Güncelleme Tarihi:
Bir hüzünlü yok oluş
BÜYÜK coşkuyla beklediğimiz Milenyum'un ilk yılını önceki gün geride bıraktık ve yeni bir yıla girdik. Yılbaşı sanki bir zamanın bitimi ve yeni bir zamanın başlangıcı gibi algılandığından, herkes umutlarını bir süre yeşertir, diri tutmaya çalışır. Sonra herkes yavaş yavaş normal yaşama döner, yaşamın gerçekleri ile yüz yüze kalır. Oysa hepimizin bildiği gibi sanal bir bölünmedir bu. Yıllardır, bu bölünmenin başlangıcına doğru çeşitli kuruluşlar, çeşitli armağanlar hazırlar. Bu bir takvim olur, bir ajanda olur, bir kalem olur. Kimi müşterisine, kimi eşine dostuna gönderir.
Cumartesi günü Fethiye'den Diş Hekimi Ressam Müşerref Saatlı geldi. Tanıştık, uzunca bir sohbette Fethiyeli şiir dostlarından, sanat dostlarından söz ettik. Yakında açacağı resim sergisinden söz etti coşkuyla. Giderken de çam sakızı çoban armağanı bir ajanda bıraktı.
LİKYALILARDAN BERİ
Şimdi bunda ne var demeyin. En azından benim bugüne kadar gördüğüm ajandaların hiçbirinin ilk yarısı bir şiir seçkisi halinde değildi. Fethiye Kültür Sanat Derneği (FEKSAD) tarafından bastırılan ajandanın ilk şiiri, hüzünlü ve onurlu bir yokoluşun öyküsünü içeriyor. Fethiye'nin ilk sakinleri olan Likya halkının onurlarından dolayı teslim olmayıp, toplu olarak intihar edişini anlatan ve Xsanthos kazılarında bulunan bir tabletten alınan Likçe bir şiir:
Evlerimizi mezar yaptık
Mezarlarımızı ev
Yıkıldı evlerimiz
Yağmalandı mezarlarımız
Dağların doruğuna çıktık
Toprağın altına girdik
Suların altında kaldık
Gelip buldular bizi
Yakıp, yıktılar, yağmaladılar
Biz ki, analarımızın
Kadınlarımızın ve ölülerimizin uğruna
Biz ki, onurumuz ve özgürlüğümüz uğruna
Toplu ölümleri yeğleyen
Bu toprağın insanları
Bir ateş bıraktık geride
Hiç sönmeyen
Ve hiç sönmeyecek olan
Demek ki bu toprağın insanları ta Likyalılardan beri özgürlüklerine böylesine düşkünmüş, dedirten bu şiiri geçtikten sonra, son dönem Türk şiirinin yetiştirdiği en önemli şairlerden Sunay Akın'ın 4, Metin Demirtaş'ın 3 yapıtının yer aldığı ajandada, Fethiyeli şairlerden Coşkun Karabulut, Sabahat Genç Akay, Çiğdem Adatepe, Yavuz Bildik, Erdem Çalışkan, Şafak Ahmet Deniz, Ünal Şöhret Dirlik, Nurettin Göztepe, Aziz Gürkan, Hamit Keskin, Hatice Kışlak, Sabri Kuşkonmaz, Rabia Gedikli Maltaş, Salih Zeki Menge, Cahit Özkanlı, Recai Şahin, Orhan Tez, Suat Sakar, Birdal Can Tüfekçi ve Zeynep Yalçınkaya'nın şiirleri var.
YAŞAM BİR ÇİZGİ
Valla sizi bilmem, ama ben bugüne kadar böyle bir ajanda görmediğim için, şiir adına sevindim. Tabii bu işlerin kotarılmasında FEKSAD Başkanı Coşkun Karabulut'un büyük katkısı olduğunu biliyorum ve keşke her ilçede bir Karabulut olsa diyorum, ajandadaki şiirini buraya alarak:
ÇİZGİ
Herkesin bir tavrı var yaşamda
kendi doğru çizgisinde
akıp gider yaşamı
gülmek bir çizgi
ağlamak eğri çizgi
sevda yükselen
nefret alçalan çizgi
nazlı nazlı yürümek
ne güzel çizgi
kavuşmak sevgiliye
kesişen çizgi
bir çizgiler demetidir yaşamak
ölüm:hepsinin üstüne bir çizgi
Bir yıldan başka bir yıla geçiş aslında sanal bir bölünmeyse de, ben yeni yılın şiir tadında geçmisini, çokça barış, kötülüğün geçmiş yıllara göre daha az olmasını diliyorum. T.K.
KAÇAMAK
Yanlış kullanılmış zamanlar acıtır beni
Kurulu bir saat gibi aynı kadranda koşmak yavan
Oysa ne kadar özeldir arada kaçamaklar!
Arada naz yapmak sevdiklerime
Erkekliğe toz kondursam ne iyi
Ağlamak şöyle kaç yıllık birikimiyle ömrün
Arada dağıtmak hafif tertip
Bozmadan düzenini şarkıların
Salaş meyhanelerde
Dökme şarap uzak serap
Hayyam'la iç içe şiire gömülerek
Arada unutmak saçı sakalı
Seyyah olmak uzun çölleri aşıp
Mecnun tadında
Arada bir yeniden bozup
Yeniden kurmak dünyayı özgürlüğünce
Sevgileri yeşertmek yağmurla.
