Güncelleme Tarihi:
Şizofreni hastalarının “engelli” olarak tanınması ve toplumdan dışlanmaması için kurulan İzmir Şizofreni Dayanışma Derneği, bundan iki yıl önce sadece şizofrenlerin istihdamını sağlayan Mavi At Kafe’yi İzmir’de açtı. Şizofreni Dernekleri Federasyonu’nun Ankara’daki aynı adlı kafesinin şubesi olarak açılan kafe, maddi imkansızlıklar yüzünden iki ay demeden kepenk kapattı. Bu hastalığı yenmeye çalışan çocuklarının peşine düşerek derneği kuran çoğunluğu emekli anne babalar, toplam 700 üyenin pek azının verdiği aylık 5 lira aidatla derneği ayakta tutmaya çalışırken akıl hastalarının toplum içinde tedavisi ve özgürlüğünü simgeleyen “Mavi At”ın İzmir’de yeniden koşmasını hayal ediyorlar. Bunun için de destek bekliyorlar.
TÜRKİYE’DE 700 BİN, İZMİR’DE 30 BİN
Şizofreni Türkiye’de tahmini 700 bin, İzmir’de ise 30 bin insanın karşı karşıya kaldığı bir beyin hastalığı. Dernek Başkanı Aysel Işıklı’ya göre birçok şizofren “deli” diye toplumdan dışlansa da üyeleri arasında yüzbaşıdan doktora, memurdan esnafa kadar pek çok meslek grubunda işini gayet iyi yapan şizofren hastaları var. Tam 12 yıldır oğlu Ahmet ve diğer şizofren hastalarının sesini duyurmak için uğraşan Işıklı, çoğu kişinin damgalanmaktan korktuğu için içine kapandığına, bu yüzden de hastalığının kronikleştiğine dikkat çekiyor.
TEDAVİSİ SOSYALLEŞME
Şizofreninin en iyi tedavisinin toplum içinde olmak olduğunu vurgulayan Işıklı, kendi deyimiyle “hevesleri kursaklarında kalan” kafe deneyimlerini ise şu sözlerle anlatıyor: “Biz Balçova’da Kantar Durağı’nda kafemizi açtık. Burada dönüşümlü olarak şizofreni hastaları çalışıyordu. Ancak destekler çok yetersiz kalınca aidatlarla ayakta tutamadık. İki ay olmadan kapatmak zorunda kaldık. Oysa burası bizim için bir rehabilitasyon merkezi olabilirdi. Yine maddi sorunlardan dolayı Alsancak’taki dernek merkezini de Hatay semtine taşıdık. İlgili tüm kurum ve kuruluşlara sesleniyorum. Bu hastalıkla savaşan sadece İzmir’de 30 bin kişi var. Biz de belki hepsine yetemiyoruz ama herkesin bu konuda yapabileceği şeyler var. Onları toplumdan dışlamayalım. Bu güzel projeyi yeniden hayata geçirelim.”
“HANİ BUNLAR ADAM KESMİYORDU, KESMİYOR”
Dernek Yönetim Kurulu Üyesi emekli öğretmen Mehmet Nezir Durmaz da “Önyargı yüzünden bu hastalığı tehlikeli görüyorlar. Bu dernek kahvenin yanında. Şimdi yandaki insanların ‘Hani bunlar adam kesiyordu, kesmiyor’ dediklerini duyuyoruz. Biz sahip çıkarsak çocuklarımız rehabilite olacaktır. Öncelikle şizofreni hastaları da engelli olarak görülmeli. Hayırsever insanların desteklerini bekliyoruz” diyor.
NEDEN “MAVİ AT”
“Mavi At” akıl hastalarının zincirlerle kapalı kapılar ardında tedavi edilmeye çalışıldığı yıllarda çalışanlar dışında hastaneden çıkabilen tek canlının çamaşırhaneye yük getirip götüren atlardan ve mavi renginin özgürlüğe yaptığı çağrışımdan geliyor. Mavi At toplumdan kopmamayı simgeliyor.
1970’li yılların başında İtalya’da büyük akıl hastanelerinin kapatılmasını ve toplum içinde tedavi anlayışını amaçlayan hareketin sonucunda sağlık sisteminde reform yapıldı ve toplum odaklı merkezler kuruldu. Böylece hastaların iş edinme oranlarında artış, suç oranlarında azalma görüldü. Bunların sonucu 1974’de bin 200 hastanın bulunduğu Trieste kentindeki akıl hastanesinin demir kilitleri açıldı ve hastaların diledikleri zaman dışarı çıkmalarına fırsat verildi. Hastane yıkıldı ve çalışanlarla halk el ele vererek 2.5 metre yüksekliğinde ahşaptan mavi bir at yaparak hastane girişine yerleştirdiler.
ŞİİR KİTABI VAR, AMACI TİYATRO OYUNU YAZMAK
Dernek üyelerinden Osman Tokgöz, geçtiğimiz Ekim ayında “Ceza-Yir- Neyin Cezası?” adlı bir şiir kitabına imza atmış. Şiirlerinde aşk ve toplumsal konuları işleyen Tokgöz, 1976 Çanakkale- Ezine doğumlu. Siyasetle ve futbolla da aktif olarak ilgilendiğini söyleyen Osman Tokgöz, aynı zamanda çeşitli tiyatro gruplarında amatör olarak bu sanat dalıyla uğraşıyor. Tek hayali ise “Hayta Sınıf” adıyla bir tiyatro oyunu yazmak.