Tarladan çıkan milli atlet Semra Aksu

Bir duvar boyunca sıralanan kupa, ödül ve madalyaları, başarılarla dolu hayatının özeti sanki.. Zaman zaman gözlerimizin dolduğu sohbetimizde imkansızlıklara, zorluklara rağmen kazanılan bu başarıların tesadüf olmadığını anlıyoruz. Ne kadar çok madalyanız var? Aslında bunlar annemden kurtarabildiklerimiz. Nasıl yani?Çiğli’de bayramlarda çocuklar gelirdi el öpmeye. Şeker, çikolata verirdik. Yok biz illa o madalyalardan istiyoruz. Verirdi annem. Anne niye veriyorsun, e bizde çok var o madalyalardan derdi.ÇİĞLİ’DEN İLK ÇIKIŞ Nasıl başladınız atletizme?Tarlalardan buldular beni, Türkçe öğretmenim keşfetti. 17 yaşımda ilk kez Çiğli’den çıkıp Karşıyaka’yı gördüm. İlk yarışımdan sonra Edip Akarsu antrenmanlara gel, Türkiye’nin en büyük sporcusu olursun dedi. Ben madalyamı alıp eve döndüm, baba beni milli takımlar antrenörü buldu, çok büyük atlet olacakmışım dedim. Babam bir patlattı bana. Tarlada çalışıyoruz, okuyoruz nasıl yetişeceğim size dedi. Fakat Edip abi yılmamış, gelip babamı ikna etti. Ama otobüs bileti yok. Çiğli’den Karşıyaka’ya kadar yürüyorduk. Bazen köpekler takılıyordu peşimize 10 dakikada koşuyorduk o kadar yolu. Sonra başarılar art arda geldi.İlk yarışımda Türkiye rekoru kırdım ve milli takımın değişmez sporcusu oldum. Uluslararası düzeyde başarı için günde 6-7 saat idman yapıyordum. 87’de antrenörümle hesapladık, yaptığım antremanlarla dünyayı 3 kere dönmüştüm. Bugüne kadar kaç tur oldu kimbilir.. O zaman Balkanlar’da bırakın dereceyi finallere kalan atlet yoktu. 83 yılında İzmir’de Balkan yarışlarında 2’nci oldum.REKORUM KIRILMAZ19 yıldır kırılamayan rekorunuz ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Rekorum 400 metre engellide 56.59. Şu anda, daha 400 metre düzde buna yakın koşuluyor. İyi sporcunun kuvvetli kasları, yüreği ve aklı olmalı, bizimkilerde biri eksik kalıyor. Yapsam da olur yapmasam da derlerse rekorumu kıramazlar daha uzun yıllar. Ama kırılmasını istiyorum, kırılması demek Türk atletizminin ilerlemesi demek. Hatıra engelliO zamanlar her gün otobüs bileti bulup antrenmanlara gidemiyorduk. Bize sahadan bunu verdiler. Gidemediğimiz zamanlar tarlada bununla çalışıyorduk. Üzerine demir 5 liralık koyup yakın atlayarak düşürmeye çalışıyordum. Bu şimdi evimin baş köşesinde duruyor.Terim’in imkanları ile pistleri coştururumUzun yıllar idarecilik yaptınız ama sizin gibi bir sporcunun atlet yetiştirmesi gerekmez mi? 91’den sonra hep idari kısımdaydım, hiç antrenörlük yapmadım. Uluslararası antrenörlük sertifikam var. Şu anda antrenörler 600-650 YTL maaş alıyor. Bu insanın yol parasına bile yetmez. Kaldı ki, ben yetişen çocuğun ayakkabısı yoksa onu da alayım derken cebimden de gider. Hep soruyorlar bana aynı şeyi. Bir gün Fatih Terim’in aldığının binde birini alırsam çıkıp antrenörlük yaparım.FEDERASYON BAŞKANLIĞIHangi olimpiyatlarda koştunuz?84 Los Angeles ve 88 Seul olimpiyatları. Aslında 92 Barcelona’ya çok iyi hazırlanmıştım. Ama zamanın Olimpiyat Komitesi Başkanı Sinan Erdem "30 yaşındasın, artık senden bir şey olmaz" dedi. Kamptan çıktım, atletizmi bıraktım. 2-3 gün birkaç gazete yazdı. Unutuldu gitti sonra. İyi de 30 yaş erken değil mi atletizmi bırakmaya? Florence Griffith Joyner 30 yaşından sonra da şampiyon oldu.Hem de en iyi derecelerini 30’dan sonra yaptı. Ki o sene Akdeniz Oyunları barajını geçmiştim. Barajı geçemeyen benden yaşlı Mehmet Yurdadön ve Mehmet Terzi’yi gönderdiler, beni göndermediler. Ama 2000 yılında Atletizm Federasyon Başkanı olarak Sydney Olimpiyatları’na gittim ve Sinan Erdem’le karşılaştım. Hayalim hep 3 olimpiyata katılmaktı, bakın Federasyon Başkanı olarak gerçekleşti dedim. Türkiye’nin ilk Kadın Atletizm Federasyon Başkanıyım aynı zamanda.