTİ
Vali Toprak, polisin basın mensuplarına sert davrandığı yönündeki soruya ise, "Basın ve medya kurulu temsilci kamu hizmeti yapıyor. Olumsuz bir durumu kabul etmem. İzmir’de polisin özel itinası ve dikkat sayesine can kaybı yaşanmamıştır. Bunun için tüm güvenlik birimlerine teşekkür ediyorum" dedi.
Vali Toprak, kişilerin hak arama anlayışı içerisindeki davranışlarını yok edildiği noktasında ciddi manada değişik seviyede açıklama yapanlar şu şiddet hareketlerini görüp tek kelime etmediklerini söyledi.
Vali Toprak, TBMM’de İçişleri Bakanı Efkan Ala haklarında, CHP Milletvekili Alattin Yüksel tarafından verilen ve zor kullanımda sınırın aşılması ile ilgili soru önergesini değerlendirirken, "Sayın milletvekilleri şüphesiz ki TBMM denetimi için bir takım yollara başvurabilir. Bunu saygıyla karşılamak lazım. Ama, şunu saygıyla karşılayamayız ki; Bir tarafta demokratik hak arama hukuk var, öte tarafta şehir yakılıyor, yıkılıyor.
Kamu mallarını, belediye mallarını zarar veriliyor. Bunla ilgili tek ses, çık yoktur. Polis kendisine, kamu ve özel mallara yönelik hareketlere karşı sağduyulu şekilde eylemcini dahi mal ve can güvenliğini sağlayacak tedbirleri almıştı. Gözaltılar da o çerçevede yapılmıştır. Doz aşımı, zor kullanım konusunda sınırlar, olması gerektiğinin dışına asla çıkılmamıştır" dedi.
Vali Toprak, 13 yaşındaki çocukla ilgili haberlerin yayınlanma biçimi yerine yaptıkları açıklamanın eleştirildiğini ifade ederken, "Bu çok manidar. Çocuğun görüntülerini göstermemizin nedeni marjinal gruplar tarafından nasıl sigara temin edildiği, eyleme yönlendirildiğinin görülmesidir" dedi.
Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya, olayların ilk günü akşamı adını vermeden CHP İzmir milletvekili Alattin Yüksel ve kendisi arasında geçen telefon konuşmasının basına yansıdığı gibi olmadığını söyledi. Uzunkaya, şöyle konuştu:
"Sayın vekilin medyaya yansıyan ve sayın başkanın cımbızla bir bölümü alıp ’emniyet müdür geceyarısı vekile telefonla sormayın yazılı sorun yanıt verdi’ şeklinde haber yapıldı. Beni aramışlar. Ben geri döndüm. Sayın Vekil resmen hakarete varan, ’derhal şunu yapın bunu yapın’ diye talimat veren, üst perdeden ifadelerde bulundu. Telefonu sayın başkan ve çevresindekilere de dinlettiğini sonradan öğrendim. Ben müdehaleyle ilgili açıkama yaptım Ancak polisleri derhal çekmemi istedi. Ben de telefonla anlaşmanın mümkün olmadığını anladığımı, ifadelerinin şantiyesinde maaşını verdi çalışanla konuşur tarzda olduğunu belirterek sorularını yazılı iletmesini, yazılı yanıt vereceğimi söyledim."