Siyaset okuluna gitmeyen adaylığı rüyasında görür

Güncelleme Tarihi:

Siyaset okuluna gitmeyen adaylığı rüyasında görür
Oluşturulma Tarihi: Mart 26, 2008 00:00

YEREL seçimlere bir yıldan az kala adaylar yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlarken siyasi partiler de çalışmalara hız verdi.

Bunlardan birisi de DSP.

DSP, Mart 2009'da yapılacak yerel seçimler için kolları sıvadı.

Bir taraftan siyaset okulu çalışmaları, diğer taraftan halkın beklenti ve isteklerinin tespit edilmesi...

Özellikle siyaset okulu çalışmalarına önem veren DSP İzmir İl Başkanı Özdemir Sökmen, yerel seçimlerde adaylık yolunun kursları başarıyla tamamlamaktan geçtiğini defalarca söyledi.

Yani, belediye başkanı, il genel veya belediye meclisi üyesi olmak isteyen DSP’liler önce 4 ay eğitim alacak ve sonunda da sınava girecek. Sınavdan 70 alamayanlar ise adaylığı yalnızca rüyalarında görebilecek.

Sökmen, bu uygulama ile birikimli, kültürlü ve bilgili adayları seçeceklerinin ve bu isimlerle yola çıkacaklarının altını çiziyor.

Sökmen, kısa bir süre önce de 28 ilçe başkanına gönderdiği bir mektupla da diğer siyasi partilerin çalışmalarını, bölgelerinin sorunlarını, yarım kalmış projelerini, halkın beklentilerini, çözüm önerilerini rapor olarak istedi. Hatta bunun için süre de verdi. Ve ekledi: "Çalışmayı zamanında tamamlamayanlara yönelik bir disiplin süreci dahi başlatabileceğiz".

DSP'de seçim çalışmaları doludizgin...

Sınav barajını kimler aşacak, kimler takılacak bu ise merak konusu.

Adaylarla ilgili gelişmeleri ise hep birlikte bekleyip göreceğiz...

Peynir için ses verenler...

Geçen hafta peyniri yazdık ya...

Bir de çağrı yaptık, 'İzmirli vekiller nerede' diye?

Birkaç ses geldi.

Bazı değerlendirmeler.

Paylaşalım isterseniz:

MHP Milletvekili ve eski bakanlardan Ahmet Kenan Tanrıkulu: "Öncelikle yasanın genel tarzına eleştirimiz var. Maalesef sağlıklı olduğunu düşünmüyoruz. Bazı yerlerde coğrafi tanımlamalara uygun patent alıp uygulamak gerekiyor. Coğrafi işaretlerin tescil edilmesi gerekiyor. Bu yasa malesef KOBİ olarak nitelendirilen küçük işletmelerdeki AR-GE’yi teşvik etmiyor. Özellikle yabancı sermayeli büyük yatırımların teşviki söz konusu. Biz Ödemiş ve Bergama’daki küçük işletmelerin teşvik edilmesini, bu tür yatırımların ihracat yapabilir seviyeye ulaştırılmasını istiyoruz."

DSP’nin emniyet kökenli vekili Recai Birgün: "Ödemiş peyniri, tanıtılamamasından kaynaklanan bir sıkıntı yaşıyor. Bu yöresel eksikliğimiz. Dışa açılımdaki eksikliğimiz. Türkiye’nin genel siyasetine çok boğulduğumuz aşikar. Türbandı, kapatma davasıydı gündem çok yoğun. Yöre vekilleri olarak ilgilenmemiz gereken bir konu aslında. Konuyla ilgili sivil toplum örgütlerinin öncülüğünü yapacağı bir girişime elimizden gelen desteği vermeye hazırız."

CHP Milletvekili Ahmet Ersin: "Ödemiş’in de Bergama’nın da peyniri tanınmış ve marka olmuştur. Başka yerlerde de sıkça rastlıyorum Bergama ve Ödemiş peyniri diye satılan peynirlere. Bu, önemli, marka haline gelmiş üretim merkezleri desteklenmeli. Hatta dünya çapında marka haline getirilmeli. Yasa ise amacına uygun değil. Açıkçası KOBİ’lerin bu yasadan yararlanabileceklerini düşünmüyorum."

Bir ses de sivil toplumdan, İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Koyuncuoğlu’ndan: "Ege ve özellikle İzmir civarındaki üreticiler olarak, TSE 591 beyaz peynir standardına göre peynir imal ediyoruz. Bizim bu konudaki en önemli sorunumuz TSE’nin yapmış olduğu kalifikasyon. Çanakkale’de yapılan peynir birinci sınıf, Ege’de yapılan peynir üçüncü sınıf olarak değerlendiriliyor. Oysa ki kıyı şeridini düşünecek olursak Seferihisar’a kadar olan bölüm aynı bitki örtüsüne ve hemen hemen aynı iklime sahip. Yani biz de peynirimize Ezine yöresi yazabilmeliyiz. Ege bölgesinin imalatçılarının mağdur olmamasını istiyoruz. Haksız rekabet ortadan kaldırılmalı. Ege’de üretilen peynire gerçek değeri verilmeli."

Değerlendirmeler böyle.

Bakalım önümüzdeki günlerde Ödemiş ve Bergama tulumu için bir gelişme yaşanacak mı?

Sektörün sorunlarına çare bulunacak mı?
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!