Uyuşturucuya karşı bilimsel mücadele

Güncelleme Tarihi:

Uyuşturucuya karşı bilimsel mücadele
Oluşturulma Tarihi: Şubat 09, 2015 01:16

YAŞAR Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Barkan, iletişim konusunda hem akademik alanda, hem de hayatın ta kendisinde tam anlamıyla bir uzman. Prof. Barkan bu uzmanlığı doğrultusunda geleceğin üniversite öğrencisi potansiyellerini incelerken günümüz XYZ kuşağının işinin zor olduğu durumlar karşılarına çıkmış.

Haberin Devamı

İşte bu inceleme Türkiye’ye, hatta belki de dünyaya örnek olan projenin de temellerini oluşturmuş. Rektör Barkan’ın ve üniversitenin iletişim mimarisini oluşturduğu proje İzmir Valiliği şemsiyesi altında Yaşar Üniversitesi, Emniyet Müdürlüğü ve Ticaret Borsası’nı buluştururken geçen hafta protokolleri de imzalandı. Peki, proje tam anlamıyla neyi amaçlıyor? Proje; denenmemiş iletişim yollarını deneyerek, çağımız gençlerini yakaladı mı bırakmayan uyuşturucuyla pozitif mücadeleyi hedefliyor. Projeyi Prof. Barkan’dan dinlerken, “Bu iş tamam” diyor insan.

Uyuşturucuya karşı bilimsel mücadele

XYZ kuşağı gerçekleri
Rektör Barkan, projenin doğuşunu şu sözlerle aktardı: “Bu kuşağın işi zor. Zira, artık değişimler daha hızla yaşanıyor. Güzellikleri daha fazla beklemiyorsunuz. Her şeye daha kısa sürede erişiyorsunuz. Ama hayatın ritmi arttıkça insanlar üzerindeki baskıları da ona göre artmaya başlıyor. Gelecek kuşakların kendi çağ özellikleri yanında bizim kuşaklarımızın karşılaşmadığı ölçekte baskılarla karşı karşıya kalıyorlar. Aileler bu konuda çaresiz. Alışkanlıklarının çok dışında bazı deneyimlerle karşı karşıya kalıyorlar. Çünkü deneyimsizler. Çocuklar çaresizlikle karşı karşıya kalıyor. Zira onları yönlendirecek büyükleri, rehberleri öğretmenleri bulmakta güçlük çekiyorlar. Öğretmenler çaresiz. Çünkü onlar belirli bir sosyal, kültürel dinamizm içinde belirli şeyleri öğretmek üzere hazırlandılar. Topyekun bir çaresizlik var. Peki bunun faturası kime çıkıyor? Öğrenen gençlere... Yani ilköğretim, lise ve üniversite kuşaklarında ciddi yaşam baskısıyla karşı karşıyalar. Bununla baş edemeyen gençler uzaklaşmayı tercih ediyor. Burada sanat ve birtakım sağlıklı uygar seçenekler var ama... Tam bu kritik noktada uyuşturucu tacirleri ya da kartelleri bunu daha yaşamın ne olduğunu öğrenme aşamasındaki gençlerin eline sunuyor. Eğer bir topluma topyekun zarar vermek istiyorsanız artık silahla falan mücadele etmiyorsunuz. Yeni bir yıpratma ve çökertme yöntemi bu. Topluma uyuşturucuyla giriyorsunuz. Tam da bu gençlerin gerçekten uzaklaşma ihtiyacının pik yaptığı bir noktada. Bu nedenle gençler çok çaresiz.”

