Güncelleme Tarihi:
Hasta şiddeti
BU hafta sağlıkçıların gündeminde yine bir hekimin hasta yakınlarından dayak yemesi vardı. Olayı şiddetle kınayan sağlıkçılar bu tür olaylara alışık. Özellikle de acil servislerde çalışanlar. Neden acil servisler? Bunun yanıtını Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hamit Hancı veriyor. ‘‘Acil servisler stresli yerler. Sakin ve uyumlu bir insan bile 3-4 saat beklemeye tahammül edemeyip saldırganlaşabilir'' diyen Hancı'nın tespitleri şöyle:
ACİL servislerde değişik nedenlerle yaşanan gecikmeler, hasta ve hasta yakınlarını çileden çıkarıyor, saldırganlaşmalarına yolaçıyor. Saldıranlar genelde 30 yaş ve altındaki, ilaç ve alkol bağımlısı erkekler.
ACİL servislerde çalışanların bu tehlikelere karşı eğitilmesi gerektiğini belirten Hancı, ‘‘Acil servis personeli kendisini aids, hepatit B ve C'ye karşı nasıl koruyorsa, şiddete karşı da dikkatli olmalıldır. Korunmanın en iyi yolu şiddeti sezinlemek ve önlemeye çalışmak'' diyerek, şiddete karşı korunma önerilerini şöyle sıralıyor:
‘‘Acil servisteki görevliler şiddete başvuran kişiyi;
Konuşarak sakinleştirmeye çalışabilirler,
Güç kullanarak etkisiz hale getirebilirler
Farmakolojik ajanlarla sakinleştirebilirler.
Sağlık çalışanları, şiddete maruz kalmamak için saldırgan ile göz göze gelmekten kaçınmalı
Saldırgan ile arasında en az bir kol boyu mesafe bırakmalı.''
Öneriler Hancı'dan, uygulamak hekimlerden.
Hekimlerle ilgili bazı gerçekler
BAZI hekimlerde şeker hastalığı, idrar yolu enfeksiyonu, mide ülseri, kalp sıkıntıları, yüksek tansiyon gibi sağlık sorunları görülebilir. Bunlar aynen sizde olduğu gibi belirtiler verebilirler. Actuel Medicine Dergisi'nden
GÜLÜMSEYİN
TÜRKİYE'DE psikiyatri ve adli psikiyatrinin ilk kurucularından olan Mazhar Osman akıl hastalarının ceza sorumluluğu olup olmadığına dair raporlar da düzenlerdi. Farklı ve özgün davranışları nedeniyle çevresi tarafından garip karşılanırdı. Bir gün kendisine öğrencileri, ‘‘Hocam, sizin için deli diyorlar'' der. Hoca şu yanıtı verir: ‘‘Hiç önemli değil evladım, yeter ki ben onlar için deli demiyeyim.''
Tabela hastane
EGEKENT Semt Polikliniği, seçimler öncesinde siyasetçilerin girişimiyle devlet hastanesine dönüştürülmüştü. 50 yatak ve uzman kadrosuyla adına yakışır hizmet verecekti. Vaatler böyleydi. Oysa buranın tabela hastane olacağı kuşku götürmüyordu. Yine de Egekentliler gece yattıklarında içleri rahattı, iki adım ötelerinde koskoca devlet hastanesi vardı, gerektiğinde ulaşabilecekleri. Eski mesai arkadaşım Sedat Sözer de hastane için Egekent'te oturan 50 bin kişi gibi aynı duyguları besliyordu. O yüzden de bronşit tedavisi gören 2 aylık kızının iğne saati geldiğinde hastanenin yolunu tuttu. Evine çok yakın olan hastaneye birkaç dakikada gidip gelir, gecenin soğuğunda çocuğunu da üşütmezdi. Hastaneye gitti, bir doktor, bir hemşire nöbetçiydi. İlacı, iğneyi verdi. Ama hemşire, ‘‘Bu kadar küçük çocuğa hiç iğne yapmadım. Siz en iyisi özele gidin'' dedi. O da öyle yaptı.
SEDAT şimdi soruyor: ‘‘Egekent Devlet Hastanesi'nde (Hastane adı olmasına karşın bu vasıflara uygunluğundan şüphe duyduğum) çocuğa bir enjeksiyon dahi yapılamazken hangi hizmeti yerine getirdiğini merak ediyorum. Bir sağlık sorunu yaşadığımda bu hastaneye nasıl güvenirim?şvurabilirim?''
SEDAT vatandaşlık bilinciyle şikayetini İl Sağlık Müdürlüğüne de yazdı. Hastaneye gittiği gün ve saati belirtip, nöbetçi doktor ve hemşirenin yeterlilik durumlarının kontrol edilmesini istedi. Hizmet vermeyip gösteriş olması için koyulan tabelanın değiştirilmesini, ya da kurumun tabelaya uygun hale getirilmesini talep etti. Sordum, dilekçesi işleme konulmuş.
50 bin nüfuslu Egekent'te devlet hastanesinin hizmetleri eleştiriliyor. Vatandaşlar hastane adına yaraşır hizmetler verilmesi için yetkilileri denetime davet ediyor.
Eczacılar uyarıldı
TÜRK Eczacılar Birliği'nin çalışma raporuna göre; 31 Ekim 1997 ile 31 Kasım 1999 arasında ülke genelinde kurumlardan eczacılara 2373 uyarı yapıldı. Uyarıların büyük bölümü farmasötik eşdeğeri olmayan ya da miadi dolmuş ilaç verilmesi nedeniyle yapıldı.
AYRICA, Sağlık Bakanlığı'nca belirlenenden fazla fiyat yazılması, katılım payı alınmadan ilaç verilmesi, karnelerin eczanede alıkonulması, birlik ile kurumlar arasındaki protokole aykırı uygulamalar da uyarılar arasında yeraldı. Raporda, eczacıların gün geçtikçe daha çok hata yaparak reçete karşıladıkları görüşüne yer verilmesi ise ilginç.
‘Yoktur’ kaşesi
BALKANLARIN en büyük sağlık kurumu olarak nitelendirilen Ege Üniversitesi Hastanesi'nin eczanesi de ekonomik krizden yara alan bir birim. Pekçok ilacın bulundurulmaması yüzünden eczanede, resmi hastaların reçetelerine ‘‘Yoktur kaşesi'' vurulan özel yer açıldı.
Fotoğraf: Tolga ADANALI
Doktor sevinci
SELÇUK Devlet Hastanesi'nin ilk çocuk uzmanı iki yıl önce Kuşadası'nda bir özel hastaneye transfer oldu. O zamanan beri boş kalan kadroya atama yapıldı. İki yıldır her türlü tıbbi donanımlı servise sahip olmasına karşın çocuklar tedavi edilemiyordu. Sağlık Bakanlığı sonunda atamayı gerçekleştirdi. Hastane çalışanları Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Cengiz Öztürk'ün görevine başlamasıyla ‘‘Çocuk doktorumuz yok'' diyerek hastaları geri çevirmkten kurtuldu. Selçuk'taki arkadaşımız Veysel Erol da bu atamayla Türkiye'nin en önemli turizm merkezlerinden olan ilçenin en önemli sağlık sorunlarından birinin daha çözümlendiğini bildirdi.
HEKİM HAKLARI
HASTA haklarının ortaya çıkmasıyla hekimin ödev ve sorumlulukları genişlemekle birlikte, daha önce söz edilmeyen hakları da gündeme gelecektir.
Hekimin, çağdaş bilimsel tıp olanaklarını uygulama hakkı olmalıdır.
İzmir Tabip Odası