Toprakla barış zamanı

Güncelleme Tarihi:

Toprakla barış zamanı
Oluşturulma Tarihi: Nisan 05, 2000 00:00

Haberin Devamı

TEMA, her gün biraz daha fazlası yitirilen toprakların elde tutulması için Ege'de güçlü bir örgütlenmeyle ‘‘Toprakla Barış'' dönemine girdi.

VATANIN en değerli varlığı kabul edilen toprağı, farklı gözle gören TEMA (Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı) doğayla barış olmadan dünyada da sağlanamayacağını ana tema olarak işliyor. Toprağın kutsallığı, kalitesiyle ölçülmüyor. Ancak toprak, üzerinde canlılar yaşadığında anlam ifade ediyor. Bir öğretim döneminin sonuna yaklaşırken, TEMA sessiz sedasız binlerce öğrenciye toprak sevgisini aşıladı. Tıpkı doğanın barış elçisi gibi...

TEMA İzmir Gönüllü Temsilci Yardımcısı Gönül Meyvacı, bilinçli bir kamuoyu oluşturma çalışmalarına okullardan başlamanın en doğru seçim olduğunu belirtiyor. Çocuk ve gençlerin hedef kitle olarak seçildiği seminerlerle İzmir'de 100'e yakın okulda yavru ve genç TEMA'cı grubu oluşturulduğunu belirten Meyvacı, erozyonla mücadelenin temelinde ağaçlandırma çalışmasının yattığını söylüyor. Meyvacı, ‘‘Minikler ve gençler hızlı organize olabilme yeteneği, amacı keşfedip doğru çalışma yapabilme arzusuyla çevreye sahip çıkıyor. Temelinde sevgi ve bağlılığın yattığı çalışmalarımızda gönüllülük esası var. Başka bir gücün etkisinde kalmadan toprağı korumanın tek hedef seçildiği girişimlerle TEMA'nın 5 yılda 10 milyar meşe tohumunu toprakla buluşturma girişimine Ege'den büyük katkılar oldu'' diyor.

Yaşlılara çağrı

TEMA'nın hedef kitlesinin her yaştan insan olduğunu belirten Meyvacı, ‘‘Siyasal ve ekonomik çıkarlardan uzak ortamda gönüllü olmak gerekir. Ekolojik dengelerin bozulduğu bir dünyada barışın değerini kavramak zordur. İnsan, doğayla barışık olabildiği ölçüde, kişisel ve toplumsal barışı, yaşama huzurunu bulabilir. Emekli ve her yaştaki insanımızı gönüllü olarak TEMA'nın çalışmalarına katılmaya bekliyoruz'' diyor.

İçimizdeki çöl

ÇÖL, yaşamdan kopmanın, suların kaybolduğu kurak ve sessizliğin de sembolü. Topraklarımızın yüzde 79.43'ü erozyona uğruyor. Rio Dünya Çevre Zirvesi'nde açıklanan verilere göre, erozyona karşı ciddi önlemler alınmazsa 2010'da topraklarımızın yüzde 85'i çöl olacak. Erozyonla ilgili çok şey söylendi. Topraklar erimeye devam etti. O halde içimizdeki çölü, vahaya dönüştürmeliyiz. Önce çölü farketmek, farkettirmek gerekir. Bunun tek yolu da eğitim. ‘‘Ağaç yaşken eğilir'' sözü karşısında eğilip, bükülmeden durabilmek gerekir. Çocukların içinde yeşeren tohumları, çöle dönüştürmeden, ‘‘Keşke'' demeden, fırsatı değerlendirelim.

Aynı kökte farklı ürün

ARMUT ağacından elma yemenin şaşırtıcılığı, aşılama yönteminin bilinmesiyle geçti. Domatesin üzerinden, patlıcan toplamayı hayal bile edemeyenler yine şaşıracak. Söke Toros Gübre Bölge Müdürü Halim Alkan, hormon kullanmadan, tohumu çiftleştirip bir kök üzerinde gelişen aynı bitki üzerinde domates ve patlıcanı yetiştirmeyi başardı. Alkan, küçük yerlerde ekonomik yarar beklenmeden bu yöntemin kullanılabileceğini söylüyor. Elbette ekonomik bir yararı yok. İnsanın doğayla ilişkisini güçlendirip, yeni ufuklar açabilir. Çevre sevgisi toprak, bitki ve suyla temas sonucu başlar. Doğa sevgisi, sahiplenmeyi öğretir. İşte bunun için bir fırsat.

Çöp, çöpe gitmesin

ÇEVRECİLER, eğlencenin sınırlarını aşanların kağıt peçeteleri havada savurmasına çok kızdı. Binlerce ağacın tehdit edildiği dile getirildi. Benzeri savurganlıklar hep yapılıyor. Gizli kaldığı için gözden kaçıyor. Bir de bunun tersini düşünün. Lüks otellerde su gibi içilen şarapların şişe mantarlarının makinelerde öğütülüp gübrelere karıştırıldığını, artık mumların çocuk kulüplerinde kullanılıp, yiyecek artıklarının türlerine göre ayrılıp değerlendirildiğini. Örnekler artırılabilir.

SARIGERME'deki İberotel'de oluşturulan çevre komitesi her türlü atık ve artıktan yılda ortalama 1 milyar lira sağlıyor. Komite Başkanı Erol Çalık, taşerona 650 milyon liraya satılan çöplerin, gerçekten çöpe gittiğini savunuyor. Otelin 10 ayrı yerindeki özel kutularda bir yılda 162 traktör römorku dolusu atık ve artık madde toplandı. Hem maddi gelir sağlanıyor, hem çevre korunuyor. Gerçekten örnek bir uygulama.

ÇEVRE PRENSİBİ

Atıkların boşaltılma bölgesinde, kirlilik kontrolu ve atıklarla ilgili idarenin kurulması hiç yoktan iyidir. Ancak toplumların giderek artan atıklarının çevreyi doldurması bu tedaviyle önlenemez. Hastalık belki geçici olarak durdurulabilir. (Sargılar Daima Geçiçi Prensibi)

Neler toplanıyor

KULLANILMIŞ çakmak, şişe mantarı, çim artıkları, dallar, yapraklar, çiğ yumurta kabukları, çay ve kahve posaları, sebze ve meyve, kağıt ve karton türleri, metal, alüminyum, teneke, cam, pil, plastik, ampul, printer şeritleri, fritöz yağları, kemik, mum, kondansatör, artık sabun, yemek artıkları, budanan ağaçların yaprak ve dalları.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!