Şiirleriniz

Güncelleme Tarihi:

Şiirleriniz
Oluşturulma Tarihi: Ocak 02, 2001 00:00

Hazırlayan Talat KIRCAN
Haberin Devamı

Bir hüzünlü yok oluş

BÜYÜK coşkuyla beklediğimiz Milenyum'un ilk yılını önceki gün geride bıraktık ve yeni bir yıla girdik. Yılbaşı sanki bir zamanın bitimi ve yeni bir zamanın başlangıcı gibi algılandığından, herkes umutlarını bir süre yeşertir, diri tutmaya çalışır. Sonra herkes yavaş yavaş normal yaşama döner, yaşamın gerçekleri ile yüz yüze kalır. Oysa hepimizin bildiği gibi sanal bir bölünmedir bu. Yıllardır, bu bölünmenin başlangıcına doğru çeşitli kuruluşlar, çeşitli armağanlar hazırlar. Bu bir takvim olur, bir ajanda olur, bir kalem olur. Kimi müşterisine, kimi eşine dostuna gönderir.

Cumartesi günü Fethiye'den Diş Hekimi Ressam Müşerref Saatlı geldi. Tanıştık, uzunca bir sohbette Fethiyeli şiir dostlarından, sanat dostlarından söz ettik. Yakında açacağı resim sergisinden söz etti coşkuyla. Giderken de çam sakızı çoban armağanı bir ajanda bıraktı.

LİKYALILARDAN BERİ

Şimdi bunda ne var demeyin. En azından benim bugüne kadar gördüğüm ajandaların hiçbirinin ilk yarısı bir şiir seçkisi halinde değildi. Fethiye Kültür Sanat Derneği (FEKSAD) tarafından bastırılan ajandanın ilk şiiri, hüzünlü ve onurlu bir yokoluşun öyküsünü içeriyor. Fethiye'nin ilk sakinleri olan Likya halkının onurlarından dolayı teslim olmayıp, toplu olarak intihar edişini anlatan ve Xsanthos kazılarında bulunan bir tabletten alınan Likçe bir şiir:

Evlerimizi mezar yaptık

Mezarlarımızı ev

Yıkıldı evlerimiz

Yağmalandı mezarlarımız

Dağların doruğuna çıktık

Toprağın altına girdik

Suların altında kaldık

Gelip buldular bizi

Yakıp, yıktılar, yağmaladılar

Biz ki, analarımızın

Kadınlarımızın ve ölülerimizin uğruna

Biz ki, onurumuz ve özgürlüğümüz uğruna

Toplu ölümleri yeğleyen

Bu toprağın insanları

Bir ateş bıraktık geride

Hiç sönmeyen

Ve hiç sönmeyecek olan

Demek ki bu toprağın insanları ta Likyalılardan beri özgürlüklerine böylesine düşkünmüş, dedirten bu şiiri geçtikten sonra, son dönem Türk şiirinin yetiştirdiği en önemli şairlerden Sunay Akın'ın 4, Metin Demirtaş'ın 3 yapıtının yer aldığı ajandada, Fethiyeli şairlerden Coşkun Karabulut, Sabahat Genç Akay, Çiğdem Adatepe, Yavuz Bildik, Erdem Çalışkan, Şafak Ahmet Deniz, Ünal Şöhret Dirlik, Nurettin Göztepe, Aziz Gürkan, Hamit Keskin, Hatice Kışlak, Sabri Kuşkonmaz, Rabia Gedikli Maltaş, Salih Zeki Menge, Cahit Özkanlı, Recai Şahin, Orhan Tez, Suat Sakar, Birdal Can Tüfekçi ve Zeynep Yalçınkaya'nın şiirleri var.

YAŞAM BİR ÇİZGİ

Valla sizi bilmem, ama ben bugüne kadar böyle bir ajanda görmediğim için, şiir adına sevindim. Tabii bu işlerin kotarılmasında FEKSAD Başkanı Coşkun Karabulut'un büyük katkısı olduğunu biliyorum ve keşke her ilçede bir Karabulut olsa diyorum, ajandadaki şiirini buraya alarak:

ÇİZGİ

Herkesin bir tavrı var yaşamda

kendi doğru çizgisinde

akıp gider yaşamı

gülmek bir çizgi

ağlamak eğri çizgi

sevda yükselen

nefret alçalan çizgi

nazlı nazlı yürümek

ne güzel çizgi

kavuşmak sevgiliye

kesişen çizgi

bir çizgiler demetidir yaşamak

ölüm:hepsinin üstüne bir çizgi

Bir yıldan başka bir yıla geçiş aslında sanal bir bölünmeyse de, ben yeni yılın şiir tadında geçmisini, çokça barış, kötülüğün geçmiş yıllara göre daha az olmasını diliyorum. T.K.

KAÇAMAK

Yanlış kullanılmış zamanlar acıtır beni

Kurulu bir saat gibi aynı kadranda koşmak yavan

Oysa ne kadar özeldir arada kaçamaklar!

Arada naz yapmak sevdiklerime

Erkekliğe toz kondursam ne iyi

Ağlamak şöyle kaç yıllık birikimiyle ömrün

Arada dağıtmak hafif tertip

Bozmadan düzenini şarkıların

Salaş meyhanelerde

Dökme şarap uzak serap

Hayyam'la iç içe şiire gömülerek

Arada unutmak saçı sakalı

Seyyah olmak uzun çölleri aşıp

Mecnun tadında

Arada bir yeniden bozup

Yeniden kurmak dünyayı özgürlüğünce

Sevgileri yeşertmek yağmurla.

