HAVAYI suyu hoyratça kullanıp, kirletiyoruz. Ormanları bilinçsizce yok ediyoruz. Evsel ve sanayi atıklarını rastgele etrafa saçıyoruz. Zararlı gazları filtrelerden geçirmeden salıp havayı bozuyoruz. Sonra da oturup iklimler niye bozuldu diye yakınıyoruz. Doğanın bize çıkardığı fatura her geçen gün daha da ağırlaşıyor. Zehirlenen topraklarda, kirlenen sularda yetişen ürünler bizi hasta etmeye başladı bile.
KİRLETENLERE DURHürriyet EGE Bölge Gazetesi çevre hepimize lazım felsefesiyle hareket edip, bu konuda herkesin yapabileceği bir şeyler olduğuna inanıyor. Ve kirletenlere ’dur’ diyor. Peynir suyunu derelere boşaltan mandraları, zeytin kara suyunu depolamadan bırakanları, fabrikasına hala arıtma kurmayan işletmeleri, belediyeleri duyarlı olmaya çağırıyor.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİHürriyet EGE, doğanın korunması haberlerini sayfalarına taşıyor. Yapılabilecekleri ortaya koyuyor. Hürriyet EGE, çevrecileri, belediye başkanlarını, sivil toplum kuruluşlarını, sanayi ve ticaret odaları temsilcilerini üniversiteleri, öğretmenleri, öğrencileri ve herkesi temiz bir çevre için katkı koymaya davet ediyor.
Pilleri çöpe atmayın1 tek pil 800.000 litre suyu kirletiyor.1 tek pil 4 metrekare toprağı zehirleyip kullanılamaz hale getiriyor. Atık pillerin rastgele doğaya bırakılması büyük felaketlere neden oluyor. Pillerin içindeki civa, kadmiyum ve kurşun, toprağa karışıp su ve bitkilerle insanlara geçiyor ve yüksek tansiyondan felçe, böbrek hastalığından kansere kadar birçok hastalığa neden oluyor.
İşte çağdaş eğitimKarşıyaka Kız Meslek Lisesi öğrencilerinin yaptıkları su tasarrufunun arkasında çağdaş bir eğitim anlayışının yattığı ortaya çıktı. Küresel ısınmanın getirdiği sıkıntılara odaklanan öğretmenlerin her dersten önce çevre duyarlılığını anlattığı, öğrencilerin de doğal kaynakların dikkatli kullanılması çağrısına uyup, ailelerine de uygulattığı anlaşıldı.İzmir’e gurur veren bu örnek projenin mimarlarından Karşıyaka Kız Meslek Lisesi’nin 25 öğretmeni ve idarecileri adına konuşan Müdür Sevay Baydır, "Öğrencilere kampanyayı benimsetmek için su tasarrufu konulu şiir, kompozisyon, resim yarışmaları düzenledik. Her ay en fazla su tasarrufu sağlayan ilk üç öğrenciye ödül vermeye başladık" dedi.
NELER ANLATILIYOR:Okulda ve evlerinde tasarruf yapıp bir ayda su tüketimini 4.800 ton düşüren öğrencilere şunlar anlatılıyor:1-Diş fırçalarken ve banyo yaparken çeşmeyi sürekli açık bırakmayın.2-Balkon, merdiven yıkamada çamaşır makinesinin durulama suyunu kullanın.3-Babanız tıraş olurken çeşmeyi kapatsın.
Bu sayfada neler olacakDünyanın sorunları arasında iki önemli konu var. Bunlardan biri çevre, bir diğeri ise doğal kaynakların giderek tükenmesi. Oysa üretim için gerekli hammaddelerin çoğunu çöp diye atıyoruz. Çöp, büyük bir ekonomik değer. Geri dönüşüm, artık bir tasarruf olmaktan öte, akılcı ve ilerici bir seçenek. O nedenle büyük bir sorun olarak karşımıza çıkan çöpleri kentsel ranta çevirip, gelirini yine şehrin önemli projelerinde kullanmalıyız. Salı günleri yayınlanacak bu sayfamızda Ege’deki uygulamaları anlatırken örnek çalışmaları da aktaracağız. Çevremizi kirleten sorunları ortaya koyarken çözüm yollarını da işin uzmanlarına danışacağız, yapılabilecekleri sıralayacağız.
Yatağan’da ikinci santrale tepkiMUĞLA’nın Yatağan İlçesi’nde özel bir şirket tarafından yapılması planlanan ikinci termik santrale tepkiler giderek büyüyor. Santralin kurulacağı Hisarardı Köyü’nde toplanan çevreciler, turizm rehberleri, arkeologlar ve köylüler, dört maden şirketinin ve Yatağan Termik Santrali’nin yörede yaşamı kabusa çevirdiğini belirtti. Muhtar Ramazan Kurt "Başta Araplı Çayı olmak üzere derelerden artık su yerine beyaz mermer, feldspat ve maden tozu akıyor. Her evde kanser ve solunum rahatsızlığı çekenler var. Kurulacak 2’nci santral mezarımız olur. Doğamızı aldılar şimdi de canımızı almak istiyorlar" dedi.
