Güncelleme Tarihi:
Müzeyyen-Orhan Büker çifti, sporun güzelliğini birlikte paylaşıyor
SUNUŞ
ONLAR, ‘‘Yaş yetmiş, iş bitmiş'' sözünün her zaman gerçeği yansıtmadığının en güzel kanıtları. Köşelerine çekilip, ömürlerinin kalan bölümünü torunlarını severek, çiçek yetiştirerek, ya da kahvehane köşelerinde iskambil oynayarak geçirmek yerine salonlarda, pistlerde gençlere meydan okuyorlar. Kimisi 60, kimisi 70, kimisi ise 80'li yaşlarda. Eşofmanlarını geçirip, daha sağlıklı bir yaşam için spora dört elle sarılıyorlar. Hatta bunu amatörce yapmaktan öte uluslararası organizasyonlarda aldıkları derecelerle göğsümüzü kabartıyorlar. Bu dizide, elde ettikleri büyük başarılara rağmen, Türk sporunda ikinci planda kalan kahramanların öykülerini bulacaksınız.
Evlerinde, 60 yaşı geride bırakan iki ihtiyarın dırdırlı yaşamı yok, sağlık sorunu yok, sıkıntı yok... O evde mütevazı ve 24 saat spor kokan bir yaşam var.
BANA hep, ‘‘Gazeteciler uzun yaşamaz'' demişlerdi. İnsanoğlunun bir gün hayata veda edeceğini bilerek yaşaması doğanın gereği... Ama bir gazetecinin ölümü erken kucaklayacağı düşüncesine kapılması çekilecek şey değil. Bir gün veteranlar yarışında 50 yaşındaki atletle tanıştım. ‘‘Emekli gazeteciyim'' dedi. Yaşam çizgisini sporla değiştirmişti Orhan Büker. Bugün 66 yaşında ve yaş grubunda Avrupa maraton birincisi.
15 yıldır yakamı ondan kurtaramadım. Beni, Fuar'da Orhan Büker'le koşarken görebilirsiniz. Sağlıklı yaşam konusunda danışmanlığımı yapar; haftada 10 kilometre koşturur, salonda ağırlık çalıştırır. Aramızda 25 yaş olmasına rağmen, onun ardında sürünüp dururum. Tüm futbol takımlarına hodri meydan. İnterval koşularda kendinize güveniyorsanız, Orhan Amca'yla koşun da görelim.
MADALYA KOLLEKSİYONU
MÜZEYYEN Büker de, eşinden geri kalmaz. Brüksel'de adını maraton birincisi olarak yazdırdı. Onların evinde 60 yaşı geride bırakan iki ihtiyarın dırdırlı yaşamı yok, sağlık sorunu yok, sıkıntı yok; mütevazı ve 24 saat spor kokan bir yaşam var. Duvarları, paşa dedelerin tabloları yerine çeşitli organizasyonlarda kazandıkları kupa ve madalyalar süslüyor. Orhan - Müzeyyen Büker çiftinin 25 yıldır sporla iç içe olan günleri, saat 08.00'de başlıyor. Fuar'daki 10 kilometrelik koşudan sonra, soluğu kondisyon salonunda alıyorlar. Öğle yemeğinden sonra 2 saatlik istirahat var. Orhan Bey bu kadar çalışmayla yetinmiyor, Balçova Termal Tesisleri'nin havuzunda 1,5 kilometre yüzerek nefes açıyor.
YAŞITLARI koltuk değneklerine çeyrek kala bir yaşama hazırlanırken, 42 kilometreyi, hem de kendisinden çok daha genç atletlerin derecesinde koşmak her babayiğidin harcı değil. Büker'in 10 kilometredeki derecesi 42 dakika. Avrupa'da aynı mesafe 65 yaşta 53 dakikada koşuluyor. Orhan Bey ise 66 yaşını geride bıraktı. Onun derecesini Avrupa'da koşanlar 45 yaşında. Müzeyyen Hanım, aynı mesafeyi bayanlarda 51 dakikada koşuyor. 60 yaşında olmasına rağmen, bu derece Avrupa'dakinden 11 dakika geride.
