Güncelleme Tarihi:
Bu ne hassaslık
HURDAYA ayrılan 43'lük arazöz hakkında valilikçe soruşturma istendiği haberine görüş almak istediğim Sağlık Bakanlığı 1 Nolu Donatım Bölge Müdürü Adnan Çakır'a günlerce ulaşamadım. Görüştüğümüzde ise haberimiz çoktan gündeme girmişti. Yanıtını bu köşeden vermeye hazırlanırken tekzibi geldi.
BAKANLIK onayıyla hurdaya ayrılması istenen arazöz trafikten düşürülmediği için garajda çürümeye terk edildiğini öne süren Çakır, satınalma kararı bulunmadığını reddediyor. Keşke tekzibiyle birlikte kararı da fakslasaydı...
MASRAFIN 2 milyar 925 milyon lira olduğu belirten Çakır, bakanlığın 20 milyar lira olan yenisini almasının imkansız olduğunu anlayıp mevcudu iyileştirdiğini söylüyor. Urla Dinlenme Tesisleri'ndeki arazözün olası bir yangında ne çok işe yarayacağını anlatıyor. Aleyhlerinde iddialarda bulunduklarına inandığı eski yöneticileri suçlayan Çakır, yine Urla'daki 94 model en son teknolojideki itfaiye aracının sisteminin iflas ettiğini ve seyirci kalındığını öne sürüyor. 7 ay önceki keşifle bu araca 11 milyar harcanması gerektiğini kaydeden Çakır, ‘‘Benim de bu araç için en pratik yoldan HEK'e ayırma talebinde mi bulunmam gerekiyor’’ diye soruyor. Çakır soru değil, hesap sorsun. Vergilerimizle alınan milyarlık araçları çöpe döndürenler hakkında elinden gelini yapsın, biz de yazalım.
ÇAKIR'ın tekzibindeki ikinci konu Sağlık 2000 Dergisi'yle ilgili. Daha önceki yanıtını tekrarlarken düzeltme yapıyor, derginin 20 değil 24 milyara malolduğunu belirtiyor. Çakır'ın, ‘‘Devlet malını kurtardım’’ gururunu yaşadığı şüphesiz. İyi, hoş da, bakanlığın bir arazöze harcayacak parası olmadığı için 43 yaşındaki ölüyü diriltme hassasiyeti gösterilirken neden 24 milyarlık bir dergi yayınlanıyor? Bakan Durmuş'un gazetelerde, TV'lerde bol bol yayınlanmış deprem, vardiya sistemi, reform çalışmalarıyla (Bilmeyen kalmadı) birkaç röportaj ve çevirinin yer aldığı bir dergiye çok mu ihtiyaç var? İkinci sayı da özel kuryelerle, kargoyla 10 bin kişiye ulaştırılmış. Büyük olasılıkla çoğu okuyucusu tarafından poşetlerinden çıkarıldı, kapağı kaldırıldı, ‘‘Hep aynı şeyler’’ denilerek sehpa süsü oldu. Hassasiyette çifte standart...
Tepecik SSK’da güvenlik
SSK Tepecik Hastanesi, İzmir'in yükünü çeken en önemli sağlık tesislerinden biri. Yıllardır personel sıkıntısı yanında yaşanan en büyük sorunlardan birisi de güvenlik oldu. Bugüne kadar cüzdanı çalınmayan, arabası soyulmayan doktor yok gibi. Bu konuda hastalar da dertliydi. Sonunda özel güvenlik modasına uyuldu. Aralarında bayanların da olduğu 45 kişilik ekip işbaşı yaptı. Güvenlikçiler derslerini iyi çalışmışlar. Kimliğini göstermeyen doktora, hemşireye bile geçit vermiyorlar. Hırsızlıkları önlemenin yanında güvenlikçilerin en önemli görevi ise başta doktorlar olmak üzere çalışanların can güvenliğini korumak olacak. Kavga çıkaran, taciz eden, hatta doktoru, hemşireyi döven hasta yakınlarının karşısında güvenlikçiler olacak.
Sözleşmeli dönem
SAĞLIK Bakanı Osman Durmuş, Seferihisar'da Necat Hepkon Devlet Hastanesi'ni hizmete açarken İzmir'deki hekim, hemşire ve ebe sayısının standart kadro üzerinde olduğunu, yığılmanın merkezde yaşandığını hatırlattı. Sağlıkçı zengini İzmir'de, dengesiz dağılım yüzünden ilçelerin varlık içinde yokluk çektiğini vurguladı. Vardiya sistemiyle hekimlerden ve hastanelerden tam verim alma mücadelesi veren Durmuş, sağlıkta sözleşmeli dönemi başlatacaklarını kaydetti. 9.600 sözleşmeli kadrosunun imzadan çıkmasını beklediğini belirten Durmuş, döner sermayesi güçlü olan hastanelerin sözleşmeli hemşire, bilgisayar uzmanı gibi ihtiyaçlarını bu kadrodan sağlayacağını söyledi. İzmir'in sağlık alanında atamalara kapalı olduğunu ima etti. Merkeze yapılacak tayinleri takibe almakta yarar var.
Melekler aranıyor
PERSONEL sıkıntısı bir türlü çözümlenemeyen SSK Tepecik Hastanesi, Mavi Melekler'e bel bağladı. İnsan sevgisiyle dopdolu, boş zamanlarını yatağa bağımlı hastalara hizmet edebilecek her vatandaş Mavi Melek olabilecek. Hastaların günlük ihtiyaçlarına yardımcı olacak melekler sıkıntı ve dertlerini paylaşacak. Başhemşire Saffet Ürkmen, ‘‘Moral ekibi kuracağız. Hastalarımız daha kısa sürede sağlıklarına kavuşacak’’ derken, gönüllülere çağrıda bulunuyor. Gönülleri zengin, zamanları bol vatandaşlara duyurulur
BENİ HATIRLAMAK İÇİN
Gözlerimi; gün ışığını, bir bebeğin yüzünü, bir kadının gözlerindeki sevgiyi
görmemiş bir adama verin.
Kalbimi; kendi kalbi ona acı vermekten başka bir işe yaramayan birine verin.
Kanımı; bir otomobilin enkazı altından çıkarılmış olan gence verin. Verin ki torunlarının oynadığını görene dek yaşayabilsin.
Böbreklerimi; haftadan haftaya yaşaması makinaya bağlı olan birine verin.
Kemiklerimi; alın ve sakat bir çocuğun
yürümesinin yolunu bulun.
Eğer bir şeyleri gömmemiz gerekiyorsa, hatalarımı, kusurlarımı, insanlara olan önyargılarımı gömün.
Günahlarımı şeytana, ruhumu tanrıya verin.
Eğer yeri gelir de beni hatırlamak isterseniz, bunu, size ihtiyacı olan birine yardım ederek yapın.
Eğer tüm bu istediklerimi yaparsanız ben
sonsuza dek yaşayacağım.
Robert N. TEST