Güncelleme Tarihi:
Gazeteci- Yazar Ahmet Hakan, “Tarafsız Bölge” programını İzmir Ekonomi Üniversitesi'nde gerçekleştirdi. Ahmet Hakan'ın “İzmir neyin sembolüdür? Faşizmin mi, ulusalcılığın mı, laikliğin mi. Önce bunu değerlendirmelerini isteyeceğiz. İzmirli kime derler? Kimdir bu İzmirli? Bu kimliği besleyen kültürel kaynak nedir?” sorularıyla şekillenen programda zaman zaman farklı siyasi partilerden milletvekilleri arasında polemikler yaşandı. Konukların büyük bölümünün İzmir'in “demokrat ve hoşgörülü” yapısını vurguladığı programda bazı konuklar da kentteki azınlıkların yaşadığı sorunlara ve İzmir'in tutucu yapısına işaret etti.
Toplantının ev sahibi İzmir Ekonomi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı ve İzmir Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş ise İzmir'i çok sesli, çok renkli, çok kültürlü bir şehir” olarak tanımlarken “İzmir hoşgörünün merkezi. Çağdaşlaşmanın sembolü” dedi. Oda olarak yaptıkları marka kent çalışmasında ankette İzmir'in sloganının “Yaşanacak şehir” olarak çıktığına da dikkat çeken Demirtaş, “Bu coğrafya 8 bin 500 yıldır insanlara mutluluk içinde yaşama imkanı sunuyor. Burada sinagogla aynı duvara yaslanmış camiyi görebilirsiniz. İlk futbol kulübü, ilk matbaa, ilk atlı spor kulübü burada. İzmir pek çok alanda ilklerin kentidir. Beraberce hiçbir olay olmadan bir arada yaşayabilen bir şehir burası” diye konuştu.
“TUTUCU”YU HAK ETMİYOR
CHP İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam da İzmir'in demokrat kimliğine dikkat çekerek “Solcular demokrattır, o yüzden İzmir solun da güçlü olduğu bir kent. İzmir bir liman kenti, sanayileşmenin gerçekleştiği, tarımın, ticaretin çok güçlü olduğu bir kent. Anadolu'nun dışa açılma kapısı olarak görülen bir kent. İzmir'i diğer kentlerden ayıran en önemli noktalardan biri de nitelikli insan kaynağı. İzmir Türkiye'de herkesin gıpta ettiği bir kent” dedi. İzmir'de Alsancak'ta bir türbanlının da rahatça dolaşıp dolaşmayacağı yönündeki bir soruya yanıt veren Susam, İzmir'in bu anlamda “tutucu” olarak adlandırılmayı hak etmediğini, Cumhuriyet'e sahip çıkmanın tutuculuk olmadığını kaydetti.
ŞENGÜL: “SON KALE” SÖYLEMİNİ KARŞI TARAF GELİŞTİRİYOR
Ak Parti İzmir Milletvekili Aydın Şengül'e de soru soran Ahmet Hakan'ın, “Bir tek İzmir'i alamıyor Ak Parti. Neden İzmir'e bu tür bir bakışınız var? Bırakın İzmir de CHP'nin olsun” sözleri salonda alkış ve kahkahalara neden oldu. Buna yanıt veren Şengül de İzmir'de Cumhuriyet kurulmadan önce Avrupalı yaşam tarzının zaten var olduğunu hatırlatarak yaşam tarzıyla ilgili duyarlılığın tarihsel bir geçmişi olduğunu dile getirdi. İzmir'in iyi niyeti ve samimiyetinin siyasi anlamda kullanıldığını söyleyen Şengül, “Ne zaman siyasi seçim yaklaşıldığı takdirde İzmir'in hassasiyeti vurgulanıyor. ‘Siz farklısınız sakın ha. Biz çalışmayabiliriz, biz sizin yaşam tarzınızı savunuyoruz' diyorlar. Soruyorum 10 yıldır iktidardayız. Sorguladığınızda Ak Parti hangi ilde yaşam tarzına müdahale etmiş? İzmir'de belli bir kitlenin Ak Parti'nin tanıma gibi bir fikri yok. Tanımlamış, ötekileştirmiş. Gazetede magazinsel bir haber çıkıyor. Bizim ‘İzmir'i almamız lazım, son kale' gibi bir şeyimiz de yok. Bu söylemi karşı taraf geliştiriyor. Safları sıklaştırsınlar diye” dedi.
VURAL: NE MECBURUZ NE MAHKUMUZ
MHP İzmir Milletvekili Oktay Vural ise “CHP AKP cenderesinde olan çimlere oluyor. İzmir'i değerlendirelim. Ne mecburuz, ne mahkumuz. İzmir neyin sembolü? Bunu değerlendirmek için tarihteki duruşuna iyi bakmak gerek” dedi. Vural, Ahmet Hakan'ın “İzmir solun kalesi mi?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Hayır niye solun kalesi olsun? Bundan önceki belediyelerde sağ partiler kazanmadı mı? Sol olarak alımlamak, meseleye AKP ve CHP ekseninde bakmak yerine buradaki kentlinin hangi bilinçte olduğuna bakmak lazım. İzmirli özgürlüğüne, milli kimliğine karşı menfi müdahalelere tepkisi olan bir kent” dedi. Vural ayrıca İzmir'in genelde de yerelde de hizmet alamadığını sözlerine ekledi.