BRÜKSEL'in dışında Fransa'da 25 kilometrelik Rems Koşusu, Hollanda'da Rotterdam Maratonu, Almanya'da 10 kilometrelik Münih Koşusu'na katılan Büker çifti; Haliç, Bursa ve Ataköy maratonlarının da abonesi. Tam 25 yıl otobanlarda koştuklarını vurgulayan Bükerler, ‘‘Spora başladığımızda doğru dürüst tesis bile yoktu. Göztepe Gürsel Aksel Stadı'nda çalışırdık. Otobanlara çıkar, kilometrelerce koşardık'' diyor.
‘‘Gazeteciler çok yaşamaz'' sözünün palavra olduğunu söylüyor Bükerler. ‘‘Kötü alışkanlıklar edinmezseniz bal gibi yaşarsınız'' diyen Orhan Büker şöyle konuşuyor: ‘‘Spor yapmasaydım, 10 yıl kullandığım içki ve sigarayı sürdürseydim, belki de şimdi benden rahmetli diye bahsedilirdi.'' İçki ve sigarayla vedalaşalı 30 yıl olmuş. 1955 yılında Ankara'dan Anadolu Ajansı İzmir Bürosu'na tayin olmuş. Hem spor yapmış, hem de gazetecilik. 1977'de emekli olunca, tamamen spora endekslenmiş.
BU DÜNYADA MİSAFİRİZ
MÜZEYYEN Hanım (60) ile Orhan Bey (66) en keyifli dakikaları doktor kontrollerinde yaşıyor. Üniversitede yılda iki kez yapılan kontrollarda ekrana yansıyan kalp grafikleri, tüm asistan ve öğrencilere gösteriliyor. Profesörlerin, ‘‘Arkadaşlar bakın güçlü kalp işte böyle olur. Böyle bir kalbi her zaman göremezsiniz'' sözleriyle gururlanmamak mümkün mü?
ORHAN Büker, atletizmin yanısıra yüzmeye de aşık. Yazın her gün 1,5 kilometre yüzüyor. Suyun altında 4,5 dakika nefessiz durabildiğini söylüyor. Temizlenmesi halinde, körfezi bir baştan bir başa yüzmeye hazır olduğunu da ifade ediyor. Son mesajı şöyle: ‘‘Hayatımda spordan büyük hırsım olmadı. Mütevazi bir yaşam ve kendimi rahat hissettiğim bir ortamdan başka hiçbir hedef peşinde koşmadım. Çünkü şunu biliyorum: Karun kadar zengin olsam bile bu dünyada misafiriz.''
YARIN: Bir yaşam biçimi
BİR ANI
Maratonda 6.5 kilo verdim
ORHAN Büker, 1988'de Belçika'da katıldığı 42 kilometrelik Brüksel Maratonu'nu unutamıyor. Parkurda 5 kilometrelik yokuş olduğunu söyleyen Büker anısını şöyle anlatıyor: ‘‘3 saat 15 dakikada maratonu bitirdim. İtalyan, Fransız, Yunan ve İspanyol atletlerin yeraldığı 10 kişilik grupla diğer sporculardan koptuk. O yarışta tam 6,5 kilo verdim. Yarışmayı düzenleyen kulüp transfer teklif etti. Şu anda bile Belçika kulübü adına yarışabilirim.''
Menopozun ilacı
MÜZEYYEN Büker, 35 yaşındayken sürekli sağlık sorunu yaşamış, gitmediği doktor kalmamış, çare bulunamamış. ‘‘Doktorlar (Gut) dedi. Kemiklerimden çıtır çıtır ses geliyor. Sabaha kadar uyuyamıyordum'' diyen Müzeyyen Hanım bakın neler söylüyor: ‘‘Orhan'ın ısrarıyla spora başladım. Önce yürüyüş, ardından koşu derken, şikayetlerimin teker teker kaybolduğunu gördüm. Geceleri rahat uyumaya başladım. 1981'de, yani 41 yaşındayken yarışmalara girmeye başladım. Menopoz döneminin sıkıntılarını sporla atlattım. Bayanlara tek önerim var: Aklınız varsa, spor yapın. Menopozun sıkıntıları katlanılacak gibi değil.’