Bastırılmış duyguları ayaklandırmak arada

Yengide onurlandırmak

Gizli çekmelerden çıkarmak gerçek yüzü

Arada coşku atlarına binip

Gökkuşağını kuşatmak

Görkemini kuşatmak güneşin.

Arada kuş olmayı denemek engin mavilerde

Irmak gibi gürül gürül akmak

Ve karışmak denizlere okyanuslara

ve bir dağ doruğundan izlemek

Dünya kımıltısını

Arada deli dolu yaşamak

Aklı kılıfında tutup

Sevdalanmak sular seller gibi

Acının, kederin ve zulmün belini kırmak

Oğuz TÜMBAŞ

GELMEZSİN

Eskir bastığım halılar

Eskir bastığım yollar

Eskir ellerim ayaklarım

Gündüzler geceler

Eskir yıldızlar, güneşler

Gelmezsin.

Kopar takvimlerden yapraklar

Günler birbirini kovalar

Bayram gelir, yeni yıl gelir

Ve seni en çok aradığım

Yaz gelir

Bir tek sen gelmezsin

Eskir yüzüm tıraş olmaktan

Eskir aynalar

Eskir saçlarım, sakallarım

Beyazlar gider

Beyazlar içinde bana dönmezsin

Döner göçmen kuşlar yuvalarına

Bir tek sen dönmezsin

Güler insanlar divaneliğime

Gülene ah ederim

Güler verdiğin resmin yüzüme

Şansım gülüp de bana gelmezsin

Haldun ERTÜKEL

SUYA HASRET TOPRAK

Rüzgarın esmesini

İsteyen bulut gibi

Güllerin açmasını

Bekleyen bülbül gibi

Kuşların ötmesini

Dinleyen bahar gibi

Hep seni bekliyorum

Susamış toprak gibi

Dudaklardan dökülen

Şiir ve nağme gibi

Gelmiş geçmiş tozpembe

Bir hayal anı gibi

Çiçeklerin rengini

Gözleyen arı gibi

Hep seni bekliyorum

Susamış toprak gibi

Mazi her an karşımda

Solmayan resim gibi

Sabrım dolup taşmayan

Sanki bir Yunus gibi

Tren düdükleriyle

Bir gün gelecek gibi

Hep seni bekliyorum

Susamış toprak gibi

Ayla TARHAN

İLK DEFA

Bu kadar mı ümitsizim sence

İçimde kanayan birşeyler var.

Ya da birşeyler eksik sen olmayınca

Nedense hiçbirşey avutmuyor beni.

Geçen yıllar devamlı acı veriyor bana

Ne gülüşüm gülüş

ne de sevdalarım gerçek.

Tam bir mahşer sessizliği var.

Herkes beklemede!

Bahçıvan sesi, çocuk çığlıkları bile yok.

Sanki herşey zorla seni hatırlatıyor bana

İzmir'in en büyük meydanı bile var.

Ben yalnız hissediyorum, oysa insan çok.

Uzanan ellerim tutmuyor artık

Kaçacak köşem bile kalmadı, yazık

Sen başka şehirde eriyorsun hasretle

Belki yanıyorsun beni düşünürken

Neden birbirimize dayanamazdık?

Neden dayanılmaz oluyordu bu ayna?

Öylesine hatalı ve çaresizim ki

Bu sefer seni aramak düşüyor bana, ilk defa

Hüseyin ÖZER

ÖZLEM

Bir anne çocuğunu nasıl severse,

Tabiat güneşi nasıl özlerse,

Toprak yağmuru nasıl beklerse

Ben seni

Öyle sever

Öyle özler

Öyle beklerim.

Nehirler, denize nasıl akarsa,

Denizlir, sahile nasıl koşarsa

Sahilde dalgalar nasıl coşarsa,

Ben sana

Öyle akar

Öyle koşar

Öyle coşarım

Bilge BASUT

Haftanın şiiri

HADİ

Tek dostum

çok geciktin inan.

Hadi artık ölüm

gidelim bu dünyadan

Onur GÖKNİL

GELİVER

Geliver...

Sekerek, koşarak

sevecen ve mağrur.

Günbatımına dönmüş

yüzlerimizle bir an

bakışıp

kollarımız uzanmış

telaşla

sarılalım

geliver..

Hüzün dalgalarını ve

atıver saçlarınla

geçmişe

kızgınlığı ve dalgınlığı

geliver

gülüver

seviver beni.

İhtiyacım var

alıver, alçakgönüllü

sarıver beni...

Ertuğrul GÜNDÜZ

SENİ UMMAK

Sabahın seher yelinde

Doğanın yeşilinde

Yediğim zeytin tanesinde

Seni umdum, seni buldum.

Sazımın tellerinde

Hicranlı şarkı sözlerinde

Ozanlığım dizelerinde

Seni umdum, seni buldum.

Batan güneşin renklerinde

Tüm evrende gökyüzünde

Sahile vuran dalga sesinde

Seni umdum, seni buldum.

Gül bahçesinin güllerinde

En ateşli aşk sözlerinde

Mutlu çiftlerin yüzlerinde

Seni umdum, seni buldum.

Seni ummak seni bulmaktan kolay

Bazen güneşsin yüreğimde

Bazen gökyüzünde ay...

Mustafa YAVAŞ

DİLEK

En karanlık gecenin

Sabahla buluştuğu

En uzun bir tünelin

Işığa kavuştuğu

En mutsuz bir kadının

Bir an mutlu olduğu

Günü görmek isterdim

Öyle ölmek isterdim.

Neşe Argun S.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!