Bastırılmış duyguları ayaklandırmak arada
Yengide onurlandırmak
Gizli çekmelerden çıkarmak gerçek yüzü
Arada coşku atlarına binip
Gökkuşağını kuşatmak
Görkemini kuşatmak güneşin.
Arada kuş olmayı denemek engin mavilerde
Irmak gibi gürül gürül akmak
Ve karışmak denizlere okyanuslara
ve bir dağ doruğundan izlemek
Dünya kımıltısını
Arada deli dolu yaşamak
Aklı kılıfında tutup
Sevdalanmak sular seller gibi
Acının, kederin ve zulmün belini kırmak
Oğuz TÜMBAŞ
GELMEZSİN
Eskir bastığım halılar
Eskir bastığım yollar
Eskir ellerim ayaklarım
Gündüzler geceler
Eskir yıldızlar, güneşler
Gelmezsin.
Kopar takvimlerden yapraklar
Günler birbirini kovalar
Bayram gelir, yeni yıl gelir
Ve seni en çok aradığım
Yaz gelir
Bir tek sen gelmezsin
Eskir yüzüm tıraş olmaktan
Eskir aynalar
Eskir saçlarım, sakallarım
Beyazlar gider
Beyazlar içinde bana dönmezsin
Döner göçmen kuşlar yuvalarına
Bir tek sen dönmezsin
Güler insanlar divaneliğime
Gülene ah ederim
Güler verdiğin resmin yüzüme
Şansım gülüp de bana gelmezsin
Haldun ERTÜKEL
SUYA HASRET TOPRAK
Rüzgarın esmesini
İsteyen bulut gibi
Güllerin açmasını
Bekleyen bülbül gibi
Kuşların ötmesini
Dinleyen bahar gibi
Hep seni bekliyorum
Susamış toprak gibi
Dudaklardan dökülen
Şiir ve nağme gibi
Gelmiş geçmiş tozpembe
Bir hayal anı gibi
Çiçeklerin rengini
Gözleyen arı gibi
Hep seni bekliyorum
Susamış toprak gibi
Mazi her an karşımda
Solmayan resim gibi
Sabrım dolup taşmayan
Sanki bir Yunus gibi
Tren düdükleriyle
Bir gün gelecek gibi
Hep seni bekliyorum
Susamış toprak gibi
Ayla TARHAN
İLK DEFA
Bu kadar mı ümitsizim sence
İçimde kanayan birşeyler var.
Ya da birşeyler eksik sen olmayınca
Nedense hiçbirşey avutmuyor beni.
Geçen yıllar devamlı acı veriyor bana
Ne gülüşüm gülüş
ne de sevdalarım gerçek.
Tam bir mahşer sessizliği var.
Herkes beklemede!
Bahçıvan sesi, çocuk çığlıkları bile yok.
Sanki herşey zorla seni hatırlatıyor bana
İzmir'in en büyük meydanı bile var.
Ben yalnız hissediyorum, oysa insan çok.
Uzanan ellerim tutmuyor artık
Kaçacak köşem bile kalmadı, yazık
Sen başka şehirde eriyorsun hasretle
Belki yanıyorsun beni düşünürken
Neden birbirimize dayanamazdık?
Neden dayanılmaz oluyordu bu ayna?
Öylesine hatalı ve çaresizim ki
Bu sefer seni aramak düşüyor bana, ilk defa
Hüseyin ÖZER
ÖZLEM
Bir anne çocuğunu nasıl severse,
Tabiat güneşi nasıl özlerse,
Toprak yağmuru nasıl beklerse
Ben seni
Öyle sever
Öyle özler
Öyle beklerim.
Nehirler, denize nasıl akarsa,
Denizlir, sahile nasıl koşarsa
Sahilde dalgalar nasıl coşarsa,
Ben sana
Öyle akar
Öyle koşar
Öyle coşarım
Bilge BASUT
Haftanın şiiri
HADİ
Tek dostum
çok geciktin inan.
Hadi artık ölüm
gidelim bu dünyadan
Onur GÖKNİL
GELİVER
Geliver...
Sekerek, koşarak
sevecen ve mağrur.
Günbatımına dönmüş
yüzlerimizle bir an
bakışıp
kollarımız uzanmış
telaşla
sarılalım
geliver..
Hüzün dalgalarını ve
atıver saçlarınla
geçmişe
kızgınlığı ve dalgınlığı
geliver
gülüver
seviver beni.
İhtiyacım var
alıver, alçakgönüllü
sarıver beni...
Ertuğrul GÜNDÜZ
SENİ UMMAK
Sabahın seher yelinde
Doğanın yeşilinde
Yediğim zeytin tanesinde
Seni umdum, seni buldum.
Sazımın tellerinde
Hicranlı şarkı sözlerinde
Ozanlığım dizelerinde
Seni umdum, seni buldum.
Batan güneşin renklerinde
Tüm evrende gökyüzünde
Sahile vuran dalga sesinde
Seni umdum, seni buldum.
Gül bahçesinin güllerinde
En ateşli aşk sözlerinde
Mutlu çiftlerin yüzlerinde
Seni umdum, seni buldum.
Seni ummak seni bulmaktan kolay
Bazen güneşsin yüreğimde
Bazen gökyüzünde ay...
Mustafa YAVAŞ
DİLEK
En karanlık gecenin
Sabahla buluştuğu
En uzun bir tünelin
Işığa kavuştuğu
En mutsuz bir kadının
Bir an mutlu olduğu
Günü görmek isterdim
Öyle ölmek isterdim.
Neşe Argun S.