Yaşar ANTER, (DHA)Kültür rezaletiKuşadası Rehberler Derneği Başkanı Ali Karapınar beş bin yıllık tarihi geçmişe sahip, Ege Bölgesi’nin zengin kültürel varlıkları bulunan Lagina Antik Kenti ve Hekate Tapınağı’nın hemen yanına santral kurmanın dünyada eşi benzeri görülmemiş bir tarih ve kültür rezaleti olduğunu söyledi. Karapınar bölgenin bir kültür kenti ve arkeoloji parkı yapılması gerekirken santral ve maden ocaklarıyla talan edilmesine karşı olduklarını belirtti.
Kirlilik çok artarYatağan Çevre Platformu Sözcüsü Nuray Şahbudak, dünya standartlarında hava kirlilik bareminde kükürtdioksit oranının 200 mg/m3’ü aşması durumunda santraller devre dışı bırakılırken Yatağan’da bu oranın 500 mg/m3 olarak tespit edildiğini belirtti. Halen faaliyetini sürdüren santrale sadece 10 kilometre uzaklıkta 2’nci santralin kurulmasıyla bu oranın 1000 mg/m3’ün çok üzerine çıkacağını iddia etti.
Ormana moloz dökmeyinHürriyet EGE Bölge Gazetesi’nin bir haftadır yayınladığı Yeşil Ege anonsları büyük ilgi uyandırdı. Ege ve Dokuz Eylül üniversiteleri başta olmak üzere odaların ve çevreci kuruluşların destek mesajları bizi umutlandırdı. Ege Orman Vakfı Genel Müdürü Metin Gençol, Basın ve Halkla İlişkiler Sorumlusu Sırma Buğdaycı ile "Gelecek Kuşaklar Orman Yok Demesin" sloganlı atık kağıt toplama kutusu ve bez çantalarla ziyaretimize geldi. Vakıf ve gönüllülerle Temiz Çevre Yeşil Ege için çalışmaya hazır olduklarını söyledi. Gençol, ormanlara moloz dökülmemesi, naylon poşet yerine bez torbaların kullanılmasını, kağıtların ayrı toplanmasını önerdi.
Çekirdek saçmakla ağaç yetiştirilmezEge Orman Vakfı Genel Müdürü Orman Yüksek Mühendisi Metin Gençol, dağlara meyve çekirdeği saçmakla ağaç yetiştirilemeyeceğini söyledi. Çekirdeklerin yeşermesi ve büyüyebilmesi için toprağın sürülüp işlenmesi, gübrelenip sulanması ve etrafının çevrilip korunması gerektiğini belirten Gençol, herkesi fidan dikmeye ve orman kurmaya çağırdı.
Kirliliği artık durdurun"Bacası tütmek" teriminin olumlu bir ifade olarak ekonomik gelişme anlamında kullanıldığı tek dilin Türkçe olduğunu sanırdım. Yanılmışım; meğer eski Sovyetler Birliği zamanında Rusça benzeri ibareler kullanılırmış, "bacadan tüten kirlilikler Sovyet Rusya’nın nefesidir" diyor eski bir posterde. Herhalde bundan olsa gerek, 2006 yılında dünyanın en kirli on yerini belirleyip ilan eden Blacksmith Enstitüsü, seçtiği Azerbaycan, Çin, Hindistan, Peru, Dominik Cumhuriyeti ve Zambiya gibi ülkelerdeki kirli yöreler arasında, soğuk savaş döneminden kalma belli başlı eski Sovyetler Birliği topraklarındaki 4 adet kirletilmiş yöreyi de sayıyor.
VAHŞİ SANAYİLEŞMEBu yörelerin her birinin ayrı bir hikayesi var. Kimi radyoaktif kalıntılar, kimi eski askeri üslerin kalıntıları, kimi vahşi bir sanayileşme tutkusu. Enstitü, kirli ünvanına sahip yöreler arasında Ukrayna’daki Çernobil yöresini birinciliğe uygun görmüş. Bu gidişle bu birincilik bir kaç yüz bin yıl da devam edebilir. Ama bu dünya çapındaki kirli ülkeler arasında gerçek sanayileşme yoluyla kalkınma potansiyeli olan hiç bir ülke ve yöre yok.
SAĞLIK RİSKLERİÇevre kirliliği denince akla kirli hava, kirletilmiş ve erozyona uğratılmış topraklar, kirli ve yetersiz sular, yeşil dokusu yakılıp yok edilmiş ve yetersizleşmiş ekosistemler, kuraklık tehdidi altında bir iklim, özetle ayaklarınızın altından kayıp giden bir ülke gelmiyor mu? Pek çok hastalık, kıtlık, sağlıklı gıda eksikliği, özetle kalitesi düşük bir yaşam da çevre kirliliğinin neticesidir. Dikkatimizden kaçan ise günümüzün büyük kısmını geçirdiğimiz ev, büro, fabrika, işyeri gibi yerlerde inanılmaz sayıda ve sağlık riskleri bir o kadar düşünülmeden yaşamımıza katılmış zehirli kimyasalları soluyor olmamız.
SON ARAŞTIRMALARYeni bitmiş bir araştırma, araçların sadece eksoz gazlarının değil, oturulan yerlerdeki kullanılan döşeme, tutacak, paspas gibi pek çok kısmın inanılmaz sayıda riskli kimyasalı maddenin buharını da solumakta olduğumuzu göstermektedir. Son zamanda