Güncelleme Tarihi:
TMMOB’un bileşenleri olarak sanayiye ve gelişimine karşı olmadıklarını belirten Özerk, "Yani odaları ’Çarşı her şeye karşı’ şeklinde algılamamak lazım. Biz yeni kağıt fabrikasının SEKA’dan daha az kirlilik yaratacağını gördük. Yapılacak olan enerji ve buhar tesisine bir termik santral gözüyle bakılmaması gerektiğine inanıyoruz. Sadece fabrikayı çalıştıracak kapasitede bir buhar kazanı ve enerji santrali olarak bakmak gerektiğinde hem fikir olduk" dedi.
Paşaköy Mahallesi’nin Dumanca Mevkii’nde özel bir şirket tarafından SEKA arazisinde yapılmak istenen termik santrale vatandaşların tepkisi sürerken; TMMOB İKK Dönem Sözcüsü ve Mimarlar Odası Şube Başkanı Ali Özerk’den destek geldi. Basın toplantısı düzenleyen Özerk, "Paşaköy’de yapılan toplantılar sonucunda termik santrale karşı bir tepki oluştu. Pek çok kişi ’TMMOB’a bağlı odalar şimdiye kadar niçin bir açıklama yapmadı?’, ’TMMOB açıklama yapmak için niçin bu kadar bekledi?’ diye sorabilir. Biz bilimsel verilere dayanan, araştırmaya dayanan, kamu yararına çalışan kurumlarız. Amacımız bir kaşık suda fırtına koparmak değil, bu konuyu her yönüyle inceleyip ondan sonra basın toplantısı yapmaya karar verdik. Biz Albayrak Kağıt Fabrikası Genel Müdürü Ahmet Taşçı ile de bir görüşme yaptık ve çeşitli verileri O’ndan da aldık. Kendisi uzun yıllar yurt dışında çalışmış. Bu konuda bilgi ve deneyime sahip olduğu kanaati bizde oluştu" dedi.
ZARARLARINI ANLATTI
TMMOB olarak termik santrallerin çevreye verdiği zararlarla ilgili bir araştırma yaptıklarını kaydeden Özerk, Yatağan’da, Soma’da çevre kirlilikleri yaşandığını, santrallere taşınan kömürün toz ve dumanı ile karayollarını da kirlettiğini, santrallerin çok su tükettiğini, santrallerin olduğu yerlerde çarpık kentsel gelişim gösterdiğini vurguladı. Özerk, Türkiye’nin az gelişmiş ülke olduğu için termik ve nükleer santral dayatmasıyla karşılaştığını söyledi.
"TERMİK DEĞİL BUHAR KAZANI"
Tesis hakkında bilgiler veren Özerk, "Bütün bunların ışığında Balıkesir’de yapılmak istenen bir sistem var. Kağıt Fabrikası’nda kendi enerjisini üretecek bir enerji santrali projesi var. Biz buna termik santral diyebilir miyiz? Bana göre diyemeyiz. Bu bir termik santral değil çünkü. Aldığımız bilgilere göre yakacağı kömür günlük 275 ton, üreteceği enerji ise 25 megawatt. Yani buna bir buhar kazanı şeklinde bakmak lazım" diye konuştu.
"ÇARŞI HER ŞEYE KARŞI ANLAYIŞINDA DEĞİLİZ"
TMMOB’un bileşenleri olarak sanayiye ve gelişimine karşı olmadıklarını belirten Özerk, "Yani odaları ’Çarşı her şeye karşı’ şeklinde algılamamak lazım. Biz yeni kağıt fabrikasının SEKA’dan daha az kirlilik yaratacağını gördük. Yapılacak olan enerji ve buhar tesisine bir termik santral gözüyle bakılmaması gerektiğine inanıyoruz. Sadece fabrikayı çalıştıracak kapasitede bir buhar kazanı ve enerji santrali olarak bakmak gerektiğinde hem fikir olduk" dedi.
CÜRUF OLMAYINCA ATIK DA YOK
Yakılan kömürden çıkan cürufun çimento fabrikası tarafından parayla satın alınacağını söyleyen Özerk, "Dolayısıyla cürufun da tamamen yok olacağını öğrendiğimizde, geriye kalan bir atığın olmadığını, bu atığında çimento fabrikası eliyle değerlendirileceğini öğrendik. Fabrikanın yetkilileri ithal kömür kullanacaklarını söylediler. İthal kömürdeki kükürt oranı daha az olduğu için çıkan külü çimento fabrikaları değerlendirebiliyorlar" diye konuştu.
TEK KORKU DENETİM
Tesisin termik santral olduğunu duyunca tepki gösterdiklerini belirten Özerk, "Biz önce ’termik santral’ diye duyduk ve ayağa kalktık. Ama halbuki öyle değil, fabrika ve fabrikanın içinde kendisini besleyecek kadar bir ünite. Az önce bir hesap yaptık. Her gün 100 evin yaktığı kömür kadar kirlilik yapacak. Biz önce şuna bakarız. Orası bir ova. Yani bu ovaya vereceği zarar var mı? Eğer bu filtrelizasyon sistemi çok iyi olursa, havaya saldığı kükürt miktarı binde 5 oranında bir şey. Bu orandaki kükürt salınımı bitkiye zarar vermiyor. Arkasına gücü alırsa ÇED’e uyacak mı? Bizim bütün korkumuz o. Bir şey kontrol edilmeyecek diye herkesi potansiyel hırsız olarak görmemek lazım. Halkı şu şekilde bilinçlendirmek lazım. Biz halk olarak oranın denetimini yapacağız. Bu denetimden kaçarsanız veya bize denetletmezseniz o zaman biz her şeyi yapma hakkına sahibiz. Yaparız, gerekirse de fabrikanızı kapattırırız. Yani bunu yapmak lazım. Sonuçta bunu böyle yapacak diye işi başlattırmamak bana yanlış gibi geliyor" dedi.
ÇEKİNCELERİNDEN DE BAHSETTİ
Çekincelerini de dile getiren İKK Sözcüsü Ali Özerk, "Fabrikanın satışındaki şaibeler, daha sonra yürütmeyi durdurma kararının Bakanlar Kurulu tarafından yok sayılması, AKP iktidarının hukuk tanımazlığı, halkın tepkisini bilinçsiz olarak yanlış mecralara çekmiştir. Bilinen bir gerçek de bu tür tesislerde ve Türkiye’de denetim mekanizmasının doğru çalışmamasıdır. Bizi şüpheye düşürecek olan; ileride ’elektriği karlı’ diye satmak adına kapasite artırımına gidip çevreye vereceği zarardır. Biz de odalar olarak; gerçi denetleme yetkimiz yok ama bundan sonra yapılacak işleri denetlersek eğer, denetleme mekanizmalarını hayata geçirirsek bence şu anda bu kapasiteyle yaptıkları şeyin çevreye zarar vereceğini düşünmüyoruz. Ama yeter ki; denetleme mekanizması çalışsın, ÇED raporlarına uygun olarak denetleme mekanizmaları yerine getirilsin. Filtrelizasyon sisteminin çok uygun bir şekilde yapılmasıyla; bunu da biz halk olarak, odalar olarak denetleyebilirsek fabrikanın bu şekilde çalışmasında bir sakınca görmüyoruz. Yeter ki basın ve halk bu denetleme mekanizmasını sık sık gündeme getirsin, devam ettirsin" diye konuştu.