Termale akın var

Güncelleme Tarihi:

Termale akın var
Oluşturulma Tarihi: Mart 22, 2008 00:00

İzmir Özel İdare Müdürlüğü'nün Balçova Termal Tesisleri'ne, yabancıların büyük ilgi gösterdiği belirtildi.

Yılın 8 ayı boyunca başta Norveçliler olmak üzere, Almanya, Danimarka, Filandiya, Rusya ve Hollanda'dan şifa için gelen yabancıların tesislerden son derece memnun kaldığını anlatan Balçova Termal Tesisleri Genel Müdürü Turabi Çelebi, "Gelen hastaların normal tedavileri yapıldıktan sonra, egzersiz, havuz, masaj, elektroterapi ve hidroterapi uyguluyoruz. Romatizmal hastalıklardan yakınanları yapılan tedavi sonrası uzun süreli ağrılardan kurtarıyoruz ve kendilerine konforlu bir yaşam sunuyoruz" dedi. Kaplıca ve kür merkezi bünyesinde 77 kişilik bir sağlık ekibiyle hizmet verdiklerini anlatan Çelebi, "Tesis bünyesinde her yaştan insana hitap eden açık ve kapalı spor alanlarıyla yüzme olanakları bulunuyor. 176 dönüm alan üzerine kurulu tesislerimizden yılda 50 bin kişi faydalanıyor. Amacımız bir kamu şirketi olarak Avrupa standartlarında hizmet vermek ve kaplıca turizminin Türkiye’deki gelişimine öncülük yapmaktır" diye konuştu.

Hangi hastalıklar tedavi ediliyor

Inflamatuar romatizmal hastalıklar: Eklem hastalıkları (kireçlenmeler), romatizmal kas ve yumuşak doku hastalıkları (Fibromiyalji, periartrit, tendinit, bursit, epikondilit vb.)

Bel-boyun ağrıları ve fıtık, kemik-metabolizma hastalıkları (Osteporoz, paget, gut vb.)

Ortopedik ve nörolojik rehabilitasyon: (Kırıklar, felçler, MS, CP vb.), spor sakatlıkları

Yurt dışından tüp bebek talebi

AVRUPA Birliği ülkelerinde sosyal güvenlik kuruluşlarının tüp bebek konusunda getirdiği kısıtlamalar üzerine, bu yöntemle çocuk sahibi olmak isteyenler, rotayı Türkiye ve İzmir'e çevirdi. Kadın Hastalıkları Uzmanı ve İrenbe Kadın Doğum Hastanesi'nin sahibi Prof. Dr. Nurettin Demir, tüp bebek konusunda yoğun bir ilginin söz konusu olduğunu belirterek, "Son dönemde merkezimize Almanya, Hollanda, Belçika, Amerika, İrlanda ve Bulgaristan'dan hastalar, tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi olmak amacıyla baş vuruyor. Tüp bebek alanında İstanbul'la yarışan İzmir, yüksek teknoloji kullanılması ve döllenme başarısı yüzünden de gözde haline geldi. Bu durumdan İzmir'in yeni bir gelir kaynağı olarak yararlanabileceğini düşünüyorum" dedi. Prof. Demir, Avrupa ülkelerine ortalama 10 bin euro olan uygulamanın Türkiye'de yaklaşık 4 bin euroya gerçekleştiğini ve bu durumun artan talebe olumlu yansıdığını da sözlerine ekledi.

Reflü hastası kanser riski altında değil

EGE Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Kliniği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhat Bor, son yıllarda bazı hekimler tarafından reflü hastalığının sıkça kansere neden olduğunun vurgulandığını belirterek, "Bu konuda bazı internet sitelerinin negatif informasyon ile dolu olması, hastaları daha da korkutmaktadır. Yurt dışı yayınlarda reflü-kanser riski açıkça ortaya konulmuş olmakla birlikte bu oranın düşük olduğu da belirtilmektedir. Bu önemli ayrıntı da yapılan açıklamalarda mutlaka vurgulanmalıdır" diye konuştu. Reflünün kansere sebep olma oranının batı ülkelerinde yüzde 5 iken, ülkemizde binde 2'lik bir sayının söz konusu olduğunu belirten Prof. Bor, "Kanser riski en çok 50 yaşını geçmiş ve 5 yıldan uzun süredir reflü yakınması bulunan erkeklerde görülmektedir. Risk oranı bu kadar düşükken yapılan yanlış bilgilendirmeler, hastaların gereksiz bir korkuya kapılmasına yol açıyor. Bilimsel olmayan bu yanlışların bilgisizlik ve kötü niyetten kaynaklandığını düşünüyorum" dedi.

Reflü nedİr?

Reflü, kelime anlamı olarak geriye kaçış demektir. Gastroözofageal reflü; mideden (gastro) yemek borusuna (özofagus) kaçışı gösterir. Başka bir deyişle reflü hastalığı, mide içeriğinin bir zorlama olmaksızın yemek borusuna geçmesi ve yemek borusu alt ucunda ülser gibi hasarlara yol açmasıdır. Hastalığın başlıca belirtileri; Göğüste yanma, ağıza acı-ekşi su ve yemeklerin gelmesi, ses kısılması ve kaybı, sürekli farenjit veya larenjit, öksürük, göğüs ağrısı ve diş sorunlarıdır.

Cep mesajları iltihap nedeni

DENİZLİ Devlet Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Mehmet Beşir Türkmen, cep telefonuyla çok sık mesaj yazmanın el parmaklarında iltihaplanmaya (tenosinovit) yol açabileceğini söyledi. Cep telefonuyla mesajlaşmanın özellikle gençler ve öğrenciler arasında yaygın olduğunu hatırlatan Dr. Türkmen, "Kasların kemiğe yapışma yeri tendon olarak adlandırılır. Tendonu da saran bir kılıf bulunmaktadır. Tendon bu kılıf içinde hareket eder. Tenosinovit (SMS hastalığı), tendon kılıfının iltihabıdır. Cep telefonu ile çok sık SMS yazanlar, öğrenciler, temizliği çok seven aşırı titiz kadınlar, bilgisayar kullanıcıları ve sekreterlerde bu hastalığa çok sık rastlanır" diye konuştu. Türkmen, el parmaklarının çok sık kullanılmaması ile hastalığın tedavi edilebileceğini belirterek, "Hasta, parmaklarını çok sık kullanmamalı, cep telefonu ile çok sık SMS yazılmamalı. Cep telefonundaki bozuk tuşlar değiştirilmeli ve mesaj yazmak için baş parmak zorlanmamalı. 10 gün süreyle el ve parmaklar istirahate alınmalı. Tedaviden bir sonuç alınamazsa el baş parmağına kortizon iğnesi yaplmalı. Medikal tedavi yetersiz kalırsa cerrahi ameliyat teknikleri kullanılarak tendon gevşetme yöntemleri uygulanmalı" dedi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!