Güncelleme Tarihi:
Bingöl’deki hain saldırıda şehit düşen silahsız ve sivil 10 askerden üçü bölgemizden...
Sözün bittiği yerdeyiz...
Üç şehidimizden biri, Anıl Eruluç...
Henüz 22 yaşındaydı...
Salihli Kız Meslek Lisesi Bilgisayar Bölümü’nden mezun olduktan sonra askere gitmişti...
Asker ocağına gideli 13 ay olmuştu.
Teskere için gün sayıyordu...
Sadece 60 günü kalmıştı...
Manisa Salihli’deki ailesini ziyaret etmiş, Van Erciş’teki birliğine teslim olmak üzere yola çıkmıştı...
Ölüm onu, Bingöl-Muş Karayolu’nun 16’ncı kilometresindeki Kardeşler Köyü yakınlarında yakaladı...
PKK’lı töreristler tarafından 200 askerin bulunduğu konvoya roketatarlı ve uzun namlulu silahlarla düzenlenen saldırıda şehit düştü...
Anıl’dan geriye, toprak zemine mermilerle kalp şeklinde “Bugün de ölmedim” diye yazıp annesine gönderdiği fotoğraflar kaldı...
Şehit erin Salihli Seyrantepe Mahallesi Girne Sokak Numara 7’deki baba ocağına acı haber tez ulaştı...
Yürek yakan haberi duyanlar akın ederken, evden yükselen ağıtlar yürek dağladı...
İşçi emeklisi baba Nevzat Eruluç ile dede Haşim Acar rahatsızlandı, tedavi altına alındı...
Mahalleli evlerinin balkonlarını Türk bayraklarıyla donatarak tepkilerini dile getirdi...
Gaziydi şehit oldu
Hain saldırıya kurban giden Egelilerden bir diğeri Şahin Oğuz Kayabaş...
21 yaşındaki jandarma er Kayabaş’ın acı haberiyle birlikte İzmir Ballıkuyu’daki baba ocağına ateş düştü...
Pazarcılık yaparak geçimini sağlayan baba Ramazan Kayabaş, ev hanımı anne Nebiye Karabaş ve ikisi kız üç kardeş, büyük üzüntü yaşadı, gözyaşlarına boğuldu...
Hakkari Çukurca’da vatani görevini yapan Şahin Oğuz Kayabaş’ın, yaklaşık üç ay önce teröristlerle girdiği silahlı çatışmada şarapnel parçasıyla gözünden yaralandığı, GATA’daki tedavisinin ardından birliğine döndüğü öğrenildi...
15 gün önce İzmir’deki ailesinin yanına ikinci kez izne gelen şehit jandarma erin, geçen cumartesi Elazığ’daki toplama merkezine döndüğü, buradan da Çukurca’daki birliğine gitmek üzere diğer askerlerle yola çıktığı belirtildi...
Ailesiyle vedalaşmadan önce sık sık, “Ben şehit olacağım, buralara dönemeyeceğim” diyen Şahin Oğuz Kayabaş’ın, annesinden, teröristler yol kesip kimlik ve eşya kontrolü yaptığı için çantasına hiçbir askeri kıyafetle malzeme koymamasını istediği dile getirildi...
Gözyaşı döken anne Nebiye Kabayaş, oğlunun izninin son gününde bağırarak uyandığını ve rüyasında teröristleri gördüğünü ifade etti, şöyle dedi:
“Oğlum izninin son gününde, ‘Üzerime gelmeyin’ diye çığlık atarak uyandı. Ben de hemen yanına gidip, ‘Ne oldu’ diye sordum. Bana, ‘Teröristler ellerinde bombayla üzerime doğru geliyorlardı. Rüyamda onu gördüm anne’ dedi. Şimdi oğlumu şehit ettiler. Ben kime bağırayım, kime isyan edeyim...”
Çiçekçilik yaptığı, terhisine beş ay kaldığı öğrenilen Kayabaş’ın yakınları, şehitlerin hep fakir ailelerden çıktığını önü sürüp tepki gösterdi...
Anneannenin isyanı
Onun adı ise Yusuf Vural’dı...
O da henüz 21’indeydi...
Şehitlerden Şahin Oğuz Kayabaş’la mahalleden arkadaştı...
Sıhhıye er Vural, görevli olarak, rahatsızlanan arkadaşını Ankara GATA’ya götürdükten sonra aldığı bir haftalık izinden Van Çaldıran’daki birliğine dönüyordu...
Kahpe saldırıda şehit oldu...
İzmir’in Eskiizmir semtindeki baba ocağına ateş düştü...
Baba İsmet Vural fenalaşınca hasteneye kaldırıldı... Anne Şenay Vural ve kardeşi Sevgi Vural gözyaşlarına boğuldu...
Evin tek oğlu olan ve sivil yaşamında müzisyenlikle eczane kalfalığı yapan Yusuf Vural’ın annesi, “Benim doğurduğumla mı koruyacaklar vatanı? Gitsin Başbakan korusun. Onun çocukları korusun” dedi...
Anneaane Sevgi Çelik ise tepkisini şu sözlerle dile getirdi:
“Torunumu koyun sürer gibi yola çıkarmışlar. Daha üç gün önce polisleri şehit ettiler. Askerler böyle gönderilir mi?”