“İzmir renklerin, dillerin, dinlerin dans ettiği büyülü bir kent” diyen İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, “İzmir Hasan Tahsin'in kenti. Başeğmemenin kenti. İzmir'in faşist diye algılanmasına da karşıyım. Etnik kimlikler bizim için çok özeldir. Smyrna doğu demektir, batının doğusu. İzmir Ticaret Borsası da 122 yıllık bir borsa. Doğunun batısında liman olması nedeniyle ticaret gelişmiştir. İzmir hep ilklerin yeşerdiği bir kenttir” değerlendirmesini yaptı.
ŞÜKÜRER YİNE EZBER BOZDU
BASİFED Başkanı Sıtkı Şükürer'in konuşması programı hareketlendirdi. İzmir'e farklı bir bakış açısıyla bakan Şükürer, “İzmir özgürlüğün, rahatlığın, rehavetin sembolüdür diyebiliriz. Meseleye derinliğine baktığımızda tedirginliğin, özgüvensizliğin ve giderek köksüzlüğün kentidir. İzmir cumhuriyet tasarvuurunun en fazla başarı kazandığı kenttir. İyi anlamıyla da değerlendirebilirsiniz eleştirel de yaklaşabilirsiniz” dedi. Türkiye'nin ulus devlet olma hayaliyle kurulmasının ardından kimliklerin inşasında içe dönük bir modelin benimsendiğini anlatan Şükürer, tüm alt kimliklerin de ister istemez bastırıldığına dikkat çekti. Şükürer, “70-80 yıl öncesinin İzmir'i bir göçmen kenti konumundaydı. Birbirinden değerli kültürel farkları olan insanlardan oluşuyordu. Bildiğimiz sebeplerle bu insanlar göç etmek zorunda kaldı. Maalesef Cumhuriyet onları tüm renkleriyle kabul etmedi. Örtülü olarak ifade etmesine müsamaha etme seviyesinde kaldı. Gidecek yeri olmayan insanlar yumuşatılmış ifadesiyle gönüllü asimilasyona razı oldular. Herkes kendini Türk olarak kabul etti. Oysa onlar Boşnaktı, Arnavuttu, Çerkezdi ve benzerleriydi” diye konuştu.
Eleştirilerini sürdüren Şükürer, İzmirlinin alt kimliklerini doya doya yaşayamadığına işaret ederek “İzmirli alt kimlikleri ile örselenmiş ve kendine sunulan elbiseye razı olmuş ve bu itibarla muhafazalarlardan ve Kürtlerden ayrı düşmüş bir kenttir” dedi.
Şükürer'in bu ifadelerine Oktay Vural “İzmir'e hakaret” diyerek itiraz ederken Mehmet Ali Susam “Biz Sıtkı'yı tanıyoruz. Oturduğu bürosunda İkinci Cumhuriyetçi anlayışla entelektüel İzmir'i tanımadan bir değerlendirme yapıyor” diyerek azınlıkların asimile edildiği iddiasına karşı çıktı. Aydın Şengül ise Şükürer'in konuşmasının çoğuna yürekten katıldığını belirterek “Bir çok şey MHP ve CHP'yi rahatsız ediyor. Elindeki oyuncaklar onlar çünkü. Siz rahatsız oluyorsunuz. Kavgadan, kandan, savaştan besleniyorsunuz. Tarih şunu yazacak. Tarih kısa süre sonra MHP tarihin tozlu raflarında kalacak” dedi.
BENGÜ: İZMİR'İM ÖZLEM DEMEK
İzmirli sanatçı Bengü de hayallerinin peşinden koşup İstanbul'a giden göçmenlerden biri olduğunu söyleyerek başladığı konuşmasında şunları söyledi: “Benim gibi İzmirlilerin en büyük düşüncesi özlem. İzmirli olmak demek mısıra darı, domatese domat, simide gevrek demek. İzmirli olmak insanın ruhuna işliyor. Bu yüzden İstanbul'a gittiğimde çok zorlanmıştım. Biz burada her yere yürüyerek gidip gelirken orada hızlı bir koşuşturmaca var. Burada her şey çok daha yavaş. Biraz daha hayatın tadını çıkarmak, daha yavaş yaşamak gerekiyor. Benim İzmir'im özlem demek ve hiçbir zaman laf söyletmemek demek. İzmirli olmak demek İstanbul'da da birbirine sahip çıkmak demek.”
BALCI: BEYİN GÖÇÜNÜ YATIRIMLAR ÖNLER
TAV İzmir Genel Müdürü Erkan Balcı da turizm sektörü için İzmir'in büyük bir potansiyel olduğunu kaydetti. Şirket olarak da kente yatırımlara büyük önem verdiklerinin altını çizen Balcı, “İzmir güzelliğin, çağdaşlığın simgesi. İlk ve son intiba noktası olan hava alanında da bütün yolcularımız bize bunu yansıtıyor” dedi. Türkiye'nin 3'ncü büyük havalimanının İzmir'de olduğunu, yılda 10 milyon yolcu kapasitesine ulaştıklarını belirten Balcı, beyin göçü yaşanmaması için de kente yatırımların artması gerektiğini ifade etti.
METRO POLEMİĞİ
Toplantıda bir öğrencinin Bostanlı'dan kalkan feribotun eski olması nedeniyle yaptığı eleştiriye aynı partiden olan CHP İzmir Milletvekili Susam'ın yanıt vermek istemesi üzerine Ak Parti İzmir Milletvekili “Büyükşehir Belediye Başkanı metroyu bitirmek için defalarca tarih verdi, bitiremedi. Kendisi Mehmet Ali Bey'le de kavgalı, ilçe belediye başkanlarıyla da kavgalı. Herkesle kavgalı” dedi. Susam ise “Kavga yok” derken Oktay Vural “Ankara'yı da aldınız. Metroyu bitirebildiniz mi?” diye sordu.