Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da zaman zaman tatilini geçirdiği, Hacılar Koyu’ndaki villalar, 25 Aralık yolsuzluk soruşturmasının da en önemli başlıklarından biri oldu. Villaların bulunduğu koy, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından birinci derece SİT alanından, yapılaşmaya izin veren 3’üncü derece doğal SİT alanı statüsüne geçirildi. Bu duruma tepki gösteren çevreciler ile bölgedeki hak sahipleri, 1’inci Derece Doğal SİT alanı içerisinde bulunan 200 hektarlık alanın ’Sürdürebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı’ olarak tescil değişikliği yapıldığını ve işlemin iptali istemiyle dava açtı.
BİLİRKİŞİ RAPORUNDA VİLLALARA ONAY ÇIKTI
Davaya bakan İzmir 2’nci İdare Mahkemesi’nin belirlediği 3 kişilik bilirkişi heyeti, bölgedeki incelemelerinden sonra hazırladığı 18 sayfalık raporda, bölgede bulunan bitkilerin ve bazı hayvan türlerinin genel tanıtımlarının yanı sıra ekolojik yapısı hakkında bilgi verdi. Raporun sonuç bölümünde ise şöyle denildi:
"Netice olarak söz konusu alanın iki farklı özellikte parsel gruplarını içerdiği belirlenmiştir. Yerleşimin olduğu parsellerin belirtilen sebeplerden dolayı sürdürülebilir koruma ve kontrolü kullanım alanı olarak (üçüncü derece doğal SİT) değerlendirmesi gerektiği, diğer parsellerin ise, insan etkisine daha az maruz kalmış olduğundan doğallığını halen koruduğu gözlenmiştir. Bundan dolayı bu parsellerin, ’kesin korunacak hassas olan’ birinci derece doğal SİT olarak kalması gerektiği kanaatine varılmıştır."
YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARI ÇIKTI
Mahkemenin, bu rapor doğrultusunda karar vermesi halinde villaların ruhsatlı hale gelmesinin yolunun açılacağı, çevresinin ise 1’inci Derece SİT ilan edilmesi nedeniyle ’çivi bile çakılamayacağı’ görüşünü paylaşıp tepki gösteren Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları (ÇEHAV) üyeleri itiraz etti. Bilirkişi raporundaki olumlu görüşe rağmen 2’nci idare mahkemesi, sit derecesinin düşürülmesine ilişkin karar için yürütmeyi durdurdu. Mahkememe gerekçesinde ise şöyle denildi:
"İncelenen alanda tarım, insan yerleşimi, hayvancılık ve spor etkinlikleri faaliyetlerinden dolayı, insan kaynaklı etkilere yoğun bir şekilde maruz kaldığı, bu alanlarda meydana gelen sistematik etkilerden dolayı floristek, faunistik ve ekolojik yönlerden geri dönülmesi mümkün olmayan sonuçların ortaya çıktığı gözlemlenerek, ekolojik yaşam dengesinin sağlanabilmesi amacıyla, dava konusu parseller ile çevresinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği, uyuşmazlığa konu olan taşınmazların içinde yer aldığı alanın bir bütün olarak sahip olduğu coğrafik, jeolojik, jeomorfolojik, hidrojeolojik, topografik, biyolojik çeşitlilik ve peyjaz özellikleri ile toprak ve arazi yapısı, doğal bitki örtüsü gibi özellikleri dikkate alındığında, anılan taşınmazların 1’inci derece doğal sit özellikleri taşıdığı, bu sebeple dava konusu taşınmazların, sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı olarak belirlenmesine ilişkin dava konusu işlemde, hukuka ve mevzuata uygunluk bulunmadığı sonucuna vararak, ’sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı’ karanının yürütmesini durdurulmasına karar verilmiştir."
’BAYRAM ARMAĞANI’
Mahkemenin yürütmeyi durdurma kararından sonra, davayı takip eden avukatlar ile bir grup çevreci İzmir Valiliği önünde toplanıp kararı kamuoyuna duyurdu. Ortak basın açıklamasını okuyan Özlem Şenyol Kocaer, "Bu kararı, yurdun dört bir yanında devam eden doğa talanına karşı mücadele yürüten herkese bayram armağanı olarak hediye ediyoruz" dedi.
’VİLLALARIN YIKILMASI GEREKECEK’
ÇEHAV (Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları) üyesi avukatlardan Şehrazat Mercan ise, kararın örnek bir karar olduğunu söyledi. Mercan, "İyi ki hukuk var. İyi ki hala mahkemeler var. Bu karar ’dokunulamaz’ denilen bir alan için alındı. Eğer karar iptal edilirse, gerekçeli karardan da bunun iptal edilmesini bekliyoruz. Bu villaların yıkılması gerekecek" diye konuştu.