Haberin Devamı

Uyuşturucuya karşı bilimsel mücadele

Haberin Devamı

Uzak durmak akıllıca, kurtulmak mutlu ediyor

Prof. Barkan, bu yeni kuşağın sorunlarıyla mücadelede yeni yöntemler geliştirmek gerektiğini vurgulayarak şöyle devam etti: “Sadece güvenlik önlemleriyle, bir şeyleri yasaklayarak bununla mücadele edemiyorsunuz. İletişim süreçlerinde, ‘Bunu sakın içmeyin’ ya da ‘Buna sakın ilişmeyin’ dediğinizde ya geç kalmış ya da algının dışında kalmış oluyorsunuz. O zaman yepyeni bir algı ve iletişim stratejisiyle gitmek zorunda olduğumuzu anladık. Bu konudaki duyarlılığımız, son 3 yılın mücadelesi ya da incelemeleriyle ortaya çıktı. Bu sürenin ilk etabında Emniyet’le işbirliği yaptık. İki hedef kitlemiz var. Biri bu madde bağımlılığına yakalanmışlar, diğeri de henüz bulaşmamış olanlar. Analizlerimiz sonrası şunu fark ettik. Bu iki kitle mücadeleyi yönetenlerce bir araya getirilememiş. İkisi birbirinden kopuk. Bu ikisinin arasındaki boşluğu da işte o sözünü ettiğimiz yasa dışı güçler dolduruyor. O zaman onları bir araya getirmemiz lazım. Ben de onun için önce şu mesajı hazırladım: ‘Uzak durmak akıllıca’, ‘Kurtulmak çok mutlu ediyor’. Mesaj stratejilerinde bir algıyla mücadele ediyorsanız, ağzınızın ucundan dahi negatif bir mesaj geçmeyecek. ‘Uyuşturucu zarar verir’ demenin hiç etkisi yok. ‘Çok zararlıdır biliyorum, müptelasıyım’ diye karşınıza gelebilir. O zaman ne yapacaksınız? ‘O sana mutluluk veriyor ya, kaçacak delik gibi görünüyor ya, onun yerine yerleştirebileceğin daha büyük bir mutluluk enerjisi senin elinde. Gel bize katıl. Bu konuda birlikte çalışalım’ demektir az önceki mesaj.”

Haberin Devamı

Uyuşturucuya karşı bilimsel mücadele

Sürece dahil edelim

Eskiden doğru olduğu düşünülen yöntemlerin artık çöktüğünü ifade eden Rektör Barkan, denenmemişi hangi yöntemlerle deneyeceklerini de şöyle anlattı: “Seminerler vererek, eğitim oturumları düzenleyerek, klasik aile eğitimleri yerine hedeflediğiniz kitlenin en rahat angaje olduğu, içine girmekten en mutlu olduğu şey ne ona bakacağız? Satırı tersinden okuyalım. Eksikleri duyduğu şey ne? Oyun... O zaman onu iyi kurgulanmış, yapılandırılmış iyi kurgulanmış birtakım oyunların içine çekmeniz lazım. XYZ kuşaklarından bahsediyoruz. Onu bir yerlere zorlamak yerine zaten içinde olduğu bazı süreçlerin içine girerek birtakım bilgisayar oyunları, videolar içine katacaksınız. Bu çocukların o oyunların oluşum sürecine kendilerinin de katılması lazım. Bir sosyal kamu spotu mu çekeceksiniz, bunu çok iyi yapan insanlara çektirmeyin. Doğrudan bu işin içine kimlerin girmesini istiyorsak onları eğitelim, onları motive edelim, onlar kendi yapımlarını kendileri yapsın. Yani o mesajı kendileri üretsin, kurgulasın, montajlasın, Youtube ya da Facebook üzerinden yayınlanır hale getirsin. Ondan sonra da bu işin ödülleri olsun. Yapılmış bilgisayar oyunları ya da kendileri tarafından çekilmiş videoları yarıştıralım. Kaybeden olmasın. Kamuyla paylaşalım.”

Haberin Devamı

Küresel başarı mümkün

Prof. Barkan, İzmir’in uyuşturucuda hedef şehir olduğunu ancak proje başarıya ulaştığında tüm dünyaya model olabileceğini de şu sözlerle aktardı: “İzmir, Türkiye genelinde seçilmiş bir hedef. Uyuşturucuya ulaşma konusunda yaşın 9’a, 10’a indiği bir kent. İzmir boşuna seçilmiyor. ‘İzmir çökerse, geri kalanına da zaten gireriz’ diye makro ölçekte strateji görüyoruz. Negatifi negatifle öldüremeyiz. O uyuşturucuyu birinden alıp kullanmanın bir tek nedeni var: Mutsuz ortamdan uzaklaşmak. Kısmi de olsa, yapay da olsa, sanal da olsa, bir ufacık mutluluk yaşamak. O zaman o mutluluğu diğeriyle yer değiştirebilirsek, bu da İzmir’de olursa, İzmir küresel ölçekte büyük bir başarının altına imza atmış olacak. Herkese, ‘İzmir’de biz bunu böyle başardık. Alın siz de Türkiye’ye, dünyaya uygulayın’ deme, öncülük etme imkanımız var. Denenmemiş şeyleri denemek var içinde. Denenmemiş iletişim yolları. Aslında şu an 9 üniversiteyle görüşüyorsunuz. 9 üniversitenin 9’u da bu projenin içinde zaten. Öğrencisiyle, öğretim görevlileriyle... 180 bin kişiden bahsediyorum. Medya ve başka kurumların da desteğiyle büyük bir iş başarılacak diye düşünüyoruz.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!